Özel Bölüm

2.9K 251 259
                                    

Selamün aleyküm.

Hoşgeldiniz, nasıllar benim limonlu keklerim?

•••
" O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız." (Araf Suresi, 189. Ayet)
•••

"Papatya'm, portakallı kek hazır." Elimdeki kek tabağını Hifa'ya uzatıp heyecanla yemesini bekledim. İlk portakallı kekimdi. Ağzına alıp yutarken kaşları çatıldı. "Çağrı, bunda portakal tadı yok ki."

Ellerimi yüzüme koyup sertçe sıvazladım. "Güzelim, temmuzun ortasında portakal mı olur zaten? Hormondan dolayı tadını alamıyorsundur. Bak rengine turuncu." Gözleri dolarken titreyen sesiyle mırıldandı. Aha yine başlıyorduk.

"Bana kızdın mı sen?" Telaşla ellerimi kaldırıp kollarına koydum. "Yok papatyam, kızmadım. Niye kızayım? Dur sen ben hemen yandaki Nurcan hanımın pastanesinden portakallı kek alırım."

Hızlıca kapıya ulaşırken arkamdan şiddetli bir ağlama sesi geldi. Allah'ım... Yine ne olmuştu?

"Papatya'm, yine ne oldu?" Öfkeyle bana bakıp eline gelen ilk bibloyu bana fırlattı. "Nurcan hanım ha, sen onun pastanesi olduğunu nerden biliyorsun? Çağrı, sen artık beni beğenmiyorsun değil mi?" Ağlaması şiddetlenirken benim de oturup ağlamama ramak kalmıştı. "Canımın içi ben niye seni beğenmeyim? Hem bak böyle daha tatlı oldun tombul tombul. Yanaklarını ısırasım geliyor. Hani sen diyorsun ya ponçik diye hah aynı öyle oldun."

Bana şu kelimeyi kullandıran hayat, size ne yapmaz ki...

Başını kaldırıp gülümsedi. "Ciddi misin?" Başımı salladım. "Böyle bazen arkandan gelip enseme bir tane yapıştırasım geliyor. Yeni doğmuş balina yavrusu gibi oldun."

Ellerini saçlarıma koyup son gücüyle çekerken sesimi çıkarmadım. "Seni öldürürüm Çağrı." Gülüp ellerini tutup parmaklarını teker teker öptüm. "Şimdi sen burda otur ben gidip tavuğu dolaptan çıkarayım."

Mutfağa gidip malzemeleri hazırlarken çok değil yarım saat sonra hıçkırık sesleri gelmeye başlamıştı. Sabret Çağrı, sadece iki ay kaldı, sabret. "Bebeğim, noldu yine?" Televizyona çevirdim başımı. "Adam, kadını ve üç çocuğunu tek edip başka kadına gitti."

Kumandayı alıp televizyonu kapatırken elinden tutup kaldırdım."Hadi gel birlikte yemek yapalım."

Mutfağa giderken tezgahta ki tavuğu görüp çığlık attı. "Yine noldu?"

"Yok bir şey." Göz devirdim. "Güzelim niye çığlık attın o zaman?"

"Atasım geldi, attım Çağrı kendi evimde de çığlık atamayacaksam niye yaşıyorum?" Gözleri dolarken hemen öne atılıp kollarımın arasına aldım. "Bağır, çağır tabii Hifa'm. Ben sadece sen bağırınca telaşlandım ondan."

Çalan zille His sıçrayıp bana sokuldu. "Çağrı kim geldi? Acaba savaş çıktı da çocuğumu benden almaya mı geldiler? Çağrı bir şey yap." Yukarı bakıp derince nefesimi bıraktım.

"Ülkede savaş çıksa niye bizim kızmızı almaya gelsinler, Hifa." Gözlerinden yaşlar yuvarlanırken 'acaba şimdi ne yaptım?' diye sordum kendime.

"Benim adım papatyam değil miydi? Niye Hifa dedin şimdi?" İstemsiz gülerken yanağına dudaklarımı bastırıp kokusunu içime çektim.

Karşımdaki kadının herşeyine katlanılırdı... Herşeyine razıydım....

Baba olacağımı öğrendiğim gün geldi aklıma. İki avcunu sıkıp birini seçmemi söylemişti. Sol elini seçince avcunu açmıştı. İçinden bir tane mercimek tanesi çıkarken ilk başta anlamamıştım ama daha sonra elimi alıp karnına yaslayıp 'bebeğimiz burda, şimdi bu kadar.' diyince anlamıştım.

Ben yedi ay öncesine giderken zilin bir daha çalmasıyla sabır çekip elimi tutarken kapıya doğru sürükledim. 

Bizimkiler gelmişti, Musab birleşmiş ellerimize bakıp sırıttı. "Çocuk gelince, aşk biter derler ama sizinkine yansımamış belli ki." Yanımdan ağlama sesi gelirken gözlerimi kapattım. "Çağrı, kızımız gelince sen beni sevmeyecek misin?"

"Papatya'm niye seni sevmeyeyim, sen bakma bu gereksize. Daha çok seveceğim." Kirpiklerinin altından bakarken göğsüme yumruk attı. "Ha, şuan az seviyorsun yani."

Allah'ım sen büyüksün, görüyorsun, bu kuluna yardım et.

Bizimkiler kahkaha atarken Asaf kolunu Aksa'nın beline dolayıp kendine çekti. "Kardelen çiçeğim, sen böyle olmayacaksın değil mi?" Aksa sinirle Asaf'a dönerken kolunu belinden çekti. " Böyle olsam çekemez misin Asaf?"

İzlemek cidden keyifliymiş ha.

"Ya her neyse hadi artık girelim, dikildik kapıda." Hicran başta hepsi içeri girdi.

Hifa'yı kolumun altına alıp otururken hepsi çoktan oturmuş, sohbete başlamıştı. "Ee isim düşündünüz mü?" Hifa'ya bakıp gülümsedim. "Ebrar." Herkes 'çok güzel, maşallah' derken Musab yine Musab'lığını yapmıştı. "O ne be, idrar der gibi."

Benim yerime Furkan kafasına yavaşça vurmuştu. "Limonlu kekim, niye minik Ebrar'ımıza öyle diyorsun?" Dudaklarını büzüp Hicret'e kafasına eğdi. "Ama limonlu kekimin yeşil ambalajı, benziyor Ebrarla idrar."

Sizin birbirinizi sevme şeklinize...

"Ee hadi kalkın sofrayı hazırlayalım." Eylül'le birlikte kızlar ayaklanırken, Mirza, Eylül'ün kolundan tutup alnını öptü. Göz devirdim. Kız gurbete gidiyor sanki lan.

Yaklaşık bir saat sonra bahçeye çıkıp sofraya otururken Mirza Eylül'ün arkasına geçip omuzlarından tuttu. "Size bi haberimiz var."

Herkesin gözleri ona dönmüşken Mirza bağırdı. "Biz hamileyiz."

"İkiniz birden mi?" Mirza kaşlarını çatarken herkes eski haline dönüp tebrik ettik.

"Eh, darısı Aksa'mla benim başıma." Aksa, utanarak başını eğerken Asaf pis pis gülmekle yetindi. 

•••

İçime hiç sinmedi ama elden ne gelir?

Biraz kısa oldu, affedin özkdmxldk bir daha ki daha uzun olacak.

Allah'a emanetsiniz 🌹 Galp ❤️

#KudüsÖzgürDeğilseDünyaTutsaktır 🇸🇩

Kardelen Çiçeği (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now