-13.1

48 8 49
                                    

13. gün

"Ne zaman gideceksin?" sorusuna omuz silkerek sandalyede oturmaya devam etmiştim. Saatler öldürmüştü birbirini; ve ben hâlâ buradaydım. Keşke hep burada olabilseydim. Derin bir nefes alarak ona baktım. Tavana bakarken, zihninden neleri geçiriyordu acaba?

Zihnindeki tüm kötü düşünceleri yok etmeyi dilerdim.

Zihninden geçen tüm ölüm düşüncelerini öldürmeyi dilerdim.,

Kirpikleri arasından düşen bakışlarına bakarken kafasını bana doğru çevirmişti. Gözlerime gözlerini dikip "Annen meraklanacak." demişti. Gülümsedim acı acı. Kelimeleri yutmuş gibiydim, sessizdim, bir boşlukta hiçlikler yaratıyordu ruhum.

"Annem yok ki." kaşlarını çattığında şaşkınlıkla ağzı açık kalmıştı. Söylemedi bir şey ama ben söyleme ihtiyacı duydum. "Annem, babam yok. Sadece bir ablam var, onunla yaşıyorum."

"Üzgünüm, bilmeden konuştuğum için."

"Sorun değil."

"Ama ablan da merakla-" sözünü kestim hızla. "Meraklanmaz o."

Neden beni istemiyordun ki yanında?

Bazen bazı insanları istesek de yanımızda, onlar bizi istemezdi. İstemeleri için de kendimizi sevdirmemiz gerekirdi.

Ama genellikle ben sevilirdim ki.

Bir Taehyung sevmemişti beni.

Her ne kadar çabalasam da hiç yüreğine konmayacak âciz bir kuş gibiydim. Gidebilirdim ama gitmedim. Onu tüm zihninden alıkoymak, acısından menetmek, onu kurtarmak benim şu kainatta en çok dilediğim şeydi. İç çektim ve yine ona baktım. Bana bakıyor oluşuyla gözlerimiz çarpıştığında korkutucu bir sakinlikle duruyorduk öyle.

Neden sakindik, niçin bugün her günden daha farklıydı; bilmiyordum. Sadece kelimelerimi kaybetmiştim. Oysa ona kelimeler bahşetmem gerekiyordu. "Taehyung," dedim bir an. Yüreğim hızlı atmaya başlamış, ellerim, bacaklarım, tüm bedenim, tüm ruhum lerzedâr olmuştu. O ne söyleyeceğimi beklerken, dudaklarım arasına  gelen kelimeleri bilmeden söylemiştim.

"Tavana bakıp ne düşünüyorsun?"

Cevap vermedi.

"Taehyung, bir şeyler yapalım bâri. Sıkıldı-" sözümü kesti. "Git o hâlde."

Bu sefer çaba sarfetmeme lüzum yoktu. Başımı anlayışla sallayıp ayağa kalkmıştım. Kapıdan çıkacaktım ki dudaklarından isim dökülmüştü, kırık bir cam gibi.

"Hazan,"

Ona dönmeden durdum. Arkam ona dönükken kapının kulpunu tutmaya devam ediyordum.

"Teşekkür ederim."

☆'

Evden hangi ara çıktığımı bilmiyordum, gökyüzünün üzerine siyah bir örtü örtülmüş ve ben bu ıssız yerde bir duvara sırtımı yaslamış bir halde yere oturuyordum saatlerdir.

Bu vâkit yanımda olsaydı, yıldızları seyrederdik belki.

Ama o hiçbir vâkit yanımda yoktu.

Sorun değil, Hazan.

Sorun değil.

Hazan, bu bir sorun değil.

Ellerimi alnıma vurduğum sırada, ben istemesem de bir hıçkırık kopuverdi dudaklarım arasından. "Koskocaman bir sorun değil mi..." kelimelerim kırık, sesim o denli kısıktı ki; ölmek istemiştim.

vurgun kurşunlar, taehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin