final.

48 8 128
                                    

Scarlett Rose, dark times

Perdenin Ardındakiler, uzaklara savrulalım

Büyük Ev Ablukada, evren bozması

Perdenin Ardındakiler, bu şehir bugün sensiz

Perdenin Ardındakiler, beni tamamla

.

yıldızsız bir vakit.

viata.

son defa,

Onu düşünmekten kendimi alamıyorum, şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda bacakta en ufak bir güç bırakmayan yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.

Şeker Portakalı, José Mauro de Vasconcelos

.

102. gün, o gece.

''Bana inanmak zorundasın!'' Hazan, Taehyung'un bacaklarına tutunurken Taehyung kendisini şiddetle çekiştiriyordu. İstemiyordu, onu görmek, sesini duymak, ellerini hissetmek; varlığının, varlığı içerisinde olmasını istemiyordu. Üzgündü, her an ölecekmiş gibi hissediyordu yüreği. 'Nasıl dayanırım buna ben', diye diye içinde kendi benliğini yitirirken, Hazan yalnızca kendisini inandırmaya çalışıyordu. Hazan, doğru söylüyordu ama Taehyung kırgındı.

Kendisine kırgındı. 

Seyrettiği videolardan sonra bir kere daha anladığını sanmıştı. 'Beni kimse sevemezdi, nasıl kandım ben bu kadına?' Sebebi özüydü, kendisiyle olan savaşlarıydı. Onun için Hazan'ın onu aldatması, onunla oynaması çok olağandı. Çünkü, o acınasıydı... kendi çapında.

Dizleri üzerinde kapanan yeşil gözlü bedene baktı. Yere başını koya koya kendisine yalvarıyordu. Bunu neden yapıyordu? Kendisiyle alay edildiğini düşünüyordu, zira ona yalvaracak tek bir varlık yoktu yeryüzünde. O insansızdı, kimsesizdi, dünyasızdı. Ve her daim öyle olacağını düşünüyordu. Zihni; kendi kendisinin mezarıydı. 

''Bana inan. Zorla... Zorla yaptılar. Kısımları kırpmışlar, yeminler olsun ki. Bak vücudumdaki izlere, bileklerime bak Taehyung. Gör beni yalvarırım.'' 

Bunca kanıta rağmen Taehyung, Hazan'a inanmadı. 

Kendisine inanmayan, güvenmeyen, sevmeyen kimlere inanır, güvenir veyahut sevebilir ki? Korkar, kendisinden korkar... Başkalarının gözünde de bir böcek olduğunu zanneder. 

Zannetmek cehennemdir. 

Jeongguk artık ikisine de müdahale etmeden duvara sırtını yaslayarak seyretti. Rabbine dualar etse de, artık kendisiyle olmadığını hissediyordu. Olamazdı, bu vakitten sonra katiyen kendisi gibi kötü bir adamı sevemezdi. Böyle düşünüyordu. Yaptıkları yapılamayacak kadar gaddarcaydı. Hayır, gaddar olan zaman değildi. İnsanlardı. Her şeyi vakitsiz ama planlı yaparlardı. Kötülerdi, beyinleri yangındı.

Hunharca, yalnızca, kimsesizce ağlamak istiyordu. Tanrı'sına, kirli ellerine, körlüğüne, dilsiz şeytan oluşuna... İnsan olamayışına ölmek istiyordu. Kutsal kitabına el bile süremezdi artık, Arapça'nın en huzur verici kısımlarına gözlerini değdiremezdi. Korkardı. Sırtını çevirdiğini hissediyordu. Rabbi sahiden de onunla değil miydi?

vurgun kurşunlar, taehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin