İNTİHAR:21

68 5 1
                                    

Korkaklık değil cana son vermek!
Cana son vermek; artık yaşama dair bir beklentin olmaması demek.

Yukardan aşağıya doğru süratle düşen bedenim; bu düşüş, bu hiçlik bitsin de ölüme kavuşayım derken zihnimde yankılanan ses

-Ezgi

Diye bağıran Ezelin sesiydi

Gözlerimin önünden çocukluğum geçti biran; on yaşına varmadan öncesi vardı... on yaşına varınca artık bir çocuk değildim ama aynı zamanda yetişkin' de değildim çünkü ben bir hiçtim

Suyla temas eden bedenim; bir hiç' de acı çekebilir dedirti, yüksekten düşmenin verdiği etkiyle, suya değil' de betona düşmüşüm gibi hissetim...

Acıyla çığlık attım ama soğuk suya batan bedenim çığlığımı yarıda kesip boğmaya başladı

Nefes alamıyor ve ölüyordum, derince bir soluk aldığımda ciğerlerime temiz hava değil' de soğuk ve tuzlu su akın etti, bağırmak istiyordum ama her ağzımı açtığımda su sesimi alıyor ve beni boğuyordu

Başım dönerken gözlerim kararıyor nefesizlikten tıkanıyordum

Ölme zamanım geldi... çırpınmayı bırakıp suyun dibe çektiği bedenimi özgür bıraktım

Hatrımda sadece annem varken burdada yanımda katilim vardı

"Ezgi"

Bu belkide onu son duyuşum olacaktı derken belimde hissetiğim ellerle azrail seni almaya geldi diyen zihnim bu su kadar berak ve boğuktu

Ormanın yeşili, suyun mavisi ortasında bir hayalde yaşarken belkide gerçektende azrail gelmiş ve beni cennetime bırakmıştı, annem nerdeydi ozaman! Madem cenneteyim annem nerede

"Ezgi"

Diyen melodiden farksız ses anneme aitti, yanılmamıştım ben gerçekten' de cenneteydim

Kuş cıvıltılarının arasında annemin sesine koşarken belimden tutup çeken elle çığlık atım, gördüğüm kehribar gözlerle donakaldım

Burası ölü ruhların diyarıyken Fazıl Zatsan

-herşey daha yeni başlıyor Vilsam Karadumanın kızı!

Bu ses tonu, bu nefret... ürpertirken cennette değil cehennemdeydim, cehennemden kaçmak istercesine çırpınırken boğazımda hissetiğim yanmayla gözlerimi araladım ve koyu mavilere baktım

Heryer bana cehennemdi ne yaşam nede ölüm kurtarırdı beni; kurtulma umuduyla intihar etmiştim, yerle bağım koparken kar taneleri ıslak bedenime çarpıyor ve üşüyordum ama kalbim alev yeriydi hayla, Ezelin saçlarından üstüme damlayan sularla başımı kaldırıp Ezelin ifadesiz çehresine baktım

O da benim gözlerime bakarken gözlerim soğuktan titreyen çenesine kaydı, benim gibi ıslaktı ve heran bayılacak gibi durmasına rağmen beni kucağında taşıyordu. Her adımında hayranlıkla onu seyrediyordum ve oysa sadece yürüyordu

Ormandaki ağaçların koluna batan dalarını umursamadan bana bakıp önünü görmemek pahasına gözlerimin içinde yaşama umudu arıyordu ama artık çok geçti veya değildi offf bilmiyorum kafam alak bulak.

Ezel ve geçmişim niye beni bırakmıyordu, ne ölebiliyordum ne de yaşaya biliyordum

Ben bu dünyanın insanı değildim sanki. Sanki deliler gerçeği yaşıyor da diğer tüm insanlar yalnışı yaşıyor gibiyd; bir delinin delirme sebebi gerçek yaşanmış duygularda boğulması fakat diğer insanlar duygularını bizim kadar yaşıyamıyordu, tıpkı ölmeme izin vermeyen okyanus gözlü yüzeysel ama bi okadar da derin adam gibi.

Mavi...

Sen nasıl bi mavisin ki hem güveni temsil edip hem de çelişkilerle dolu bi hayata renk ediniyorsun; ah mavi, ah ezel, ah güvenemeyen ben...

Güven neydi gerçi, bi katilin ona benzeyen oğluyla yaşadığım çelişkili duygular mı yoksa güvensizliği örtebilecek kadar güçlü bir aşk mı

-Ezel

-sus

Gözleri dingin di

-nolur beni bu çelişkiden kurtar

-sus

-ben aslınd...

-sana suss dedim!!

Bedenimi karın içine fırlatı, gözleri dönmüş gibiydi, çarpmanın etkisiyle ağrıyan bedenim ve sancılanan karnımla çığlık atım, ezelin gözleri kanla kırmızıya bürünen kara kayarken hızla üstüme doğru eğildi

Korkuyla soğuk kara daha çok hapsolduğum esnada kulağımda endişeli titrek bi ses yankı buldu

-özür dil lerim

Beni tekrardan kucağına aldığı esnada yerdeki kanı farketim ve gözlerim irice açıldı, normal regl kanından ziyada sanki bıçaklanmışımda vücudum sürekli kan kaybediyormuş gibiydim. Soğuktan titreyen elerimi katilimin oğlunun boynuna dolayıp başımı boynuna gömdüm ve hüngür hüngür ağladım

Ne tuhaftı dimi, hem ondan kaçıyordum hemde dayanıp ağladığım dayanağım olmuştu, o tıpkı şekerle tuzun arasındaki tat farkı kadar uzak ama benzerlikleri kadar yakındı

Ezel kucağındaki titreyen bedenime sanki heran gidecekmişim gibi sarılıp hızlı adımlarla yürüdü ve kulübeye girdi

Hıçkırarak ağlayıp bi yandanda acıdan dolayı inliyordum, canım çok yanıyordu; sırtım, karnım, göğüs kafesim... kısacası her yerim

Ezel beni kulübeye sokar sokmaz yavaşça yatağa bırakıp ayakkabılarımı çıkardı ve hızla üstüme eğildiği esnada kendimi geri çekip yatakta cenl pozisyonu alarak ağlamaya devam ettim

-sadece üstündeki ıslak elbiseleri çıkaracam

-dokunma bana!

Onun bana dokunmasıyla babasının dokunması arasında ufacık bi fark bile yoktu

Babası sadece iğrendiriyorken Ezel daha korkunçtu çünki sanki tecavüzcümün oğluna aşık oluyormuşum gibi hissetiriyordu...

Kendimle çelişmem peki!

'Vilsam Karaduman kaderini yaşamıyacağım'

Bedenimi kolarımla sarmaladım göz yaşlarım ıslak saçıma akarken

-Ezgi

Diyen Ezelin sesi dur dercesine uyardıktan sonra gözlerini kapatarak üstümü çıkardı, titriyordum soğuktan mı korkudan mı bilinmez. Geri kalan herşeyi tenimden sıyıran eler sonra gözlerini açmadan elini aşağıya kaydırıp kan içindeki pantolonumu çıkararak yandaki bataniyeyi üstüme sardı ve gözlerini açıp

-çok kanaman var ama seni bırakıp gidemem de 

Dedi

-bırakmak derken! Hapşuu...

-aptalsın

Diyip telefonuyla biraz uğraştı ve sonra sobanın başına geçip yakmaya çalıştı...

Resmen ölümden dönmüştüm ve canım çok yanıyordu

"Ezgii... Ezgi..."

Sesler, ağrılar, Ezel ve

-hapşuuuu

Bu






Uzunca bir süre yazmadığımın farkındayım, siz diyin altı ay ben diyeyim yedi ay ama bi okurumun mesajıyla uzunca bi süre ara verdiğim kitabımı tekrardan okuyup size daha güzel ve anlamlı bölümlerle geri döneceğim.

Ayrıca baştan okurken ufak değişiklikler' de yapabilirim

İyi okumalar dilerim, değerli vaktinizi çaldığımdan ötürü manzur görün. Öperim yakamoz gibi ışıl ışıl parıldayan yüreklerinizden🦋

 

DELİ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin