19. Bölüm : Chan Dese Hoşuna Giderdi

669 96 36
                                    

Yang Jeongin

  Chan'a yapacağım sürpriz için Seungmin ile bir mağazaya gelmiştik ve neredeyse mağazanın altını üstüne getirmemize rağmen aradığım şeyi bulamamıştım.

  "Benim için hiç bu kadar uğraşmadın!" Seungmin'in sitemli sesini duyduğumda ona yandan bir bakış attım ve bıyık altından sırıttım. "Sen kimsin ki?"

  Kaşları anında çatılırken "Gidiyorum ya ben." Diye söylendi. Sinirlendiğini fark etmek için yüzüne bakmama gerek yoktu. Yaydığı enerji ile hissettirebiliyordu.

  Ben bir şey demeyince gitmeye yeltendi. Kıkırdamamı içinde tutup kolundan tutarak onu durdurdum. "Dur ya şaka yaptım. Hemen alın zaten."

  Kollarını önünde kavuştururken sinirli yüz ifadesi hala yüzündeydi. "Bir zahmet alınayım. Ben istiyorum gelmiyorsun, o istiyor geliyorsun. Seungmin trip atmasın da ne yapsın?" Ciddi ciddi sorduğu soruya cevap vermeden "Bana bak oğlum ondan önce ben vardım. Eğer beni unutursan evindeki kitap koleksiyonuna veda edersin, anladın mı beni?" Demesi ile gözlerimi büyüttüm. "Bunu yapmazsın."

Yandan bir şekilde sırıttı. "Öyle bir yaparım ki..."

  Onu biraz daha kışkırtırsam bunu yapacağının farkındaydım. Bu yüzden direkt kendimi açıklamaya başladım. "Ama o ilk kez baloya gidecek. Ben her sene seninle geldim. Ayrıca biraz daha ısrar etsen emin ol kurtulmak için gelirdim. Şimdi bir zahmet anlayış göster de takım elbise seçelim."

  Bir kaç saniye yüzüme bakmış sonra "Uf tamam." Deyip yanımda bitmişti.

  Memnuniyet ile gülümsedim ve beğendiklerimden birini ona göstererek "Bu nasıl?" Diye sordum.

  Elimdeki takım elbiseye bir göz atıp gözlerini devirdi. "Taş gibi çocuğa dümdüz takım elbise mi giydireceksin Jeongin? Dalga mı geçiyorsun?"

  Dudaklarımı büzüp başka birini elime aldım. "Peki bu?"

  Bu sefer yüzünü buruşturup askıyı kendine çekerken "Bırak şunu zevksiz." Dedi ve askıyı yerine astı. Neredeyse altını üstüne getirdiğimiz mağazada biraz ilerledikten sonra pat diye elini bir askılığa attı. Üstüne doğru tutup bana gösterdiğinde incelemeye başladım.

  Gözlerim yakasına odaklanırken "Yakası fazla açık sanki..." Diye mırıldandım istemsizce.

  Elindeki boş askılığı sert olmayacak şekilde kafama vururken "Kıskançlık yapma köpek! Gayet güzel." Diye söylendi.

  Elim vurduğu yere giderken kaşlarımı da kaldırmıştım. "Sen mi seçiyorsun ben mi?"

  Omuzlarını silkti ve başka modellere bakmaya başladı. "Bana ne. Güzel olduğunu ve ona tam oturacağını sen de biliyorsun."

  Haklıydı. Bu takım tam olarak Chan için yaratılmış olmalıydı ama ben kendimi ona kaptırmak istemiyorken bunu giyerse o gün kesinlikle kaptıracağımı biliyordum. "Uf ama- hayal edince bile kuduruyorum anlıyor musun. Yok olmaz bu."

  Gözlerini devirip bakışlarını yine bana çevirdi. "Kudurman gerekmiyor mu zaten gerizekalı?"

  Kafamı iki yana salladım. "Fazla gaza gelirsem öpüşebiliriz olmaz."

  Bıkkınlıkla nefesini verirken askılıkları karıştırıp takım bakmaya devam etti. "Bir şey diyeyim mi, ikiniz de malsınız."

  "Teşekkürler." Deyip ben de onun gibi askılıkları karıştırmaya başladım. Yine bir kaç tane beğendiğim şey vardı ama kesinlikle daha demin Seungmin'in gösterdiği ile yarışamazlardı.

Le Petit Prince °Jeongchan° ✓Where stories live. Discover now