21. Bölüm : Çabuk beni izle

672 86 57
                                    

Yang Jeongin

  "Bundan gerçekten emin miyiz?" Diye sordum ellerimi saçlarıma daldırırken. Canım kırmızı saçlarım... Kiraz kafam... Limona mı çevirecekler seni...

  Elimin üstünde hissettiğim el ile düşüncelerimden ayrıldım. "Güzel olacağına adım gibi eminim Jeongin. Neden bu kadar gerildin ki?"

  Dehşete düşmüş bir yüz ifadesi yaparak "Çünkü kuaförü Seungmin ayarladı. Her türlü itliği yapabilir. Korkuyorum ondan." Dedim. Seungmin'den herkes korkmalıydı bana kalırsa.

  Chan kıkırdadı ama tehlikenin farkında bile değildi. "O senin arkadaşın farkındasın değil mi?"

  Kafamı salladım. "Ama aynı zamanda da en büyük düşmanım. Küçükken saçını kestiğim için burnumdan getirmiş ve sonra da saçlarımı kazıttırmıştı." O günü hatırladıkça içim ürperiyordu. Saçımı uzatmak için verdiğim savaşları hatırladıkça daha da sinirleniyordum.

  Chan anlamaz bir yüz ifadesi ile "Neden saçını kestin ki?" Diye sordu. Sorgulaması tabiki normaldi. Bizi ilk defa tanımaya çalışan kişiler de böyle tepki veriyordu zaten. Kesinlikle kaotik bir ikiliydik.

  Cevap beklediğini hatırladığımda omuzlarımı silkerek "En sevdiğim peluşumu bıçaklamıştı." Dedim. Teddy... Huzur içinde yat bebeğim.

  Şimdi de şaşkınlıkla havaya kalkmıştı kaşları. "Böyle döngü ile devam ediyor sanırım sizin atışmalarınız."

 Şöyle bir düşününce hep bir şeyler yüzünden birbirimize şerefsizlik yapıyorduk. İlk kim başlatmıştı acaba? Kesin o başlatmıştır. "Birbirimizi böyle seviyoruz diyelim biz ona."

  Kafasını sallayıp önüne döndü. Bir kaç saniye sonra ise yüzünü buruşturarak konuşmaya başladı. "Şöyle bir düşündüm de... Seungmin sanırım benden nefret ediyor."

  Bu sefer şaşıran bendim. Tamam ilk başta hepimiz Chan'ı hedef almıştık ama şimdi bir şeyler değişmişti, değil mi? "Neden?" Diye sordum kendime engel olmayarak.

  "Seni kolayca ikna ettiğim için." Evet bu geçerli bir sebepti. O kadar itiş dövüşümüze rağmen beni başkalarından kıskanma potansiyeline sahipti ve yapışık ikizim gibi hep benimle geziyordu. Şikayetçi değildim aslında. Her şeye rağmen beni düşünebilecek tek insandı o.

  Bir kaç kişi yavaşça kuaförden ayrılmaya başladığında gerilmeye başlamıştım. Gördüğüm kişilerin saçları güzel duruyordu ama yine de hiçbir şeye güvenemiyordum. "Tanrım lütfen buradan gıcır gıcır bir saç ile çıkayım."

  "Hazırsanız koltuklara geçebilirsiniz." Adamı onayladıktan sonra ikimiz de ayağa kalktık ve koltuklara ilerledik.

  Bizi aynaların olmadığı bir bölüme ilerlettiğinde şaşkınca Chan'a baktım. O da benim gibi şaşkın gibiydi. Kuaför şaşkınlığımızı anlayıp konuşmaya başladı. "Arkadaşlarınız renkleri bire bir seçti ve boyanana kadar görmenizi istemiyor bu yüzden aynayı kaldıracağım."

  Gözlerim dehşetle büyürken "Bittik biz!" Diye söylendim. Chan ise benim aksime kibar bir sekilde kuaföre "Sorun değil efendim." Dedi ve koltuklardan birine oturdu.

  Ona ölümcül bakışlarımı yöneltip "Ne demek sorun değil?" Diye sordum.

  Derin bir nefes verdi. Sakinleştirici bir ses tonu kullanarak "Kötü bir şey olmayacağına eminim Jeong. Biraz sakin ol lütfen." Dedi.

  Ellerimi saçlarıma daldırıp "Ya olursa?" Diye sordum korkuyla. Ama buna nazaran koltuğa çoktan oturmuştum.

  Yandan bir şekilde sırıttı. "Zengin bir kocan var. Bir daha boyatırız."

Le Petit Prince °Jeongchan° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin