|35|

690 92 169
                                    


Keyifli okumalar...

***

Mustafa Deniz'den

Bugün içimde farklı bir duygunun yaşadığını gördüm. Ne sevinç ne hüzün nede mutluluk... Tarifi olmayan bir heyecan sarmıştı kalbimin dört bir köşesini. Bu yaşıma kadar aklımdan bile geçmeyen evlilik fikri, ela gözlü yarimi görünce anında kendimi nikah masasına atma hissini ortaya çıkarmıştı.

Annem ve babam günlerdir olan bu tatlı telaşıma gülüp geçiyorlardı. Ha birde bunlar olurken ergen kardeşimin diline düşmüştüm. Neymiş efendim aynanın önünde ayrılmıyormuşum da yüzümde saçma bir sırıtma varmışta bilmem ne... Kendisinide görücem ama ben o zaman.

Art arda yutkundum sakince boğazımı temizledim ve derin bir nefes çektim. Elimi kalbimin üzerine bastırıp, titreyen parmaklarımı telefonun üzerinde gezdirdim.

Ben: Sözlüm, nişanlım, az sonra helalim olacak yarim. 

Ben: Geliyor musunuz? 

(Görüldü.)

Anında görüldü olurken dişlerimi göstererek sırtım.

Sevdam: Müstakbel sözlüm, şuan evden çıktık. Yirmi dakika içinde orda olucaz.

Ben: Tamam. Sabırsızlıkla bekliyorum ;)

Sevdam: Bende, bende sabırsızlıkla bekliyorum :)

Okuduğum yazılardan sonra kalp atışlarımın hızını durduramazken içimden birden ona kadar saymaya başladım. En azından biraz olsun sakinleşmek istiyordum. 

Odamın kapısı paldır küldür açılınca korkuyla sıçradım elimde ki telefon bile halıya düşmüştü. Sinirle gözlerimi kapttım ve açtığımda bana sırıtarak bakan bir adet kardeş(!) gördüm. Ama ne kardeş.

"Abiiii İyi misin? Ne bileyim şimdi dedim bu içerde bayılır mayılır ayıltırım." Göz kırparak son sözlerini söylediğinde kendinin havalı göründüğünü sanan şempazeye benzemiş suratına baktım öfkeyle!

"Hııı aman ne iyi etin. Sen olmasan(!) yani kesinlikle ayıltanım olmazdı. Ama bende diyorum ki ayılmışken senide bir bayıltsam mı?" Kaşlarımı kaldırıp, dudağımı tehditkar bir tavırla kıvırdım. Muratın büyüyen göz bebeklerini gördüğümde gülmek istesemde kendimi durdurmuştum.

"Yok aman ben almayayım abicim. Sana iyi ayılıp bayılmalar. Kal sağlıcakla inşallah, Allah'a emanet ol. Okeyyy?" Gözlerimle artık kapıyı kapatıp çıkmasını işaret ettiğimde kısılan sesiyle "Haa bu arada yanımda kolanyağıda olacak ne olur ne olmaz bayılırsan imam ayıltır." 

Elime aldığım kitabı anında kafasına fırlatırken kapıyı kapatmıştı çoktan. Hayır sakin olmalıyım diyorum ama sinir olmamak da elde değil. Sevde'm için bugün sakin kalıcam.

Sakinim, sakinim.

Bir, iki, üç, dört, beş daha ona kadar sayamadan kapım hunharca gürültüyle çaldı ve gel dememi beklemeden içeri daldı pek sevgili arkadaşlarım.

Elimle yüzümü sıvazlıyordum artık sinirden. "Oooo damat beyyy maşallahımız var diyorsunuz haaa??? Şu boya posa endama bak! Kız olsam alırdım vallahi seni." Ebubekir ve afilli sözleriyle içeri giren dörtlüye baktım. 

"Ebu abim ya şu çocuğun en mutlu gününde bari sus! Şu çenen bir dursun!" Taha da artık dayananmış olacak ki bıkkınlıkla Ebubekir'e bakıyordu.

"He yaa harbi doğru söylüyorsun Taha." Semih'te katıldığını belli edercesine konuşuyordu. "Aman da aman! Bir şey demedik. İki damat dedim diye içinde kurt kaynadı."

Mevlânâ Şehri  |Texting|حيث تعيش القصص. اكتشف الآن