Kalp ve Ruh

1.9K 191 322
                                    

Beynimde bir vals müziği çalıyor. Duygularım eş olmuş ufaktan salınıyorlar. Bedenimle de dans etmek istiyorum. Bana eş olur musunuz?

Derin bir nefes alıp gerindim. Kaslarım uzun süredir yatmaktan dolayı hamlamıştı. Tamamiyle iyileşmemin üstünden iki gün geçmişti. Kendi başıma tüm işlerimi yapıyor ve hiç bir yardıma ihtiyaç duymuyordum.

Sargılardan da kurtulmuştum. Şifacı o kadar iyi iş çıkartmıştı ki tek bir yara izi bile yoktu. O güne dair hiç bir işaret yoktu.

Alegro ile bir daha yüz yüze gelmedim. Ben yanına gitmediğim için itina ile gözümden uzak duruyordu. Beatrice bana kütüphanenin yedek anahtarını verdiği için iki gündür vaktimi orada geçiriyordum.

Pandora, onunla buluşmaya gitmediğim için bana bir mektup yollamıştı. Ona kısaca hasta olduğumu yazmış ve haftaya bir buluşma ayarlamıştım. Şimdi ise yine kütüphanede işime yarayacak bilgi arayışındaydım.

Kafamı meşgul tutmak başka birşeyler düşünmemi engelliyordu. Duyduğum adım sesleri ile başımı kaldırdım. Beatrice elinde bir çay tepsisi ile yanıma geldi.

"Sana eşlik edebilir miyim?" O günden beri benimle siz hitabı ile konuşmuyordu. Bu durumdan memnundum.

"Tabi. Çok sevinirim." Tepsiyi masaya bırakıp sıcak çayı fincanlara doldurdu. Birini benim önüme koyup diğerini de eline alarak karşıma geçti.

"Son zamanlarda kayıp gibisin." Dediğine anlam veremeyerek mis gibi kokan çaydan bir yudum aldım.

"Ne demek istediğini anlamadım." İhtiyaç duymasa bile derin bir nefes aldı. Bunu gergin olduğunda rahatlamak için yaptığını fark etmiştim.

"Kaçıyorsun Lorenzo. Sana daha önce söylemiştim. Alegro'nun değer verdiği herşeye bende değer veririm. O benim oğlum gibidir dolayısıyla seni de oğlum olarak görüyorum. Ve ondan kaçışın beni üzüyor." Uzandığım fincanı tabağa bıraktım. Bu beklemediğim bir konuşmaydı.

"Kaçtığım falan yok Beatrice. Senin oğlun olmak beni gururlandırdı. Ama unutma ben sadece bir insanım." Masada ki elime uzanıp sıkıca tuttu.

"Ne olduğunun benim için bir önemi yok ve aynısı Alegro içinde geçerli. Benim bir asil olduğumu öğrenmişsindir. Kendine yalan söyleyebilirsin ama bana hiç biri işlemez. Kalpleri gören birisi için sözler değersizdir." Elimi çektim. Tüm bedenim gerilmişti. Kendimi olası bir saldırıya hazırladım. Ama karşımda duran kadın hiç beklemediğim bir şey söyledi.

"Sen bedeninde iki ruh taşıyorsun. Muhtemelen farkında değilsin. Ama ben görebiliyorum." Kaşlarımı çattım. Eğer karşımda duran bir asil olmasaydı çoktan kalkıp gitmiştim. Asilleri farklı kılan bir diğer şey ise yalan söyleyememeleriydi. Gerçeği tam olarak anlatmayabilirlerdi, ama sahip oldukları güç onlara yalan söylemeyi yasaklamıştı.

"Lütfen açıkla." Merak ile ona bakarken çayından bir yudum aldı. Nasıl konuşacağını karar vermek için bir süre bekledi.

"Bu genellikle ikizlerden biri anne karnında öldüğü zaman gerçekleşen bir durumdur. Hayatta kalan kardeş ölen kardeşinin ruhunu kendi bedeninde yaşatmaya devam eder. Ama sende durum farklı. Senin bir ruhun insan iken diğeri bir vampir." Duyduğum şey ile şok olurken gözlerine baktım. Tamamıyla ciddiydi. Ailemden ikizim olduğuna dair hiçbir şey duymamıştım. Ayrıca bir insanın bir vampirden hamile kalması da imkansızdı.

"Kafan karşıtı anlıyorum ama açıklayacağım. Vampirlerin doğurgan olmadıklarını biliyorsundur. Dişi bir vampir hiç çocuk dünyaya getirmeden gözlerini hayata yumabilir. Çocuk sahibi olmak isteyen bazı vampirler yasaklı olan eski bir tekniği kullanırlar. Bunun için yeni doğmuş bir insan yavrusuna ihtiyaç vardır. İnsan bebeği özel bir törenle kurban edilir. Töreni yöneten şaman bebeğin ruhunu dişi vampirin rahmine hapseder. Çift tekrar birlikte olduklarında ruh da tekrar hayat bulur. Bu şekilde ruhu insan ama bedeni vampir olan bir çocuk dünyaya gelir." Sözleri ile aklım daha da karıştı. Bunun benimle olan bağını göremiyordum.

Vampir Hançeri Where stories live. Discover now