Panthea

1.4K 136 269
                                    

Ayak seslerini duyuyor musunuz?

Panthea:

"Şef! Şef! Şef!" Bana doğru bağırarak koşan Julien ve Merlin'e döndüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Şef! Şef! Şef!" Bana doğru bağırarak koşan Julien ve Merlin'e döndüm. Bellerinde birer tahta kılıç, temiz kıyafetleri toprak olmuş bir halde nefes nefese yanıma geldiler.

Kanca gülerek arkalarından geliyordu. Ufaklıkların aksine eğlendiği belliydi. Merlin kıç üstü kendini yere atarken Julien ellerini dizlerine dayayarak soluklandı.

"Şef! Usta Kanca bizim canımıza okuyor!" Kanca yanımıza gelip Julien'in ensesine hafifçe vurdu.

"Bu veletlerden iş çıkacak ama biraz zaman alacak gibi Enzo. İlk verdiğim molada yanına koşmasalar bir de tam olacak." Gülerek yerde oturan Merlin'i kaldırdım. Bu çocukların çok sağlam yön duyguları vardı. Üssün neresinde olursam olayım beni elleriyle koymuş gibi buluyor, otuz dakikalık molalarını benimle çene çalarak geciriyorlardı.

"Henüz bir hafta oldu Kanca. Onlara biraz daha şans ver. Ben önümde iki koca savaşçı görüyorum." Sözlerim ile göğüslerini kabartarak Kanca'ya baktılar. Ufaklıkların omuzlarını tutup bir dizimin üstüne çöktüm.

"Ustanızın sözünden asla çıkmayın. O ne derse onu yapın ve asla saygıda kusur etmeyin. İyi bir savaşçı olmak için ihtiyacınız olan üç şey var. Saygı, erdem ve onur. Güç bunlardan çok sonra gelir, beni anladınız mı?" İkisi aynı anda asker selamı çaktılar.

"Evet Şef!" Ayağa kalkıp uzun tahta kılıcını yere vuran Kanca'ya baktım.

"Bizim ufaklıklara kısa kılıç vermeye başlayabilirsin. Güçlenmeleri gerekiyor, sana güveniyorum Kanca." Kanca kendi deyimi ile iki veledi enselerinden tutup sırıttı.

"Merak etme Enzo. Bugün deliksiz bir uyku çekecekler." Çok yorulacaklarını anlasalarda heyecanları herşeyden üstündü. Üstte çocukların koşturması herkese moral olmuştu. Afacanlar her yerden çıkıyor, kahkaha sesleri etrafta çınlıyordu. Bir haftadır onlarla birlikteydik ve Panthea'da üç gün önce kendine gelmişti. Neler yaptığını merak ederek çadırımdan çıkıp kadın savaşçılarımızın antrenman yaptığı bölüme doğru ilerledim.

Bu sistemi ben kurmuştum. Kadın ve erkekler ayrı antrenman bölümlerinde çalışıyor ve birbirlerini görmüyorlardı. Haftanın son günü ise ortak bir bölgede her iki tarafta en iyi savaşçılarını ortaya sürüyordu. Bu sayede her iki tarafta moral depoluyor ve kadınların kendine olan güvenleri artıyordu. Son bir aydır sadece bir kez yenilmişlerdi.

Antrenman sahasının toza dönüşmüş toprağına ayak bastığımda küçük kızı sarı saçlarından hemen tanıdım. Eline bir yay almış büyük bir konsantrasyon ile önünde ki hedefe bakıyordu. Minik omuzları aldığı derin nefes ile genişlerken sadaktan bir ok çekip yaya yerleştirdi. Masum ve tatlı yüzü, kaş çatışı ile sert bir ifadeye büründüğünde oku serbest bıraktı. Bir arı gibi vızıldayan ok, hedefe tam on ikiden sapladığında gülerek yayını indirdi.

Ufak bir alkış tutup yanına yaklaştığımda gülümsemesi yüzüne daha da yayıldı.

"Bakıyorum da birileri ablalarından dersini güzel almış." Uzun saçlarını kulağının arkasına iterek utangaç bir şekilde bana baktı.

"Usta Delilah çok iyi bir öğretmen. Antrenman dışında bana okumayı öğretip resim de yaptırıyor." Bunu duymam ile mutlu oldum. Üstteki herkes çocuklara karşı nazikti. Ama Delilah gibi demir duruşlu bir kadının bu ufak kıza bu denli yakın davranacağını tahmin etmemiştim.

"Çok güzel bir savaşçı olacaksın Panthea. Ama içinde ki o güzel leydiyi de görmek isterim. Bir ara bana çizimlerini gösterir misin?" Beyaz teni kıpkırmızı olsa da başıyla onayladı. Güçlü bir bedeni ve savaşma azmi vardı. Ama ben hepsinin çocukluklarını yaşamasını istiyordum. Kendi istekleri üzerine dövüş eğitimi almalarını sağlamıştım. Ve hepsi de inanılmaz yetenekleri ile herkesi şaşırtıyordu.

"Sizin için bir hediyem var Şef Enzo. Yemekte versem olur mu?" Eğilerek onu bir reverans ile selamladığımda kıkırdadı.

"Savaşçı prensesimiz nasıl isterse. Şimdi izniniz ile ekselansları." Kahkaha atarak koluma vurduğunda utançtan başka bir renge girmiş gibiydi.

"Yaaa Şef! Gidin hadi gidin." Beni itekleyerek sahadan çıkartmasına izin verdim. Bana kucak dolusu bir öpücük yollayıp arkasını dönerek hedeflere doğru ilerledi. Seke seke ilerleyişini izledikten sonra çadırına doğru ilerledim.

Bu kadarını bende beklemiyordum. Panthea ok yay kullanmakta çok yetenekliydi. Hızlı ve esnek bir vücudu olduğu için yakın dövüşte de çok rahat sıyrılıyordu. Julien ise kılıç tutmak için doğmuş gibiydi. Gözü pek ve korkusuz olması işine çok yarıyordu. Merlin ise beni en çok şaşırtan oldu.

Kılıç kullanması iyi olsada asıl olayı barutlaydı. Silah deposunu keşfettiği gün bende onun yeteneğini keşfetmiştim. Çok geniş bir hayal gücü vardı. Parça metaller, bir kaç çivi, biraz barut ve kaplama ile ortalığı sise boğan patlayan metal küreler yapmıştı. Onu mekanik bölümüne yollamış ve aklında ki tasarımları ortaya dökmesi için bir de masa vermiştim. Merlin çizip anlatıyor, ufak çocuğun önderliğinde koca koca adamlar onun hayal gücünü gerçeğe döküyordu.

Çadıra vardığımda Kanca beni bekliyordu. Yularını tuttuğu ata bindiğimde uzun kılıcını kınına yerleştirdi.

"Çocukları Frost'a emanet ettim. Diğer adamlarımız yerlerinde hazır bekliyorlar." Ağır ağır çökmeye başlayan karanlıktan dolunay belli oluyordu. Şapkamı takıp atı sürmeye başladım.

"Gidelim Kanca." Peşim sıra yayan gelmeye başladığında mahşer yeri gibi gürültülü olan mekan ölüm sessizliğine bürünmüş gibiydi.

Sıra sıra kadın ve erkekler işlerini bırakmış bizim gidişimizi izliyordu. Hepsinin gözlerinden gurur ve umut akarken dik durdum.

Bu gece buraya iki şekilde geri dönecektim.

Zafer ve savaşın ilk ayak sesleriyle.

Yada yenilgi ve ölümün soğukluğu ile.

Tarih bu geceyi yazacaktı.

Ve ben şanlı bir gece bırakacaktım.

*-*-*-*

Naber?

Asıl olaylara girmeden önce bir geçiş bölümünü gerekli buldum.

Bu bölümden sonra olaylar hızlanmaya başlayacak. Bakalım nasıl gideceğiz.

Ufaklıklar: Julien, Merlin ve Panthea hakkında ne düşünüyorsunuz?

Alegro, Lorenzo'nun bir haftadır yokluğu esnasında neler yaptı-yapıyor?

Sizce bu dolunay gecesi gümüş mü yoksa kızıl mı olacak?

Seth uzun süredir ses çıkartmıyor. Sizce bunun altında ne yatıyor ?

Beğenmeniz dileği ile.

Seviliyorsunuz.

-Burn.

Vampir Hançeri Where stories live. Discover now