8. Bölüm - Doğum Günü

2.7K 298 105
                                    

Medya İpek Alaca.

N'haber millet?

Kitaba okuyup oy vermeniz aşırı hoşuma gidiyor! Yorumlarıda okumak zevkli sadece miktarı az ama sizede zorla yorum yaptıramam sonuçta.

Sizinle ara sıra burada sohbet edelim. İlk sohbet konumuz.

En utanç verici anınız nedir?

İyi okumalar!

👣👣👣👣👣👣👣👣👣👣👣👣👣👣

Yarın ikizlerin doğum günüydü. Bunu sabah fakülteye gitmeden önce bana Esila söylemişti. Onunla beraber akşam üstü alışverişe çıkacaktık. Şimdide fakültenin önünde onu bekliyordum. Üzerimde yine çok güzel bir takım vardı. Takımları seviyordum. Kremit rengi takımın üzerinden dizime kadar gelen postal ve içime de yarım dar siyah kazak giymiştim.

Fark etmiştim, gittikçe birbirimize alışıyorduk. Bugün bunun verdiği mutlulukla etrafa neşe saçıyordum taki Eren'i görene kadar.

Eren'in ailesiyle büyük sorunları vardı. Babası çok mükemmelliyetçiydi ve Eren ne yapsa Haydar amcaya yaranamıyordu. Tıp okuyordu ve bölümünün birincisiydi ama babası onun yurt dışında değilde Türkiyede okuyor olmasını kabul etmiyordu. Çünkü sınavına girmişti ve Amerika da ki çok iyi bir okula gidebilirdi ama Eren istememişti.

Annesine çok düşkündü. Annesi de ona. Sırf Hatice teyzeyi babasıyla yalnız bırakmamak için gitmemişti ama babasının diline düşmüştü.

Erenle çok yakın dost ya da kanka değildik ama arkadaştık. Orta okuldan beri ne hikmetse hep aynı okul ve aynı sınıfa düşmüştük. Bana ara sıra dertlerini anlatırdı o zamanlar. Babasının ne kadar baskıcı biri olduğundan bahsederdi.

Haydar amcayı görmüştüm. Evlerine gitmiştim ve ne yalan söyleyeyim o adamdan nefret etmiştim. Çok kibirli ve ukalaydı. Ağzının payını verince de deliriyordu bu yüzden hislerimiz karşılıklıydı.

Benden nefret ediyordu ama fikirlerimi de önemsiyordu.

Nasıl olduğunu çok bilmiyordum ama sanırım oğlunun bu kadar içine sinik ve cesaretsiz oluşu onu deli eden yegane şeydi. Bende Eren'in tam zıttı olgun bir şekilde ona karşılık verince hem mutlu olmuştu hem de sinirlenmişti. Oğlunun başkalarından daha düşük bir cesareti olduğunu görmek kötü hissettiriyordu sanırım.

Eren bugün benim yanıma gelmiş ve babasını ikna etmemi istemişti. Onu yurt dışına göndermeye çalıştığını, o gitmek istemese bile onu zorla göndereceğini söylemişti.
Kabul etmiştim tabii ki de. Yardım etmeliydim çünkü o bana yardımcı olmuştu. Bana arkadaşlık etmiş dertlerimi dinlemişti. Kendimi ona borçlu hissediyordum.

Önümde siyah range rover marka araba durunca hemen ön koltuğa oturup çantamı arkaya attım. Esila benim gibi bir takım giymişti ama içinde siyah gömlek vardı. Asker yeşiliydi onun takımı ve ayağında sanırım bilekten bağlamalı topuklu vardı. Güneş gözlüğünü çıkarıp direksiyonun üst kısmına bıraktı ve havalı havalı bana döndü.

- Nereye gidelim? Çarşıya mı yoksa alışveriş merkezine mi?

-Alışveriş merkezine.

Başıyla onaylayıp önüne dönerken ben, ikizlere ne alacağımı düşünüyordum.
Esilaya döndüm. O onların ne tarz şeyler sevdiğini biliyordur. Ben onların yanına geleli sadece 12 gün olmuştu. Anlaşmıştık. Gayette iyi vakit geçiriyorduk ama henüz birbirimizi çok tanıyamamıştık.

- İkizler nelerden hoşlanır?

Hemen bana dönüp bir iki saniye yüzümü inceledikten sonra tebessüm ederek önüne döndü.

YENİ HAYAT Where stories live. Discover now