jean'ın neden favori karakter olduğunu kavramak.

608 71 61
                                    

Can bir şekilde Eren'i göreceği için heyecanlıydı ve bu heyecanı onu aceleci yapıyordu.

Eren'den sözü aldıktan sonra okuldan kalan birkaç işini elinden gelen en kısa zamanda tamamlamaya çalışmış, yarım saat geçince de kalan kısımlarını sonraki güne itekleyerek bilgisayarın başına kurulmuştu. Henüz çok tanımadığı için Eren hakkında herhangi bir kanıya varmak gibi bir niyeti yoktu fakat aynı zamanda onun bir şeyleri tam zamanında olmasını istiyormuş enerjisine sahip olduğunu düşünüyordu. Ayriyeten hafif aksi ve sanki kendisi teklif etmese o hayatının sonuna kadar teklif etmezmiş gibi... Bunların liste halinde uzayacağını fark edince Meet'ten toplantı odası açarak linki ona gönderdi. Eren de bilgisayarın başında bekliyor olmalı ki çok bekletmeden kendisine istek atmıştı.

Kamera kendisini gösterince yüzüne farkında olmadan tatlı bir gülümseme oturttu. "Selam."

Aynı şekilde loş ışıkta olmasına rağmen Eren'in de aynı şekilde karşılık verdiğini görmüştü. "Selam."

"Gerçekten..." Ekran açıldığından beri yaşadığı hafif şoku kelimelere dökmeyi denedi. "Eren'e benzediğine... İnanamıyorum..."

Böyle deyince Eren de şaşırmış olacak ki kaşlarını kaldırmıştı beklemediğini belli edercesine. "Benzemiyoruz bence ya. Neremiz benziyor?"

"Bana kalırsa henüz kendinin farkında değilsin."

Sırtını arkaya yaslayarak karşısındaki yüzü daha da dikkatli inceledi. Gerçekten Eren'e benzediğine inanamıyordu... Saçlarının boyutu bile hemen hemen aynıydı fakat tek fark çok belli olmasa da gözlerinin yeşil olmadığı açıktı.

"Bilemiyorum..."

"Neyse, neyse. Daha fazla oyalanmadan başlayalım istersen?"

"Olur."

Can, ekranı açıkken bilgisayara yaklaşarak link atmak için sitelerde dolanıyorken konuşmaya başladıklarından beri dikkati kendisinde olmadığı için ilk defa bu kadar rahat inceleyebilmişti Eren karşısındaki yüzü. Fotoğrafta yüzünün yarısı göründüğü için pek bir düşüncesi olmamıştı fakat tartışmasız Can yakışıklı biriydi. Görünüşe göre aynı zamanda güler yüzlü ve biraz da... Alp'in karakterindeki o hareketli havayı seziyordu onda.

"Atıyorum buradan."

Yerinde hafifçe kıpırdanarak duruşunu dikleştirdi Eren. "At bakalım."

Can bölümün linkini atınca ortaya bir sessizlik çöktü. İkisi de aynı anda başlattığında yakışıklı genç bölümün jeneriğini değil, Eren'in tepkilerini izliyordu. Biraz gergin, biraz mutsuz, biraz da tadı kaçık başladığını biliyordu çünkü bir kere bu sezonda Erwin yoktu ve Eren'in o adamı ne kadar sevdiğine şu süreçte yeterince şahit olmuştu.

"Isayama yine sürrealizmin içinden geçmiş."

"Hıhııım..."

"Bu askerler ne böyle ya? Nazi döneminde miyiz hayırdır?"

"Şimdi ne diyebilirim ki... Ne diyeyim... Isayama bu. Her şeyi bekle. Her şeyi."

"Germe beni." Eren, Can'a ufak bir bakış attı. "Yalnız, monster derken Eren'in titanına odaklanılması da... Bu adam Eren'den nefret ediyor."

Gülerek kafasını salladı Can. "Katılıyorum. Ama-- neyse. İzleyince konuşalım."

Eren cevap vermeden derin bir nefes alarak ekrana odaklandı. Stüdyonun son sezonda değiştiği haberini almıştı ancak çizimlerin bir anda gözüne bu kadar farklı görünmesini de beklemiyordu. İlk sahneler cephanede bir dizi askerin konuşmasıyla alakalıydı. Ve biraz garip duruyorlardı. 

that's rough, buddyWhere stories live. Discover now