çakma jaeger.

577 63 99
                                    

Alp ve ege eve girdiklerinde, önünde yaprak sarması olup da dalgın dalgın oturan bir Eren görmeyi beklemiyorlardı.

"Eve hırsız girse duymayacaksın he."

Alp giriş kapısının hemen yanında kalan mutfağın bölmesine girerken söylendiğinde, Eren transtan çıkmış gibi şaşkınlıkla gelen ikiliye baktı. "Aaa geldiniz mi?" demişti refleksle. Ardından söylediği cümlenin saçmalığını fark ederek ayağa kalkmış ve ikisine de sırayla sarılırken, "Hoş geldiniz." demişti erkeksi fakat tatlı bir tınıyla.

"Hoş bulduk da, bu ne hâl oğlum? Kafan gitmiş."

"Yok bir şey ya, dalmışım öyle." diyerek geçiştirmeyi tercih etti uzun saçlı. "Gelin hadi."

İkisinin de ceketini alarak asarken Alp ve Ege de ellerini yıkamak için ayrılmışlardı yanından. Tekrar geldiklerindeyse bu sefer lafı atan Ege olmuştu. "Sarmalarım hazır değil mi lan?"

"Uşak mı var altında ulan? Gelin yardım edin siz de, çabuk bitsin."

Ege kısa bir an Alp'e baktığında, uzun boylu genç omuz silkerek masanın kısa tarafına otururken, Ege de onu takip ederek Eren'in sol tarafına, Alp'in karşısına geçerek oturmuştu. Masaya kısaca göz gezdirirken arkadaşının parmağının sarılı olduğunu fark etmiş ve "N'oldu parmağına?" diye sormuştu.

"Bıçakla saplarını keserken parmağım da arada kaynadı." Eren dümdüz sesle cevap verirken bir başka yaprağı önüne çekerek açtı ve pirinçle doldurdu.

"Saplarını bıçakla kesecek kadar narin olduğunu unutmuşum."

"Bir tane sarsana." dedi Eren, Alp'in sarkastik sesle kurduğu cümlesine. İşi gücü bırakıp gövdesini uzun arkadaşına çevirmişti. Ege de böylelikle dikkatini Alp'e verirken, Alp şaşkınlıkla kaşlarını kaldırarak, "Ben mi?" diye sormuştu.

"Aynen."

"Dokunduğum her şeye mükemmellik katmak gibi bir huyum var. Ağlama da sonra."

"Sarsana."

"Sararım bak."

"Sar abi."

İkisinin atışmasını gülerek izledi Ege. Sessizce ortadaki süzgeçten bir yaprak açıp ince şeritle pirinç sererken Eren ve Alp hâlâ birbirine sataşıyordu.

"Eren'cim herkes kendi işiyle ilgilenebilir mi LÜTFEN?"

"Sadece bir sarma istiyorum senden. Söz, bugün başka bir şey istemeyeceğim."

"Kuzu Kuzu dansına diretmek yok yani?"

Bu cümle ağır bir dönüt olmuştu Eren için. Cevap vermeden birkaç saniye beklerken cevabı reddetse mi, yoksa kabul mü etse onu düşünüyordu. Bir kere... Alp'in Kuzu Kuzu dansı şu dünyada görüp görebileceği en mükemmel ve en komik danstı ve zaten az görüştükleri düşünülürse bu teklifi reddetmesi saçmalık olurdu. Fakat bir yandan... İçindeki galibiyet için yanıp tutuşan tarafı yakasını bırakmıyordu. Bu nedenle cevabını emin olamayarak, "...Evet." olarak verdiğinde, içten içe cevap Alp'in de hoşuna gitmemişti ancak hiç bozuntuya vermedi.

"Oğlum senin ev işi yaptığın mı var? Neyin inadını yapıyorsun şu an?"

"Bebeğim ben sen üzülme diye evdeki hiçbir şeye yardım etmiyorum. Benden daha az iyi yaptığını görürsen yükselen aslanının gururu incinir."

Ege bu cevaba sadece gülmekle yetindi.

"Hello? Direkt aslan duruyor karşınızda?"

Eren elini kaldırarak Alp'e göründüğünde, uzun boylu gencin yüzü parladı. "Oha, aslan olduğunu nasıl öğrendin?"

that's rough, buddyWhere stories live. Discover now