- son

319 40 62
                                    

🎸🎸🎸

''Akşam yemeği dedin ama beni evine getirdin Jeno.'' 

''Param yoktu.'' Jeno sırıtarak konuşurken mutfağa girmişti, elinde şarap şişesi vardı. Beni resmen kandırmıştı ve şu an lüks bir restoranda olmak yerinde evdeydik. ''İnanamıyorum...''

Ben de mutfağa geçip Jeno'nun yanında yer edinirken Jeno zaten hazır olan tabakları masaya koymuştu. Tezgahın üzerindeki bardakları da masaya taşıdım beklemeden, çok acıkmıştım ve Jeno'yla uğraşamazdım. Her zamanki yerime geçip çatalımı elime aldım. ''Zehirlenmeyeceğimin garantisi var mı?'' diye konuştum kaşlarımı kaldırarak. Jeno sırıttı ve omuz silkti. 

''Hayır.''

Yemeğimizi yerken sessizdik, Jeno ara ara kendi kendine gülüyordu ve ben ondan korkmadan edemiyordum. Delirmiş olma ihtimali var mıydı bilmiyordum ama normal olmadığı açıktı. Yemeğimizi bitirip sofrayı toplama işini Jeno'ya bıraktım, gidip oyun oynamak istiyordum. Jeno da tek başıma oynamanın zevkli olmayacağını bildiğinden masayı öylece bırakıp yanıma gelmişti.

''2 tur oynarız değil mi?'' diye sordu konsolu eline alırken. Başımı sallayıp ben de arkama yaslandım ancak Jeno sırıttı ve uzanıp elimdeki konsolu benden aldı. ''Ne yapıyorsun?''

''Gel benimle.'' Elimi tuttuğunda kalbimdeki çırpıntıya engel olamadım. Onun peşinden ilerlerken kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu ve ne diyeceğimi bilmiyordum. 

İkimiz de yatak odasına girdiğimizde Jeno terliklerini çıkardı ilk önce, ardından da dolabına ilerledi. Rafları karıştırmaya başladığı sırada ben de yatağa oturmuştum. ''Ne arıyorsun?''

''Fotoğraf çekilmek için Jaemin'in makinesini çalmıştım ama bulamıyorum.''

''Seul'ün boyadığı mı?'' diye sordum kaşlarımı kaldırarak. Göremesem de sırıttı tahminen. Jaemin fark ederse Jeno'yu kesinlikle mahvederdi ve buna dahil olmak istemiyordum. Omuz silkip ayağa kalktım ve kapının hemen yanındaki masaya ilerleyip üzerindeki makineyi aldım. ''Buraya koymuşsun.''

Jeno başını anında bana çevirip elimdekine bakarken nefesini dışarı vermişti. Bazen unutkanlığı tutuyordu. Dolabın kapağını kapatıp yanıma geldi ve makineyi elimden aldı. ''Unutmuşum.'' diye mırıldandı aldığı makineyi arkamda kalan masanın üzerine koyarak. 

Jeno bu şekilde gülümsedikçe ben de kendime engel olamıyordum, özellikle ona sarılma isteğimi bastıramıyordum. Jeno aramızdaki mesafeyi kapatıp kollarını belime sardığında beklemeden boynuna sardım kollarımı. Gülümsedi, başını eğip dudaklarını dudaklarıma bastırdığında içimdeki o aynı hisse engel olamadıö. Kusacak gibiydim, midemde resmen atlar tepişiyordu ve Jeno benim dengemi altüst ediyordu.

''Sabaha kadar öpüşsek nefessiz kalmaktan ölür müyüz?'' 

Jeno burnunu burnuma sürterek konuştuğunda kahkahama engel olamadım, bazen çok garip şeyler düşünüyordu ve ben sadece ona daha çok sarılmakla yetiniyordum. Başımı iki yana salladım ve kollarımı sıklaştırdım. ''Ölmeyiz ama bu bize engel değil.'' 

Jeno gülümsedi, kollarını belime daha sıkı sararken başını uzattı birkaç saniyeliğine, arkamda kalan fotoğraf makinesine baktı. ''Neyse, öpüştükten sonra fotoğraf çekiliriz.'' Bir anda bacaklarımın altından tutup bacaklarımı beline sarmamı sağladığında bu sefer ona üstten bakan ben olmuştum, gülümsedim ve ellerimi yanaklarına koydum. 

''Senden nefret ediyorum Jeno.''

''Ben çok daha fazla nefret ediyorum Joanne Lee.''

Büzüşen dudaklarına dudaklarımı bastırdım beklemeden, gülümsüyordu. Lee Jeno'nun mutlu olması şüphesiz beni de mutlu ediyordu ve bunu seviyordum. Birbirimizi seviyorduk ve mutluyduk.

Hem de çok.

🎸🎸🎸

mutlu son yazmazsam jeno'nun klonu boğazıma yapışacaktı dedim ki öpüştüreyim

yazarken çook zevk aldığım ve bazen de bazı sahneleri hayal edip kendi kendime güldüğüm bir kurgu olduEUWOJQSDCIHFD umarım sizlerin de hoşuna gitmiştir!! :3

#streamhotsauce diyip gidiyor ve bir kurguyu daha bitiriyorum, yeni kurgularda buluşmak üzere aşkuşlar, jie oppanız sizi seviyor!! 🎈🎀💗💚💝💞💟💓💕💖🐶

🎸🎸🎸

GIRLFRIENDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin