1| masum yeni öğrenci

573 43 87
                                    

Tarihteki prensesler genelde sıkıcı veya silik karakterler olmuştur, özellikle Britanya Prensesi Diana dışındakilerin, huzur içinde uyusun, en olsa yalnızca adı bilinir, birkaç fotoğraf veya çizimi vardır, bu kim acaba diyen olur ama kimse daha fazla ilgi göstermez. Gerçek bir kraliyet soyu taşımalarına kıyasla nasıl bunu başarıyorlar, şaibeli, çünkü bir prenses dikkat çekicidir, güzeldir, cesurdur, azimlidir ve istediği her şeyi elde edebilmelidir. İşte ben buna prenses derim!

Gerçek prenseslerdense Disney prensesleri daha da hayal kırıklığıdır. Tanrı aşkına uyanmak için bir erkeğin öpücüğüne, seni ayak numarandan tanıyan bir aptalın aşkına ya da ne bileyim en azından bir elmanın zehirli olduğunu anlamak için hepsini yemeye gerek yoktur! Biraz saf karakterler bunlar, neyse ki güncel yapımları prenseslerin unvanını biraz da olsa kurtarıyor, yine de biraz sınırların dışına çıkmaktan bu kadar korkulmamalıdır.

Neyse ki o hiçbir prensese benzemez. Görenin gözleri kamaşır, belki kıskançlık krizine tutulur veya imrenen bakışlarla bir gün onun gibi olmayı diler; çok yazık çünkü o eşsizdir, bu nedenle yalnızca ancak rüyalarında onun gibi olmayı dileseler mental açıdan daha yararlı olur. Kimden bahsettiğimi şimdiye kadar anlamış olmanız gerekirdi! Anladınız mı?

Evet, evet çok doğru, o Na Jaemin. Na kısmını söylemeseniz de olur, hatta daha iyi olur.

Tabii ki de Jaemin, gerçek hayat prensesi. Güzel, parlak, çekici, dürüst, yetenekli, tatlı, komik; o bir ikon. Hayır bu övgüler için paraya gerek yok, bunları her gün fısıldaşan insanlardan da duyabilirsiniz. Bakın işte o uyanıyor! Yüzündeki ifadeye bakın, başka kim bu kadar zarif uyanabilir ki, söyleyin bana! Yatağının etrafını örten beyaz tüllerin ardından bir rüya gibi görünüyor, üstündeki güneş desenli beyaz nevresimi kaldırıp bacaklarını yataktan sarkıtıyor ve tozpembe, peluş terliklerini giyiyor. Ah saçındaki bigudilerle okula gitse hiçbir problem olmaz gibi, böyle bile tamamlanmış görünmeyi başarabiliyor çünkü. Üstündeki ince askılı gri pijaması ve aynı renk şortu ile de gidebilir ancak Jaemin bunu yapamaz, bunun nedeni ise kampüstekilerin o ne yapsa kendisini taklit edeceklerini bildiğinden, diğerlerinin kötü pijama takımlarını görmeye katlanamaz. Ağır hareketler ile herkesi kıskandıran uzun ince bacaklarıyla banyosuna adımlarken tatlı bir gülümseme ile esnettiği kolları oldukça dinç görünüyor. Bir prensesin odasına yakışır şekilde olan beyaz, işlemeli banyo kapısını nazikçe arkasından kapatıyor.

Ve oh, işte bu! Pekala dinleyin, Jaemin pek tabii bir prenses, bunun onun cinsiyetiyle hiçbir alakası yok, o böyle hissediyor ve çevresindekiler de ona böyle hissettiriyor. Ama burada bir problemimiz var. O başta bahsettiğim prenseslere pek benzemez. Evet hayal olabilecek kadar güzel ve yetenekli ancak, bunu nasıl söylesem, birkaç sorun var. Mesela fazla dürüsttür, ne güzel değil mi, aslında pek değil çünkü bu özelliği sebebiyle ağlattığı insanlar sayılması imkansız olacak kadar çok. Ama bu o kadar da korkunç değil sonuçta. Bir de insanları aşağılamayı sevme gibi bir özelliği de var, o kadar ciddi değil, üniversiteye başlayınca diğerlerine laf yetiştirmeyi azalttı, artık yalnızca canını sıkan ve kötü giyinen insanları yerden yere vuruyor, rezil ediyor ve gülenleri daha da aşağılıyor. Heh, bu kadar! Ah, ayrıca görmezden gelinemeyecek bir başka sorun da parayı biraz fazla seviyor olması, bunun geçmişe dayanan haklı sebepleri var tabii ki ama bazen, hatta sık sık yakınları bu konudan endişe duyuyor. Güzel görünmeye ve kilosuna karşı da bir miktar takıntısı var lakin devamını getiremeyeceğim çünkü Jaemin banyodan çıkmak üzere.

Yüzünü yıkadıktan hemen sonra kullandığı bakım serumunu uygulamış, saçının önündeki bigudiyi çıkarmış hâlde yeniden dağınık odasının içinde adımlamaya başladı, önce uzun bacaklı başucu komodininin üstündeki telefonunu kontrol etti ve hemen ardından pembe tüylü, büyük abajurunu kapattı. Kendi kendine son zamanlarda favorisi olan hareketli parçayı mırıldanırken giyinme odasına adımladı, ah işte burayı çok seviyordu. Kapısı olmayan, odasından biraz daha küçük, duvarlar boyunca askılarla dolu tüm kıyafetlerini zorlukla sığdırdığı bu odayı küçükken izlediğinde etkilendiği, hâlâ arada açıp seyreder, Hannah Montana dizisinden özendiği için yaptırmıştı. Kazaklar, pantolonlar, kabanlar, şortlar, etekler, özel gün takımları; hepsini kendi düzenlemesiyle gökkuşağı renklerine göre sıralıyor ve başkalarının odasına girmesine ayak diretiyordu. Ayakkabılar ise girişin solundaki duvara sabitlenmiş, beyaz, kapaksız dolaplarda dururdu; topuklular, topuksuzlar, çizmeler, sporlar...

na jaemin ve gündelilik işleri⋅nominWhere stories live. Discover now