3| şeytan veya melek

192 17 11
                                    

-
"çifte standart sevginizi alabilir ve saklayabilirsiniz
yardım edemem şeytan kalbimi çift kişilik yatak yapmayı seviyor
ve yardım edemem bazen küçük kafasını dinlendirmeyi seviyor"
-


Planlı olmak güzeldir, işleriniz yolunda gider, vaktiniz size kalabilir ve böylece daha fazla plan yapma olanağınız olur. Hayatınız da yolunda hissettirir, çevrenizle ilişkinizi geliştirebilir ve mutlu olabilirsiniz. Bu planlı olmak güzeldir, doğruya doğru ama Jaemin pek sevmez, onaylamaz. O anın getirdiği heyecanla, şevkle veya sinirle hareket etme taraftarıdır, dur durak bilmez, o an kafasında şimşek çaktı mı onu durdurabilene aşk olsun. Öyle de zor bir insandır, başa çıkılmaz ama o başa da türlü türlü bela açmaktan çekinmez. Abisi Jaehyun öyle değildir, düşünür, tartar ve bir sonraki adımının ne olacağına ona göre karar verir, bu sayede hayatı ve duyguları daha sakin ve yolundadır. Ancak Jaemin'in inişleri vardır ve hemen sonra çıkışları, bazen inemez ama bunu kimseye belli etmez, tırnaklarıyla kazıyarak da olsa çıkar çünkü.

Bu nedenle sinirle hedefine adımlarken de düşeceğine veya nasıl kalkacağına dair hiçbir düşüncesi yok, bir rüzgar gibi geçtiği yeri soğutarak hızla esmeye devam ediyor. Büyük ihtimalle Jaehyun bu kasırgadan hoşlanmayacak ama şu an bunu önemsemiyor çünkü bu hiddetin hepsi onun için, onun iyiliği için.

Onu ağlatan biricik flörtü Chittaphon denen oğlan hedefi, amacı da abisini savunmak ve nedeni ise biraz havada, dün akşam onunla olan randevusundan dönüşte gördüğü göz yaşları. Böyle olacağını tabii ki tahmin ediyordu fakat Jaehyun'un kalbinin bu kadar erken kırılmasını o bile beklemiyordu. Asla izin vermemeliydi böyle bir şeye, o yılanın ne yaptığını duymak dahi istemiyordu, yalnızca yanına gidecek ve onu ilk mesajı attığına pişman edecekti. Shotaro büyük ihtimalle bütün arkadaşlarını ayağa kaldırmış ve Jaemin'i engellemek için veya sadece yanında olmak için peşinde koşuyordu ama kampüsün en ucunda kalan spor fakültesine ilk ulaşan kendisiydi. Burada yalnızca buz hokeyi takımının yer aldığını biliyordu, 10 numaralı oyuncuyu bulmak zor olmazdı, burada değilse de bütün kampüse bakardı. Ağır, cam kapıyı itip daha önce hiç girmediği için birkaç saniye etrafına bakındı, daha sonraysa sağ tarafta kalan fizik tedavi ve rehabilitasyon odalarını es geçip sola ilerledi. Merdivenleri takip ettiğinde birkaç uzun boylu ve formalı oğlanın kendisini merakla süzmesine aldırış etmeden kulağına ulaşan gürültüyü takip etti, çift kapıyı tüm gücüyle ittiğinde on kadar oyuncunun antrenman yaptığı salondaydı.

Nasıl göründüğünü tahmin edebiliyordu, gözlerinden taşıp tüm şehri ateşe verebilecek alevler sporcuları gafil avlamıştı, her birinin üzerinde gezdirirken onların da tedirgin olduğunu anlayabiliyordu, o Jaemin'di, herkes tanırdı.

Üzerinde uzun kollu, bebek mavisi bir tişörtü vardı, omuz kısımlarında dekolteleri olan, altında da uzun ve beyaz bacaklarını ortaya çıkaran kısa, pötikareli aynı tondan bir etek giymişti. Mavi yüksek topuklu botları boyunu uzatıyor bu sayede kendini her zamankinden daha çok beğeniyordu, o her zaman en çok kendini beğenirdi. Kimse onunla boy ölçüşemezdi. Karşısındaki bir düzine erkek de pek tabii ona güçlerinin yetmeyeceğini bildiği için merak ve ufak bir tedirginlikle konuşmasını bekliyordu, spor aletleri ve sporcuların iri bedenleri arasında dolaşan gözleri onu buldu. Pek sevgili 10 numaralı oyuncu Chittaphon!

Mavi uzun saçlarının alnına düşen perçemleri arasından merakla kendisine bakıyordu, yüzü bembeyazdı, çene kemiği gerçekten keskin hatlara sahipti, bu oğlanın kendisinden büyük olmasına da abisini avına düşürmeye çalışmasına da inanamıyordu. O kadar iyi bir görünüme sahip bile değildi. Hırsla öne atılırken gerileyen takım arkadaşları arasından Jaemin onun nemli tişörtünden tutup kendisine doğru çekmişti bile. Arkasındaki spor salonu kapısının gürültüyle açıldığını duyamamıştı, sporcular hep bir ağızdan şaşkınlık nidası çıkarıyorlardı.

na jaemin ve gündelilik işleri⋅nominWhere stories live. Discover now