günlük |4

65 10 1
                                    


Sehun, çantası ile beraber tuvalete girdi, sırf günlüğü okuyabilmek için sabahın köründe uykusundan uyanmış ve okula koşmuştu. Gece amcası ve çocuklarının yanında teyzesi de eve gelmişti, sanki herkes Sehun'un bir iş çevirdiğini bilir gibi üst üste gelmişlerdi. Bütün akşam boyunca çocuklarına oyun oynamıştı, en sonunda içtiği meyve suyu ile ağlayarak şarkı söylemeye başlamıştı.

Annesi onun bu haline kıyamadığı için çocukları televizyon başına toplamış Sehun için kaçma şansı vermişti, ona minnettar bir şekilde baktıktan sonra yanağından öptü ve koşarak yatağına attı kendini. Tamda tahmin ettiği üzere yarı baygın şekilde duruyordu, elini veya vücudunun hiç bir yerini oynatacak gücü yoktu.

O yüzden sabah kendini sürükleyerek kalkmış uykusu açılması için telefondan rap açmış banyoda kafasını musluğun altına sokmuştu. Sonunda biraz uykusu açıldığında annesine kahvaltı için yardım etmişti, dün yaptığı iyilikten sonra ona bir teşekkür borçlu hissetmişti kendini.

Koyu bir sohbete dalmışken aklına yine merakı düştü, bu yüzden annesine artık gitmesi gerektiğini söylemiş yukarı çıkıp okul formasını üstüne geçirmişti. Kravatını boynuna asmıştı, şimdi onu bağlamakla vakit kaybedemezdi. İşte şimdi de boş tuvaletlerden birine girmiş, günlüğü çantasından çıkartıp kapalı klozetin üstüne oturmuştu.

Elleri heyecan içinde titrerken nefes nefeseydi, kendisini buraya kadar koştuğu için ellerinin titrediğini ve nefes nefese kaldığını söylüyordu. Aslında içinde bir yerde çok yabancı bir his vardı, o çocuğun gerçekten kim olduğunu merak eden bir yer. Kafasını sağa sola sallayıp kendini tamamen günlüğe verdi.

"MERHABA GÜNLÜK BUGÜN HOŞLANDIĞIM ÇOCUĞU İZLEDİM TÜM GÜN.

Biliyorum nasıl tanıştığımızı veya kim olduğunu çok merak ediyorsun. Şu kadarını söyleyebilirim ki o çok şirin! Boyu benden biraz uzun.. biraz. Saçları siyah, kedi gözlerinin içinde anlamlandıramadığım parıltılar var. Böyle gökyüzünü süsleyen yıldızlar gibi, çok parlak.

Gözlerine bakmayı seviyorum, genelde beni içlerine hapsediyor. Normalde kimsenin gözlerine bakamam ama onunkilere bakıyorum çünkü beni fark etmiyor gerçi pek insan incelemeyi sevdiğini sanmıyorum. Genelde kimseye bakmıyor, benim aksime birkaç tane arkadaşı var. Onu harici kızlardan daha güzel bir tene sahip ve sanırım bu çoğu kişinin dikkatini çekiyor, yani yakışıklı biri.. hem de baya.

Ama ben kalbinin güzelliğinde kayboldum. Her hafta uğramaya çalıştığım hayvan barınağında onu köpeklerle oynarken gördüm, ah.. şimdi düşünüyorum da çok güzeldi. Sanırım ilk defa onu orada gördüğümde nefesim kesildi, tabii ben de gidip sırdaşım olan Rudy ile konuşmaya gittim.

Lütfen kıskanma günlük ama o senden daha iyi tepki veriyor bana. O, golden cinsi bir köpek henüz daha küçük ama ne dediğimi iyi anlıyor, ben ona onun mükemmel gülüşünü anlatırken kucağıma kurulmuş sessiz sakin beni dinledi.

Oradan çıkacakken ismini de öğrendim tabii ki! Adı Sehun. Sanırım sevinç çığlıkları atacağım, çok mutluyum ilk defa birine karşı böyle bir şey hissediyorum ve duygularımı açıklamaya hiç cesaretim yok. Hiç bir zamanda olmayacak gibi.."

"Nasıl yani? Beni barınakta mı görmüş?" kaşları çatılmış çenesini kaşırken bir süre düşüncelere daldı, oysa okuldan kimsenin oraya gitmeye tenezzül etmeyeceğinden emindi. Demek ki yanılıyormuş, ayrıca o köpeğin de neden her ismini duyduğunda havladığı belli olmuştu.

"Artık ismimi ne kadar çok kullandıysa köpek tepki veriyor." sessiz bir şekilde kıkırdarken kapı kırılırcasına çalınmaya başlamıştı, kaşları çatılırken günlüğü çantasını koydu. Sakin hareketlerle çantasını omzuna takarken kapının kilidini açmıştı. Kim bu kadar aceleyle kapıyı çalar diye düşünürken karşısında elleriyle ağzını kapatmış Junmyeon'u görmeyi beklemiyordu.

Tek kaşı havaya kalkarken kendisini itip kusmaya başlaması daha da şaşırmasına neden olmuştu, bu sırada bir grup erkek içeri girdiğinde sessizce ellerini yıkamaya başladı ve aynı zamanda olanları seyrediyordu. 

"Hey, neden bir anda gittin ki? Eğlencemiz yarım kaldı." dudak büzüp ona doğru konuşan kişiyle sinirli bir iç çekti. Büyük ihtimalle pek hoş olmayan şeyler yaşanmıştı, hem de hiç. Bir atak yapmadıkları sürece bir şey yapmadan dinlemeye devam etti sakince.

"B-beni rahat bı-rakın."

"Ama sen gay değil misin? Yoksa bizi mi beğenmiyorsun?"

Aralarında bir kahkaha koptuğunda artık dayanamayacağını düşündü. Bu yüzden sakince arkasını dönüp onlara kısa bir bakış attı, kendisi bu okuldaki en hassas kişiydi, yani kişilerin yönelimlerine karşı.

Bu yüzden onlara doğru ilerleyip en önde olan kişinin yakasından tutup korkutucu olduğunu düşündüğü bir yüz ifadesi ile ona baktı, bu kişilere karşı zerre kadar merhameti yoktu. Bu denli salaklar yüzünden çoğu birey istediği gibi yaşayamıyordu, linç edilip üstüne bir de dayak yiyorlardı.

"Şimdi ben senin canını yakmadan gidin buradan. Sizin gibi salaklar yüzünden başım belaya girecek, çünkü ben homofobik olanlara karşı kendimi asla tutmam."

Tehditkar bir sesle konuştuktan sonra sertçe itmişti, sabrı biraz daha sınanırsa soluğu yine müdire hanımın yanında alacaktı ve bu onun istediği bir şey değildi. Arkasını dönüp köşede kendisine parıltılı gözler ile bakan çocuğa elini uzattı, bakışları bu kadar duygu barındırırken onu nasıl fark etmediği hakkında bir fikri yoktu.

episode end | 4

episode end | 4

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ɢüɴʟüᴋ; ʜᴜɴʜᴏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin