günlük |6

54 12 10
                                    


Junmyeon, kendisini bu sesli ve son derece gürültülü yere nasıl gelmeyi kabul ettiğini bilmiyordu, kalabalık onu sadece gererdi bu bir nevi sosyal olmamasından kaynaklıydı. Bunu da küçükken kardeşlerini ve kendisini terk eden babası yüzündendi, annesi kendisi doğduğunda ölmüştü. Onu görme gibi bir imkanı olmamıştı, anlatılan kadar biliyordu tabii insan anlatılanı ne kadar aklında canlandırabilirse.

Üstüne zorla giydirilen göğsü açık, dik çizgilere sahip dar gömleği üstüne giymişti. Altına da siyah dar bir pantolon geçirmişti, hepsi Chanyeol zoruyla olmuştu kendisine kalsa gündelik sweatlerinden giyer öyle gelirdi. Tabii küçüğüne göre onlar çok çocuksuymuş!

Ne var yani üstünde tavşan resmi varsa? Tamam, biraz çocuksu olabilirdi ama bu muhteşem derecede güzel olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Bir üstüne yetmemiş saçlarının tutamlarına biraz pembe katmıştı, yüzüne de hafif bir makyaj yapmıştı. Junmyeon, bunun hesabını sonra sorma kararı aldıktan sonra yanında etrafı tarayan gence baktı, sanki birini arıyormuş gibi duruyordu.

"Birine mi bakıyorsun Yeol?"

"N-ne? Hayıri tabii ki de."

Gözlerini kısmış, şüpheci bakışlarını üstüne dikmişti, çok şüpheci konuşuyordu. Ama yine de belki de doğru söylüyordur diye düşünerek önüne döndü, alkol almazdı. Hiç almamıştı hayatında çünkü ablası zaten bağımlısıyken ve onu dert ediniyorken bir de üstüne kendi bu kötü şeye bulaşamazdı.

Hem abisi vardı, ilk baş olarak ona iş çıkarmak istemezdi. Ablasını da severdi ama kendisi onu hiç sevmezdi, annesinin ölümü hep küçük kardeşi yüzünden olduğunu düşünüyordu, eh pek bir sevme beklentisi yoktu zaten içinde. Abisi ona yetiyor ve atıyordu, sorumsuz bir ablaya ihtiyacı yoktu ama yine de onu çok sevdiğini hiç bir zaman inkar etmezdi.

Üstündeki gömleğin açık kısmını çekiştirirken rahatsız hissediyordu kendini. Daha önce böyle bir gömlek giymemişti, Yeol olmasa giymeyi de uzun süre düşünmezdi. Kısaca hiç bir zaman düşünmezdi açıkçası, çünkü fazla açıkmış gibi geliyordu.

"Hyung, şuradaki adam geldiğinden beri seni süzüyor, tanıdığın değilse onu dövmeye gidiyorum."

Kaşları anlamaz bir şekilde çatılırken yanında ayaklanmaya çalışan çocuğu kolundan tutup koltuğa çekmişti, gözleri sinirle baktığı yere dönerken delici bakışlarla kendisine bakan adama baktı. En fazla 2o'lerinde gözüküyordu ve bakışları cidden çok derindi, kendini bir an için çıplak hissetmişti.

"Otur oturduğun yerde Yeol.. umursama tamam mı? Olay çıkmasını istemediğimi biliyorsun, söz verdin. Hem eğer ben çok rahatsız olursam sana söylerim, gideriz hemen buradan."

Chanyeol, bütün sinir üstüne çökerken sadece hafif bir baş sallama hareketiyle kendisine oranla biraz küçük olan vücudu yanına çekmişti, Junmyeon ise bu hareketle sadece kafasını sağa sola sallamıştı. "Ah.. sen yok musun?"


Sehun, yine kendini durduramamış ve düşündüğü gibi kafasını dağıtmak için arkadaşının da dediği gibi bara gelmişti. Üstünde birkaç düğmesi açık gömleği, uzun bir kolyesi vardı. Makyaj olarak sadece göz kalemi çekmişti, bir de turunç saçlarına yakıştığını düşündüğü yeşil lensleri.

Gelmişti gelmesine ama canı o kadar çok sıkılıyordu ki, bir ara keşke yanıma günlüğü de alsa mıydım diye düşünmüyor değildi, ortam şu anda aynı şu şekildeydi; Jongdae ve Minseok bir şeyler içiyor, Kyungsoo sevdiği çocuğu stalklıyordu ve en haylazları Baekhyun, birini arıyor gibi etrafına bakınıyordu.

Anlaşılacağı üzere ortam acayip derecede sıkıcıydı ve böyle devam ederse gitmeyi düşünüyordu. Baekhyun, sonunda gördüğü kişi ile gülümsemişti, yanında getirdiği kişiyi de gördüğünde yüzünde şeytani bir sırıtma oluşmuştu. Plan tam istenilen gibi hızlı bir şekilde ilerliyordu, geriye kalan tek şeyi de şu anda kendisi halledecekti.

"Ben tanıdık birini gördüm, belki gelirim belki hiç gelmem."

Sırıtarak oraya doğru ilerlediğinde Sehun meraklı bir şekilde gittiği yere bakmıştı, gözleri şaşkınlıkla açılırken burada ve bu ortamda Junmyeon'u görmeyi beklemiyordu. Sesli bir şekilde yutkunurken ne yapması gerektiğini bilmiyordu, acaba yanına gitmeli miydi? Kafasında imkanları tartarken aynı zamanda onu inceliyordu, üstüne giydiği gömlek ve yüzünde olan hafi makyajla inanılmaz görünüyordu.

Hayranlıkla onu izlerken bakış açısına siyah saçlara sahip bir erkek girmişti, şu anda izlediği kişinin yanına oturmuştu ve.. ona gülümsüyordu? Dudakları düz bir çizgi halini alırken derinlerde bir yerde kendisini yakan büyük bir ateş hissetti, sanırım kıskançlık denilen duygu buydu.


her şeyi planlayan kişi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

her şeyi planlayan kişi.

ɢüɴʟüᴋ; ʜᴜɴʜᴏWhere stories live. Discover now