15~Küçük Sır

62 34 65
                                    

Bilincim vücudumu ağır ağır terk ederken son anda duyduğum ses bilincimi bir saniyeliğine de olsa durdurmuştu.

Bilincim, vücudumu tekrar bulduğunda anne rahmi kadar güvenli bir yerde gibiydim. Bir çift el başımı, yüzümü okşuyordu.

Ellerin sahibini görmek için ağır ağır açmaya çalıştım gözlerimi. Ama ayağama saplanan acıyla eskisinden daha sıkı kapandı gözlerim.

Dudaklarımdan çıkan inleme, elin sahibini telaşlandırmışa benziyordu. Bir şeyler dökülüyordu dudaklarından ancak kendi sesim bastırıyordu onun sesini.

Nihayet sakinleyip açtığımda gözlerimi, o buğulu sesin sahibinin Gece olduğunu gördüm.

Kalkmaya yeltendiğim sırada karnımdan tutup tekrar yatırdı beni kucağına.

Giden bir arabanın içindeydik. Arabayı biraz incelediğimde tanıdık bir yerdi.

Güçlükle kenarları çatlamış dudaklarımı aralayıp, Gece'ye bakarak konuştum.

"N'oldu? Neredeyiz? Nereye gidiyoruz?"

İnce parmaklarını dudaklarıma yaslayıp susturdu ilk önce beni.

"Şşş! Sakin ol Yağmur. Bizim arabadayız, arabayı Deniz kullanıyor. Eve gidiyoruz, tamam?"

Son kelimesi, soru gibi çıksa da dudaklarından, kabullenmem için uğraş veriyordu bir yandan da.

Onaylarcasına başımı sallayıp Deniz'e doğru baktım. Ciddi bir şekilde arabayı kullanıyordu. Yan profili alayla kaplanırken konuşmaya başladı.

"Yağmur Hanım? Sokaklarda mı yatıyorsunuz artık? Kızım senin yolun yol değil, sen yakında hapa şuruba da başlarsın."

Dedikleri üzerine sağlam bir kahkaha atarken ben de olduğunca gülmeye çalışıyordum. Gece'ye baktığımdaysa burukça gülüyordu.

Kucağına daha çok sinip o naif kokuyla doldurdum ciğerlerimi. Huzura doğru bir yolculuğa başlamışken yolculuğum her zamanki gibi yarım kaldı.

Çalan telefonumu bulmak için yerimden kalkmaya çalıştığım sırada durdurdu beni Gece. Ceketimin cebine elini sokup çıkarttı tek seferde telefonumu.

Telefonu elime verirken bir yandan açıklama yapıyor gibi bir hali vardı.

"Annen, bir saattir kırkıncıya aradı."

Gözlerim şokla açılırken aceleyle aldım elime telefonu.

"Alo anne?" ben korkarak, cevaplarken annem naifçe konuşuyordu.

"Yağmur, annem? Neredesin kızım? Öldüm öldüm, dirildim. Neredesin yavrum?..." telaşlı çıkan sesini bastırıp sakin bir sesle konuştum.

"Anne, iyiyim. Bir şeyim yok. Duymamışım telefonu. Gecelerin yanındayım. Hani şu akşamki arkadaşım var ya, o. Abisi de yanımızda. Anne, onlara gidiyorum bugünlük. Merak etme beni tamam mı?"

"Ah yavrum benim, iyisin değil mi annem? Bir yerinde bir şeyin var mı?"

Gözümden bir damla yaş akmasını umursamayarak cevapladım.

"İyiyim anne, turp gibiyim. Sen beni bilmiyor musun güzellik? Yağmur'um ben, Ayşe'nin kızı Yağmur, anne..."

Ağlamaklı çıkan sesim, her an ağlayacak gibi olan annemin göz damarlarını canlandırmış olsa gerek ki ağlayarak konuştu.

"Kızım benim, yarın gidecek. Gelirsin bir tanem. Şimdi kapatmam gerek."

Telefon kapandığında telefonu öylece atıp sindim tekrardan aynı yere.

YAĞMUR GECESİWhere stories live. Discover now