Lotto

22 1 0
                                    

Harikalar diyarı
Ten
Babama sarılmış bir biçimde uyandığımda bugünün hayatımın en güzel günü olduğunu düşünmüştüm. Hep beraber kahvaltı yaparken de aynı şeyi düşünüyordum. Ancak babam planını bugün anlatacağını söylediğinde bugünün hayatımın en güzel günü olduğuna emin olmuştum.

"Gruba hoş geldin Ten." Doyoung tekli koltukta dizlerini kendine çekmiş bir biçimde ben ise üçlü koltukta baş aşağı bir biçimde oturuyorduk. "Ben geldim ve görüyorum ki Taeyang bey her zamanki gibi özel davetle gelecek." Babam bunları söyleyip benim yanımda bağdaş kurdu. "Taeyang her zaman zorla gelir." Doyoung oturduğu tekli koltuktan fısıldadı.

En sonunda Taeyang'da gelip ikili koltuğa yattığında "plana başlayabiliriz."babam el çırptı. "Öncelikle seni buraya getirmemiz gereken ilk kısmı yaptık. Teşekkürler Taeyang." Beni göstererek konuştu. "Evet her neyse." Taeyang'ı bazen anlamıyordum."Şimdi Ten adaya gitmeniz gerekiyor." Kafam karışmış bir biçimde babama baktım. Koltukta ters olduğum içim biraz zor olmuştu gerçi. "Ne daha yeni geldik? Neden gitmemiz gerekiyor." Gitmeyi kesinlikle istemiyorum."Aslında planda sizin bir kaç kere girip çıkmanız gerekiyordu ama öyle çok uzun olacağına karar verdim. Sadece adaya gidin siz çıkarken diğerlerini de çıkaracağım." Taeyang hayattan nefret ediyorum bakışları atıyordu. Doyoung ise babamı dinlemeyip bu çayın ne kadar iyi olduğu hakkında bir konuşma yapıyordu. "Taemin. Sen bunu en son Winwin'i adaya yolladığımızda da söyledin." Taeyong'un cümlesiyle Babamın yüzü düştü. "O acemi planımızdı. Ten'i 'çıkarttık değil mi?" Doyoung çaydan başını kaldırdı. "Taeyong sayesinde." Bir açıdan hakkı vardı tabii ama babam böyle bakarken hayatta kabul edemezdim."Bir dakika durun. Winwin'i adaya yolladığımızda mı dediniz?" Winwin'i adaya onlar mı yollamıştı. Ben başka bir şey sanıyordum."Evet en iyi planlardan biriydi ama başarısız oldu. Üzücü." Winwin adaya geldiyse başarılıydı bence."Nasıl yaptınız?" Büyük bir merakla onlara baktım. "İmparator'un ceza almamasının haksızlık olduğu ile ilgili bir dilekçe verdik. Onlarda bizi haklı buldular çünkü Doyoung bazı belgeleri değiştirmişti. Ardından ben başka bir krallığa başka birinin de gitmesi gerektiğini söylettirdim. Onlar da Winwin'i gönderdiler. Kimin gideceğinin bizim için bir önemi yoktu." Burada gerçekten eğleniyorlarmış. "Plan neden başarısız oldu?" "Sizinle iletişime geçemiyorduk ve Winwin adadan hiç çıkmadı." Taeyang cevap verdi. "Bu sefer başarılı olur." Babam kendinden emin görünüyordu. "Nasıl bu kadar emin konuşuyorsun?" Taeyang ise her zamanki gibi umutsuz "Girdiğinde direk eve git ve hazırlanmalarını söyle. Bariyer sizi götürmek için açıldığında arka taraftan da biz açıp onları çıkartacağız. Chani hariç." Oh çok kolay görünüyor. "Bir dakika neden Chani hariç?" "Orada Ten sen devreye giriyorsun. Taeyong ile flörtleşmiyor musunuz? Onun Chani'yi çıkarmasını sağla." Ne kadar da kolay bir şeymiş gibi söylüyor güzel babam. Ayrıca herkesin flörtleştiğimizi düşünmesinin aksine flörtleşmiyoruz. Yani sanırım o kadar çok söylediler ki kafama kazındı artık emin olamıyorum. "yüzünü büzme. Bu sonranın planı. Önce onları çıkaralım." "Hayır." "Ne hayır?" Sanırım daha önce babama  çok fazla karşı gelmişlerdi çünkü bıkkınlıkla sordu. "Önce Chani'yi çıkaralım. Önce Chani'yi çıkarırsak bir daha ada ile ilgilenmemesini sağlarız." Açıkçası adadakiler ile gram ilgilenmiyorum. Ailemi kurtaralım yeter. "Senden daha iyi plan yaptı." Taeyang'ın yorumu beni fazlasıyla gururlandırmıştı. "Seninle gurur duyuyorum bebeğim." Babam beni dizine yatırıp saçlarımı okşamaya başladı.

Biz hala oturma odasında oturmuş konuşurken diğerleri de odaya girdi. "Ne yapıyorsunuz?" "Öyle konuşuyoruz Kai. Eğer konuşmaya gireceksen konuyu hemen Taeyang'ın erkek arkadaşına getirelim." Babam yüzündeki sırıtmayla söyledi. Dudakları kıvrılmış ve gözleri parlamıştı."Taemin bu konuyu açmamalısın." Jinki Hyung babamı kibarca uyardı ama babam onu pek umursamadı. "Ama Hyung çok eğlenceli." Kesinlikle bahsettiklerinden bir şey anlamıyordum. "Taeyang şu çocuktan ayrılırsan hepimiz kurtuluruz biliyorsun değil mi? Yaptığın şey bana değil babana saygısızlık." Kai, soo'dan da bahsedince Başımı biraz kaldırıp "biri bana olayı anlatsın." Diye başladım. "Ben anlatmak istiyorum. Çok eğlenceli." Doyoung'ın heyecanlı sesine karşılık oraya döndüm. "Şimdi biliyorsun ya da bilmiyorsun ben Jaehyun ile Taemin öyle istedi diye çıkıyorum." Buna şaşırmıştım. Birbirlerine yakışıyorlardı ve Jaehyun onu gerçekten seviyor gibiydi. "Ne? Bunu tabi ki bilemem. Yakın duruyorsunuz." Elini geçiştirir gibi salladı. "Ayrıntılar. Her neyse Taemin ikimize sordu ama Taeyang sırf onun isteğini yapmamak için uyuyan güzelin oğlu ile çıkmaya başladı. Aynı zamanda asilik yaptığına inanıyor bu yüzden hepimiz ayrılmasını bekliyoruz. Ayrıca Hwiyoung katlanılcak biri değil." Kahkaha atmaya başladım. "Soo Hyung bunu öğrenirse seni bulunduğu yerden öldürür." Kollarını kovuştururum koltukta biraz daha geriye yaslandı. "Ona iyi bile davranmıyorum ama yine de beni seviyor. Ayrılmam içim neden yok. Hem onunla o yüzden beraber olmadım. Onu seviyorum." Kesinlikle hiçbiri inanmışa benzemiyordu.

Descendants Where stories live. Discover now