Secrets

15 0 0
                                    

Taeil

Arabadan sinirle indim ve hızlı adımlarla evin kapısına gittim. Zile aceleci bir biçimde bastım. "Merhaba efendim." Lumiere'in konuşmasını umursamadan hızla Mark'ı odasına gittim. Sarayın en üst katında diğer her yerden uzak bir odaydı. Ayrı bir daire. Oraya vardığımda kapıyı çaldım ve Chip'in kapıyı bekledim. "Majesteleri sizi burada görmeyi beklemiyordum." Tam cevap verecekken bize doğru gelen minik ayak seslerini duymamla kimin buraya geldiğini anladım ve yere oturup kollarımı açtım. Minik oğlum küçük gri eşofmanı ve beyaz spidermanli tişörtüyle paytak paytak koşuyordu. Beni gördüğünde gülümsemeye başladı ve gelip bana sarıldı. "Mark bebeğim nasılsın?" Ona sarılırken sordum. "İyi" onu kucağıma aldım ve odasındaki ikili koltuğa oturdum. "Markie seninle bir şey konuşmamız gerekiyor tamam mı?" Usulca başını salladı. Oğlumun bu kadar uslu olmasını kesinlikle Johnny'yi bir kez bile görmemesine bağlıyordum. Johnny de onu görmemişti çünkü ona göre Mark'ı görmek ona bağlanmasını sağlayabilirmiş böyle bir şeyin olmasını istemiyormuş. Hayatımda duyduğum en saçma bahaneydi ama Mark'ın kişiliğini olumsuz etkilemediği için benim açımdan sorun yoktu. Zaten o ne yapsa bebeğime zarar geliyordu. Bir de onu görüp kötü etkilemesini hiç istemezdim. "Senin baban kim?" "Sen." "Peki benim dışında?" Mark dudaklarını büzdü ve minik parmaklarına dudaklarına koyup düşünmeye başladı. "Yok." Heyecanla söyleyip ellerini çırptı. O mutlu bir biçimde el çırparken benim içim kan ağlıyordu. Bu konuşmayı daha büyüdüğünde yapmak istiyordum ve kardeş konusu asla aklıma gelmeyecek bir şeydi ve şimdi sadece büyüdüğünde onları kabul etmeme olasılığını azaltmak için bu küçük yaşında ona bunları söylemem gerekiyordu belki beni anlamayacaktı ama en azından bilinçli büyüyecekti. Cebimden telefonumu çıkardım ve instagramdan Johnny'nin fotoğrafını buldum ardından fotoğrafı Mark'a gösterdim. "Bebeğim bu senin diğer baban." Parmaklarıyla ekrana dokundu. "Nerede?" Böyle bir soruyu soracağını önceden tahmin ettiğim için kendimi hazırlamıştım. "O işlerini bitirdiğinde seni görecek ama asla benim seninle beraber olduğum gibi yakın olamayacak." "Neden?" "Çünkü sen ve ben bir aileyiz ama o bu ailede değil." "Neden?" "Çünkü onun başka bir ailesi var." "Neden başka ailesi var?" "Bunu ona sormak ister misin?" Evet anlamında kafa salladı ve ben de zaten dağınık olan ramen saçlarını sevdim. "Babanın bir oğlu olacak. Bu ne demek biliyor musun?" "Ne demek?" "Bu bir kardeşin olacak demek. Yani seninle oyun oynayacak biri." "Chip gibi." "Evet bebeğim Chip gibi ama o senin kardeşin olacak aynı zamanda da kuzenin." Bebeğimin aklına bu gereksiz ve ahlaksız sayılan aile olayını sokmak istemezdim ama er ya da geç öğrenecekti. "Amcanın ve babanın birer bebekleri olacak ama o şu an Ten'in karnında." Bana anlamsızca baktı. "Ten, amcanın kötü sevgilisi tamam mı?" "Yani o kötü mü? Adadakiler gibi mi?" "Mark Ten adadakilerden." "O yüzden mi karnında bebek var?" "Hayır hayır bebekler doğmadan birinin karnında büyümeliler mesela sen benim karnımda büyüdün onlarda Ten'in karnında büyüyecekler." "Peki neden senin karnında büyümüyorlar?" "Çünkü Johnny ve Taeyong böyle istedi." "Neden böyle istediler?" "Bunu onlara sormaya ne dersin?" "Tamam." "Ten'in karnında iki bebek var. Bir tanesi senin kardeşin olacak çünkü ikinizin de babası Johnny diğeri de kuzenin olacak çünkü babası Taeyong anladın mı?" Heyecanla kafa salladı ama sonra biraz sakinleşti ve yavaşça ağzını açtı "o bebek yüzünden mi babam gelmiyor?" Eğer gerçek nedeni bu olsaydı gerçekten oturur ağlardım ama neyseki değildi çünkü emindim ki Johnny o bebeğe de bakmayacaktı ve her ne kadar zalimce gelse de ben bu duruma seviniyordum. "Hayır bebeğim onun senden tek farkı senin bana sahip olman onun da Ten'e." Bu sefer de gözleri korkuyla açıldı. "O zaman onu kurtarmalıyız?" "Neden kurtulmalıyız oğlum?" "Bebeği Ten'den çünkü Ten kötü." Oğlumun saflığı karşısında kahkaha attım o da kahkaha attığım için sinirli yüz ifadesi yapmaya çalıştı ama sadece sevimliydi. "Neden gülüyorsun?" "Bebeğim evet o kötü ama kendi oğluna zarar vermez. Çünkü onu o doğurdu kimse doğurduğu kişiye zarar vermek istemez." "Doğurmak ne demek?" "Şöyle ki sen benim karnımdan çıktığın için ben seni doğurmuş oluyorum anladın mı?" "Evet" "benim bebeğim çok Zeki."konuşmamız bittiğinde Mark'ı gidiklamaya başladım. Ben onu gıdıklarken attığı kahkahalar o kadar çok hoşuma gidiyordu ki sonsuza dek onun kahkahalarını dinleyebilirdim.

Descendants Onde histórias criam vida. Descubra agora