3- asıl canavarı öldürmenin ne olduğunu bilmiyorum

4K 497 864
                                    



"Çok kötü bir şey oldu Beomgyu. Bugün cinlerim senin beni aldattığına dair bir şeyler fısıldadı."

"Saçma sapan konuşma Hyuck. Instagram gönderime bakmışsın işte."

"Ne demek saçma sapan konuşma! Cinlerim beni asla yanıltmaz diyorum sana. " Kulağımda bangır bangır bağırmasına dayanamayıp, telefonu hoparlöre alıp gelişi güzel bir şekilde yatağa fırlattım. Yine de hiperaktiflikte master yapmış, ikizler burcu arkadaşım bütün evi ayağa kaldırırcasına günlerimin nasıl geçtiği hakkında konuşup duruyordu. Ona günümün nasıl geçtiğini çok iyi anlatamadım çünkü burda benimle takılmak isteyen bir kişi bile olmadığını duyunca önce dalga geçicek, sonra da gece vakti kahrından ölecekti. Onun yerine, gölde yalandan çelme takıp düşürdüğüm ve ıslak kıçını hikayemde paylaştığım çocukla, yani Soobinle süper hüper yalan eğlencemizden bahsetmek durumunda kaldım.

"Sana tatilde arkadaş edinmeni söylemiştim, Hyuck. Benim burada tek başıma sefil bir hayat sürmemi mi isterdin?"

"Hayır tabii ki ama ben ilgiye aç bir çocuğum. Ödüm kopuyor beni unutursun diye." Dediği şeye gülüp, görmese de göz devirdim. Kendim gibi biriyle arkadaş olma fikri bazen o kadar cazip gelmiyordu.

"Merak etme, sadece küçük bir şov bu, en yakın arkadaşım hâlâ sensin. Ayrıca annem sabah akşam mesaj atıyor, sıkıldıysan gel diye." Eve döner dönmez akademik bir yaz kampına gideceğim fikrini tekrardan hatırlayınca ürperdim. "Emin ol hiç gerek yok. Sosyal medyada keyif pezevenkliği yapmak daha iyi."

"Oo, sen bu düşünceyle gidersen kasabadaki herkesle arkadaş olur, eve dönmeyi unutur beni de mezara gömersin."

"Ee zaten!"

"SAÇMALAMA" diye bağırdı.

"Hyuck, eğer götün arşa erecekse, burda arkadaştan çok düşmanım olduğunu söyleyebilirim sana." Bu habere sevinmeyecekti, daha da bozulacaktı ama en azından şu an ilgisini Soobin'den alabilirdim.

Ben de kendi kafamdan birilerini bu kadar kolayca alıp fırlatabilseydim keşke.

"Bunu konuşmuştuk. Hatta sana defalarca istenmediğin yere gitmemen hakkında uyardığımı hatırlıyorum. Cidden Beomgyu! Hiç mi bir şey değişmemiş, nefret mi ediyor senden?"

"Geldiğimden beri yalnızca iki kere karşılaştık. İkisinde de siktir git dedi. Bence nefret değildir ya..."

"Aynen aynen. Aşık bu çocuk, bak yakmış sana abayı. Git diyor ama bir siktirsen de hoşuna gide- YA SEN DELİ MİSİN? Seninle böyle konuşuyorsa nefretten başka ne olabilir bu?"

"Tamam ya, kafa açma." diyip izlediğim cama doğru yürüdüm. Büyükannemin çatı katındaki küçük oda'da kalıyordum. Her ne kadar "sen vampir misin yavrum?" diyip misafir odalarından birini ayarlamaya çalışsa da, inadım galip geldi. Çocukluğumdan beri kaldığım oda, bana bir nebze de olsa geçmişi hatırlattığı için olduğum durumdan oldukça memnumdum. Tek sıkıntım, küçük yuvarlak camın önündeki mermere artık sığmıyordum ve kalçamın yarısı açıkta kalıyordu. Yine de canımı acıtmasını göz ardı ederek, karşı komşumun mavi ledli odasını dikizleyip Hyuck'la konuşmaya devam ettim.
Sonra ona dediğim şey hakkında düşündüm. Sürekli bir nefret kelimesi dönüyordu ama neydi bu nefret? Biz neyden nefret eder olduk? Elle tutulur bir getirisi yoktu bana. Yalnızca artık o kadar eğlenceli gelmiyordu. İçimi kasıp kavuran, kafamı duvarlara vurduracak derece güçlü bir his olduğunu biliyordum. Gerisi yoktu, kötüydü yalnızca. Bir de aklıma yalnızca tek bir ismi getiriyordu. Kang Taehyun'u.

Bana hâlâ senden nefret ediyorum diyordu. Her karşılaştığımızda, hatta karşılaşmadığımız da bile çünkü kasabanın delisine bile benden bahsetmiş. Geçen gün Amy ile tanıştıktan sonra yoluma Ayyaş Frank (tabii ki lakabı, adını kimse bilmiyor) çıkmış, beni gördüğü ilk yerde "Taehyun'un gözüne gözükme, seni dövecekmiş." diye sayıklayıp durmuştu. Adam meğerse duvar tekmeleyip, sinir krizi geçirdi büyük ihtimalle diye düşünüp gülmüştüm. Başta kulağa komik gelse de, bana karşı aşamadığı nefreti biraz korkmama neden oldu. Ondan değil, hislerinden. Bana karşı hislerinden korktum. On beşinci yaşını aşamayışından, benim ise her şeyi dalga konusu yapmamdan.

yüreksiz kavgaların ziyanı -taegyuWhere stories live. Discover now