Dört

55 30 8
                                    

Tuğkan'ın dediği gibi ”Ezip geçsen de darılmam”.
En güzel bu şekilde anlatılabilirdi sanırım. Düşündüm de , güneş mi daha güzel batıyor ben mi?
Gökteki yıldızlar mı güzel kayıyor? Yoksa ellerimden hâyâllerim mi? demişken..
Hayatı tökezleyerek yaşamak zorunluluk muydu?
Değildi. Ama sen tesadüfen karşıma çıkıp hayatımı ellerine alana ve sonra bana iade edene kadar..
Kalbi darp etmek suç değil mi? Yada boşver sana değer.

Sen, sana karşıdan bakıp asla dokunamamayı,  gözlerine bakarken kendi gözlerinin dolmasının ne demek olduğunu bilmiyorsun. Bilemeyeceksin.
Seni özlüyorum, parmaklarımın arasında hâlâ dokusunu hissedebildiğim ipeksi saçlarını, sesini. Uykuya dalmak üzereyken göz kapaklarının kapanışını. Kalbimin kalbine uyumunu. Senli dünleri özlüyorum, sensiz yarınları uykusuz ve huzursuzca bekliyorum. Uyuyamıyorum içimdeki buruk his uyutmuyor.
Çünkü sensiz şehrin sessiz sabahını ezbere biliyorum.Bir şeye odaklanırsam kendimi iyi hissedeceğimi düşünüyorlar.
Somut hatıraları düşünmek yetiyordu aslında. Fotoğraflara bakmak iyi geliyor gibiydi.
Son günlerde…
Anladım ki gülüşümün altındaki coşku meğer sanaymış.
Ama sonra baktığım her boş duvarda sima'n belirdiğinde, Omzumu yasladığım cansız kapı bile seni andırdığında kendimden korktum..
ve vazgeçtim.

[Karamel makiyato - güzel kızım]

“Yarım kalmış düşlerimi
Sarıp sarmalayan gülüşlerin
Hatırlatıyor bana gece ölüşlerimi”

T͏e͏l͏g͏r͏a͏f͏ çi͏çe͏ği͏⋆Where stories live. Discover now