DD -34-

360 51 22
                                    

Şaşıracağınız bir bölümle geldim dostlarım.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!












"Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum."

Gülerken gözlerini karanlık geniş bahçede gezdirdi. "Biliyorsun, sabah birlikte binmek çok riskli. İlk bindiğimizde Will yakaladı, başkası da yakalayabilirdi. Sorumsuzca davrandık." Önümdeki beyaz ata baktım. "Ve ben seninle birlikte binmek istiyorum."

"Ama gece ve hava karanlık. Bahçenin ışığı da yok." Yanıma küçük adımlarla gelip ellerini belime yerleştirdi ve kendine çekti beni.

"Sevgiline güvenmiyor musun?" Burnunu burnuma sürtüp dudaklarımdan öptüğünde gülümsedim.

"Güveniyorum." diye fısıldadığımda küçük bir öpücük daha kondurdu.

"Binelim o zaman." Elimden tutup atın önüne getirdiğinde ayağımı kenardaki demirine basıp üstüne çıktım.

Benden daha hızlı bir şekilde arkama bindi ve kollarını belimin iki tarafından uzatıp atın eğerlerini tuttuğum ellerimi kavradı. Ardından başını omzuma yerleştirdi. "Hâlâ korkuyor musun?" Derin bir nefes alıp tek seferde hızla cevapladım.

"Kesinlikle." dediğimde gülerek boynumdan öptü. Ardından yavaşça hareket ettirmeye başladı attı. Hızlandığımızda vücudum kasıldı. "Korkma." diye fısıldadığında başımı sallayıp önümdeki Çayırlık'ın ışıklarını izlemeye başladım rahatlamak için.

Tüm şehir birden karanlığa gömüldü.

Etraf kapkaranlık kalınca at irkildi. Hafif bir ses çıkartıp hafif şaha kalktığında Dylan'ın kollarına tutundum. "Tamam, bir şey yok." Kalbim korkuyla çarparken at sakinleşti, etrafımızda döndürmeye başladı Dylan atı. Tüm şehir karanlığa gömülmüştü.

Bunun tek bir açıklaması vardı.

Birden büyük bir ses ile birlikte, gökyüzüne her şeyden parlak bir görüntü yansıtılmaya başlandığında Dylan ile başımı yukarı çevirdim. "Bu da ne?" diye fısıldadığında görüntü hareket etmeye başladı.

Asi'lerin işiydi.

Bir adamın videosuydu gök yüzündeki. Tanımıyordum ama Gem olduğunu anlayabiliyordum. "Merhaba Çayırlık halkı ve duvarın arkasındakiler." diye sesi tüm her yerde yankılandığında onu izlemeye başladık. "Ben Asi'lerin genel başkanı, Ander Rouf." Dylan ile bakıştık yavaşça. Asi'ler gittikçe güçlenmeye başlamıştı.

"Fazla zamanım yok, o yüzden size neden şuan bu durumda olduğumuzu anlatacağım." Tekrar gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. "Lütfen bir kere olsun ön yargılarınızı ve nefretlerinizi bir kenara bırakıp bizlere kulak verin." Dylan atın eğerlerini tuttuğum elimi bırakıp kollarını sıkıca belime sardı.

"Gördüğünüz gibi ben de bir Gem'im. Nasıl Asi'lerin başkanı diye aklanızda soru işareti yarattığıma eminim." Bu iş nereye gidiyordu bilmiyorum ama muhafızlar önlemleri arttırmaya başlayacaktı. "Asi'ler bundan elli yıl önce, bir Gem ve bir Imp tarafından kuruldu. Onları bir araya getiren şeyin ne olduğunu iyi bildiğinizi düşünüyorum." Adamın görüntüsü gitti, yerini savaş zamanlarına ait bir video geldi. "Sevgi, tıpkı eskiden, duygularımız varken olduğu gibi."

Videoda yüzü kir ve yara içindeki Imp bir kız çocuğu, önünde dimdik duran Gem askerine çiçek veriyordu. "Önceden duygularımız vardı. Birlikte iç içe yaşamayı, her ne kadar istisnalar çıksa da başarabiliyorduk. Onları da insan olarak görüyordunuz." Sertçe yutkundum. Bu devirde insan kelimesini kullanmak büyük çaba isterdi. "Şimdi iki taraf da birbirinden farklı, birbirinden öfkeli. Ama bizim amacımız bu değil."

Darağacı Dansı [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now