35. BÖLÜM

2.6K 99 49
                                    

Yağmurun o muhteşem sesi ve toprağın can alıcı kokusuyla vücudum adeta bayram ediyordu. Şehirden uzak olmam beni kendime getirmişti resmen. Kardeşimle beraber burada ailemizin yanında olmak bizi mutlu ediyordu. Ben hala  kırgın olsamda  bunu belli bir süre yansıtmayı düşünmüyordum.

Kardeşim için her şeyi alttan alabilirdim. Şuan bir odada camın önünde durmuş dışarıyı izliyordum.  Burasının kimin odası olduğunu bilmiyorum çünkü gözlerimi açtığım vakit kendimi burada bulmuştum. En son hatırladığım babama iyi olmadığımı söylemek olmuştu, gerisini hatırlamıyordum.

Odadan dışarıya çıkmak için kendimi hiç hazır hissetmiyordum.  En iyisi biraz beklemek olduğunu düşünerek kendimi dışarıyı izlerken bulmuştum.

Buraya gelerek hata  mı yaptım bilmiyorum ama iç sesim sürekli hata  olduğunu söylüyordu. Bu his beni boğmaktan başka hiç bir şey yapmıyordu. Gözlerimi kapatıp açık olan pencereden derin bir nefes alarak ciğerlerimi ıslak toprak kokusu ile doldurmuştum. 

Kapının açılması ile kapalı gözlerimi  açtım. Arkama döndüğümde küçük kardeşimin mavi gözleri ile bana dikkatlice baktığını gördüm. Masum bakışları bir şeyler söyleyeceğinin habercisiydi sanırım. Sessiz bakışları cesaretlendirmek bana kalmıştı yine. Kardeşime yaklaşıp önünde eğilerek kollarımın arasına aldım.

“ Bebeğim, bana bir şey mi söylemek istiyorsun.” Yutkundu. Tam da tahmin ettiğim gibi benim kabul etmeyeceğim bir şey isteyecekti.

“ Abla ben şey..” sustu neyden bu kadar çekiniyordu ki.

“ Söyle canım.”

“ Abla buradan hiç gitmesek olur mu?.”  Bir şey diyemedim. Nasıl yani gideceğimizi mi zannediyordu. Peki ya burada anne ve babamızın yanında kalmak için benden izin mi alıyordu. Ama ben bu çocuğa kurban olurdum. Kardeşimi kucağıma alıp sayısız defa öpmüştüm. Kardeşim kahkaha sesleri ile odayı doldurmuştu.

“ Abla dur  lütfen.” Ellerini yüzüme koyarak gülerek konuşmuştu.

“ Tamam paşam durdum.”  Ne zaman böyle öpsem hem güler hem beni durdurmaya çalışırdı.

“ Abla cevabın ne .” Kardeşime  iyice yaklaşıp onun duyabileceği şekilde konuşmuştum.

“ Artık burada ailemizle kalıcaz bebeğim. Artık anne ve babamız olacak onlar bizi koruyup kollayacak.” Kardeşim duyduğu cevaptan sonra benim ona yaptığım gibi yanaklarımdan defalarca öpmeye başladı  ayağa kalkıp kardeşimi de alıp sevincine ortak olarak odanın içinde dönmeye başladık. 3 yıllın yükü omuzlarımdan kalkmış gibiydi. Ailenin huzur demek olduğunu bir daha  anlamıştım. Her ne kadar kızgın olsamda.


Yazardan...

Abla kardeş etraflarında dönerek odanın içini kahkahalarıyla doldurmuştular. Onları izleyenlerden habersiz bir şekilde.
Genç kız nihayet kendilerini izleyenleri fark edebilmişti. Durdu, kardeşi ablasının neden durduğunu merak edip gözlerine baktı. Fakat gözleri başka bir yere sabitlenmiş gibi donup kalmıştı. Daha sonra baktığı yöne doğru dönünce anne ve babasını  görmüştü. Ablasının kollarının arasında kendini kaydırarak aşağı inmeye çalıştı. Fakat ablasının sıkı tutmasından dolayı kolay kurtulamamıştı.

Genç kız kardeşini bu kadar sıktığından haberi yoktu. Bunu fark edince kardeşini yere indirmişti. Yunus Efe indiği gibi anne ve babasının yanına koşarak annesinin kollarının arasına girdi. Genç kız  ise pür dikkat önündeki ailesini izliyordu. Gözleri doldu, annesi de buradaydı onu daha yeni görüyordu. Yanaklarından bir yaş süzüldü. Anne kız birbirine uzun uzun baktı.  İlk adımı genç kızın annesi atmıştı bir adım ileriye gidince genç kız geriye doğru adımladı.

Ona göre bu yaşadıkları  gerçeklikten uzaktı. Yıllar önce her şeyi kaybettiği için yaşama isteğini kaybetmiş biriydi. Ama şimdi hiç bir şey olmamış gibi her şey gözlerinin  önündeydi.

Gözlerini ölüm yavaşlığında kırptı. Her kırpışında  göz yaşları birer birer firar ediyordu. Annesi de ağlıyordu, kızına yaşadıklarını nasıl anlatacaktı. İnanmamasından  değildi çekincesi sadece yalnızlığını,  çektiği acıları çoğaltmaktan çekiniyordu.

Genç kız yanaklarından süzülen yaşları büyük bir hızla silmişti. Annesinin kucağındaki kardeşine bakarak şu sözleri sarf etmişti.

“ Miniğim ben anne ve baba ile konuşacağım sen dışarda biraz oyna ama dikkatli ol tamam mı?.”

Yunus Efe ablasının  sözünü ikiletmeden,  önce anne sonra babasını öperek annesinin kucağından inmişti. Ardından koşarak ablasına sarılmıştı.

“ Tamam abla ama sizde hemen gelin olur mu?. “  Genç kız  gülümsedi.

“ Tamam paşam hemen gelicez.”  Yunus Efe  koşarak odadan çıkmıştı.  Genç kız anne ve babasıyla yalnız  kalabilmişti. Uzun uzun bakıştılar kimseden ses çıkmıyordu. Genç kız derin bir nefes alarak konuşmaya niyetlenmişti.

“ Ben şuan açıklama  istemiyorum sadece size sarılmak ve üç yılımızın  boşluğunu doldurmak istiyorum.”   Erdem bey kızının isteği karşısında  gülümsemişti.

“ Sarılabilir miyim?” sesi o kadar masum çıkmıştı ki. Kendisi  bile kendine inanamamıştı.

BİRAZDA SEN AĞLA #wattys2019Where stories live. Discover now