kafasını kaldırıp boş boş bana bakarken gözlerimi devirip ayaklandım. sınıf boşalırken seungmin'in toparlanmasını beklemiş, daha sonra kantine gitmek için biz de çıkmıştık sınıftan.
"kim alıyor bugün?"
"sen." jisung'a kendisini işaret ederken kafasını sallamış, biz de seungmin ile masalardan birine geçip onu beklmeye başlamıştık.
"ya seungmin gece uyumadın mı amk, bulduğun her fırsatta uyumaya çalışıyosun?"
"ya sal beni."
ağız büküp onu taklit ettiğimde kafasını diğer tarafa döndürüp uyumaya devam etmişti.
telefonuma gelen bildirimle ilgimi oraya verdim, hyunjinim'den (you mean hayatimin aski bitanem lovestay boyum esmerim bebisim?💘💗♥️💖💝) mesaj gelmişti.
hyunjin: dersten cıktın mı?
felix: evet kantindeyim
hyunjin: arka bahceye gelebilir misin peki
felix: gelirim de bir sey mi oldu
hyunjin: annem bugün birkac sey hazırlamıs ama bana biraz fazla beraber yiyebiliriz
felix: cok tatlısın ya| peki tamam, geliyorum bikac dakikaya
hyunjin: bekliyorum hadi
"piştt! ben arka bahçeye gidiyorum, jisung'a söylersin. hyunjin çağırmış de."
seungmin'den birkaç onaylayan mırıltı işittiğimde telefonumu alıp hyunjin'in dediği yere doğru gitmeye başladım.
bankın orada gördüğüm tanıdık bedenle gülümseyerek yanına ilerledim.
"selam!"
sesimle beraber arkasına, bana doğru dönerken çok geçmeden yanına ilerleyip bankın diğer tarafına oturmuştum.
"nasılsın?" bana yönelttiği soruyla sanki mümkünmüş gibi daha fazla gülümsüyordum. benimle ilgilenmesi içimde kasılmalara neden oluyordu.
"iyiyim, çok iyiyim. sen nasılsın?"
"ben de iyiyim.. yiyelim mi?"
onu kafamla onayladığımda, çantasından üstü streç kağıdıyla sarılmış biraz büyük bir kase çıkarmıştı. üstünü açtığında bibimbap görmemle daha da acıkmıştım.
bir yandan küçük sohbetler ederken bir yandan yemeği yemiştik, ders zilinin çalmasına az kalmıştı.
arkama yaslanıp gözümü kapattım bir süre, "annene benim yerime de teşekkür et, çok lezzetliydi."
küçük kıkırtısını işittiğime gözlerimi açıp ona döndüm. o da banka yaslanmış, bana dönük duruyordu.
duruşunu bozmadan elindeki peçeteyi suratıma doğru yaklaştırdığında kafamı biraz ona çevirdim.
elindekiyle ağzımın kenarlarını dokundura dokundura temizlerken transa geçmiş gibi gözlerimi kırpmadan ona bakıyordum.
temizlemek için, biraz daha yaklaştığında nefesimi tutmam bir olmuştu.
"işte böyle," eskisi kadar temiz olmayan peçeteyi çekip kasenin içine koyarken konuşunca birazcık benden uzaklaşmış, ben de fırsattan istifade tuttuğum nefesimi geri vermiştim.
"ben de yapabilirdim.." sonlara doğru alçalan sesimin nedeni ise yüzünü tekrar aynı hizaya getirip öylece bakmasıydı.
"ama ben yapmak istedim, bir sorun mu var?" bir kaşını kaldırıp bana bakarken konuştuğunda kafamı belli belirsiz sağa sola salladım. "hayır, ne sorunu."
kekelemeden konuşmam ile içten içe övünürken, elini uzamaya yüz tutmuş saçlarıma götürmüş, uzayan bir tutamı kulağımın arkasına doğru ittirmişti.
"zil ne zaman çalıyor?" sessizce konuştuğumda elleri saçlarımla oyalanmaya devam ediyordu. "bilmem, neden?"
"geç kalmayayım diye, neden olacak."
"felix," gözlerimi dudağına indirmemek için sarf ettiğim çaba takdir edilebilirdi. konuşmasına devam etmesini beklerken aramızdaki mesafe gitgide azalıyor gibi hissediyordum. yada şuan dudaklarını öpme isteğim beni ele veriyordu.
"hm?"
"öpüşmek ister misin?"
—
HOBALEYHOBALEY nasilsiniz
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
hyunlixin canli yayin acmasi icin ne yapmam lazim cabuk soyleyin
