2.8

74 9 4
                                    

Telefonumu yüzümdeki sırıtmaya engel olamayarak kapatıp çantama attım. Hazır çantamı açmışken gireceğimiz edebiyat dersinin materyallerini de sırama hazırlayıp dersin başlamasını bekledim. Tam Ceöre' ye dönüp bir şey diyecekken sınıf kapısının aniden büyük bir gümbürtüyle açılması nedeniyle başımı hızla o tarafa çevirdim "capslerle beni döven Başak arkadaşımız nerede?" kahkaha atarak elimi kaldırdım " buyurun buradayım"

Derince nefes aldı " inşallah aynısını sana yaşatırım diyeceğim de benim senden önce okula gelmem ancak çıkmaz ayın çarşambasında olur o da mümkün değil yani" biz gülerek onu dinlerken memnuniyetsiz bir surat ifadesiyle devam etti " intikam almak için kurduğum plan bile kendimin aleyhine. 45 dakikalık uykudan mahrum kalmak resmen kalbime indi" diyerek kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. Zaten az bir süre sonunda hocamızın içeriye girmesiyle ders başlamıştı.

Konumuzun ilgimi çekmesi nedeniyle hocamız Mehmet Beyi pür dikkat dinlerken birden bakışları başını sıraya yaslamış baygın gözlerle etrafa bakan Caner'e taraf döndü. "her zamanki gibi arkadaşımız bir şeylerden bir haber keyfim keyif takılıyor gördüğünüz üzere" Mehmet hoca elini havaya kaldırıp Caner' i hedef alarak konuşmasını sürdürdü " Pekala Caner senin bu konu hakkında ki görüşünü alabilir miyiz?" Kafasını umursamaz bir tavırla sıradan kaldırıp yanıt verdi " hı?"

" Mektup arkadaşlığı hakkında paylaşmak istediğin bir şey var mı?"

" Tabii isterim " dedi Caner ve sözüne devam etti "Aslına bakarsak bu konu bana şu andaki mesajlaşmayı anımsatıyor. Bir bakıma benziyor yani. Sadece artık konuşulacaklar daha hızlı ve rahat. Ancak o zamanlara döndüğümüz zaman benim aklıma gelen şey hep şu olmuştur, mesajlaşırken veya mektup yazarken bazen kendimizi yanlış ifade edebiliyoruz."

" Çünkü normal konuşurken kullandığımız tonlamaları yazıyla yapmak bildiğiniz üzere pek de mümkün değil. Ve o zamanlarda insanların arasında bazen kilometreler vardı ve bir mektubun ulaşacağı yere varması haftalar hatta aylar sürüyordu. Kim bilir kimler birbirlerine kırıldılar da bunu ifade etmek için günlerce beklediler. Şimdi ise tek bir mesaj ile işler tekrar tıkırında gidiyor. "

Bir süre durup uzunca bir soluk aldı ve tekrar aynı şekilde devam etti" ve bazen bu mektup arkadaşlıkları hiç bilmediğimiz, tanımadığımız insanlarla oluyordu. Sadece mektup arkadaşlarımızlardı. Atıyorum biri Almanya 'da iken Diğeri İspanya' daydı. Belki de birbirlerine çok kez kırılıp özürlerini ' bilinmeyen arkadaşımdan özür dilerim diyerek dile getiriyorlardı' aynı, " diyerek sınıfta gözlerini gezdirdi ve bana baktığında birkaç saniye durup tekrar Mehmet gocaya döndü" Halsey' in sorry şarkısında' bilinmeyen sevgilimden özür dilerim' dediği gibi" kurduğu cümleyle yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Çünkü bu şarkıyı bana daha önce bilinmeyen ses kaydıyla atmıştı.

Eliyle alnını sıvazlayıp devam etti, sanırım başı ağrıyordu " yani bilmiyorum bu söylediklerim oldukça konudan bağımsız ve saçma gelebilir size fakat en azından bende çaprıştırdıkları bunlardı. Söz hakkı verdiğiniz için teşekkür ederim." Mehmet hoca Caner' in cevabından oldukça tatmin olmuş bir biçimde memnuniyetle gülümsedi" Cevabın cidden çok güzeldi. Bu konudaki görüşünü beğendim Caner. " dersin bitimine kalan son on dakika da aynı düzende devam etmişti. Zilin çalmasıyla öğlen molasından son bir önceki dersi de bitirmiş olmuştuk. Biz sıramızın üstünü alel acele toplarken Barış elindeki telefondan birini arayarak sınıftan çıkmıştı.

Biz ise şu an Barış' ın gelmesini bekliyorduk. Aradan geçen onbeş dakikanın sonunda Kağan sabırsızca konuştu " of çığrınacağım şimdi adamın sinirini bozuyorlat diye nerede bu çocuk?" gülerek yanıt verdim "sakin ol gidip bakarım şimdi"

Sınıftan olabildiğince hızlıca ayrılıp Barış' ın telefonda konuşurken her zaman gittiği yere, arka bahçeye gittim. Arkası bana dönüktü ve yerde kaldırım olan kısıma oturmuştu " demek ortaya çıkana az kaldı, artık bitiyor diyorsun yani bu anonim ilik işi?" diyerek güldü. Aniden kaşlarımı çattım hala daha tam olarak kimle konuştuğunu anlayamamıştım.

"  aylar sonra artık başağın karşısına çıkacağına eminsin yani" aniden çatmış olduğum kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken sessizce konuşmaların devamını dinlemeye koyuldum " olum ne demek doğru zamanın geldiğinden emin değilim" diyerek bıkkınlıkla ellerini iki yana açtı " iyi tamam madem sen ne zaman çıkmak istiyorsan o zaman çıkarsın" hala daha aynı şaşkınlıkla onları dinliyordum, yani Barış bilinmeyenin kim olduğunu biliyor muydu?

" neyse bizimkileri çok beklettim Kağan sabredememiştir şimdi. Sonra yine konuşuruz" diyerek telefonu kapatıp yerinden kalktı ve arkasına dönmesiyle beni gördü. Yüzündeki şaşkınlık her halinden belliyken kaşlarını çatarak sordu " sen ne zamandan beridir oradasın Başak?"

" Sen ne zamandan beridir bilinmeyenin kim olduğunu biliyorsun Barış?"

KARMAŞIK | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin