{5}

10.1K 450 196
                                    

🍬🍬🍬

"Elimden bir şey gelmiyor yar benim
Günlerim geçmiyor hâlim zor benim
Mapushane bugün bana dar gelir
Oy dar gelir..." Bağıra bağıra Enver Yılmaz'dan Mapushane şarkısını söylerken Ilgaz ve Yavuz karşımdaki koğuşta bıkkın bir hâlde bana bakıyor Liva ise kulaklarını tıkamış ağladı ağlayacak bir hâlde kaderine sövüyordu. Onları takmadan şarkıma devam ettim.

"Bu zalım mapusa can mı dayanır
Ne vaz geçer ne de bir gün uslanır
İnsanın canını dirhemle alır
Bırak bizi mapushane gidelim

İnsanın canını dirhemle alır
Allahtan kork bırak bizi gidelim..." Güzeller güzeli şarkımı bölen ellerini kulaklarından çekip sinirle bana bakan Liva oldu.

"Abla sus! Yalvarırım sus! Ay bayılacağım şimdi!" Kendine hava veren kıza gülüp omuz silktim ama şarkı söylemeyi de kestim. Normalde sesim güzeldi fakat insanlara kulak kanseri yaşatmak çok zevkliydi.

"Oyyyy ben nerelere gidem! Hain kız kardeş! Sen bensiz nasıl mapushaneye düşersin!" Erbey Atabeyli'nin uzaktan gelen isyankar sesini duyduğumda kıkırdamadan edemedim. Bu çocuk tam benim kafamdandı.

"İçin rahat olsun aslanım bir dahakine beraber gireriz." Ben reşittim fakat diğerleri reşit olmadığından velilerine haber verilmek zorundaydı. Resmiyette hâlâ Liva'nın ablası olduğumdan annemlere haber verilmemesi konusunda ikna etmiş ve velisinin ben olduğumu söylemiştim. Yavuz'un da yükümlülüğünü ben üstlenirken Atabeyli kardeşlerin buraya gelmesi hepimiz için bir lütuftu. Özellikle Batın Atabeyli avukatken. Tabi bir de benim gıcık Dengiz'ime bir tek biyolojik abilerim karşı gelebilirdi.

"Affettim. Ama yine de bana çikolata alacaksın." Kaşlarımı çatıp başımı iki yana salladım.

"Bana olan borcundan bir koli çikolatalı süt düşüyorum." Vallahi hiç paramı harcayamazdım. Beleşe olan maldan eksiltmekte sorun değildi. Ben ne eder ne yapar yine ona o koliyi aldırırdım sonuçta.

"Anlaştık. Affedildin." Sırıtıp sağ elimi göğsüme vurdum.

"Eyvallah aslan parçası. Bir ara bu konuyu da hallederiz. Bende tecrübe bol vesellam." Erbey sırıtıp başını olumlu anlamda salladı.

"Erbey kız kardeşini kötü yola teşvik etmeyi bırak! Ve bu bir daha tekrarlanmayacak!" Asaf Atabeyli'nin sert sesini duyduğumda dudağımı büzüp ona baktım.

"Ama bak şimdi Asaf'çığım. Biz tamamen masumuz. Bir takım yavşak şahsiyetler yüzünden buraya düştük." Son sözümü söylerken gözlerimi kısıp sinirle çaprazımdaki koğuşta duran insan müsveddelerine baktım.

"Kızım bas git almayayım ayağımın altına! Hem bir çıkalım ben sana yapacağımı biliyorum!" Fırat yani dövdüğüm çocuk öfkeyle konuştuğunda ellerimi belime koyup sırıttım.

"Hadi ya! Sen mi beni döveceksin? Aynen Fıratçık kim kimi dövmüş şu an gayet belli oluyor?" Rahatça konuşup damarına bastığımda hışımla yerinden kalkıp parmaklıklara tutundu.

"Kızım seni geberteceğim! Göreceksin sen!" Göz devirip rahatça parmaklıklara yaslandım ve el salladım.

"He gülüm he. Çok korktum. Ama ne var biliyor musun? Sen bana bir bok yapamazsın." Özgüvenim sadece polis arkadaşım olması, babamın ve abimin avukat olmasına değildi. İki ailemin de dünya çapında en güçlü aileler arasında yer almasıda değildi. Ben kendime güveniyordum. Bu çocuğun tekin olmadığı belliydi ve biraz araştırırsam kirli geçmişine ulaşabileceğimin farkındayım. Yeterli kanıtlarlarla savcı içeri atmak zorunda kalırdı. Parayla çıkmaya çalışırsa gerekirse Savcı'yı da dava ederdim. Hatta çok gerekirse üstlerini de dava ederdim. Ailemin gücünü kullanmakta bana hiç koymazdı. Hak eden ömür boyu hapis edilmeye mahkumdu.

𝓢𝓲𝓶𝓲𝓷 𝓐𝓻𝓬𝓪Where stories live. Discover now