3. Ben estetik yaptırmaya karar verdim.

2.1K 287 103
                                    

Sıcağın iyice bastırdığı saatlerde kısa süreliğine yemek molası veren üçlü çoğu zaman olduğu gibi salonda oturuyordu. Kimsenin kolay kolay Felix'i buradan çıkaramayacağı oldukça açıktı ki onun için toplum içinde olmak dahi ayrı bir işkenceyken kalkıp herkesin içinde yemek yiyemezdi.

Daha önce zar zor Felix'i ikna edip gittiklerinde Felix kendince o kadar stres yapmıştı ki yanlışlıkla masadaki meyve suyunu üzerine dökmüştü. Mükemmel görünürken bile herkesin kendisine çirkin göründüğünü düşünerek baktığını beynine yerleştirmişti. Üzerine meyve suyu dökülünceyse bu onun mekandan hızlıca kalkıp kaçmasına yetmişti. Oysa ki Minho ve Jisung ona sakin olmasını, sorun olmadığını söylemişlerdi ama Felix tabiki o paniğin içinde onları duymamıştı bile.

Bu da onun bir süredir son restoran macerasıydı. Uzun bir süre gideceğini de sanmıyordu. Bu yüzden üçlü yemeklerini salona sipariş etmek zorunda kalıyordu.

Jisung elindeki çubuklarla yemeğini yemeye başlamadan önce derin bir nefes aldı. Rahatsız edilmemek adına kapattıkları kapı yüzünden tteokbokki'nin baharatlı kokusu salona yayılmıştı. Onlar bu kokudan elbet rahatsız değillerdi ama gelen müşteriler aynı şeyi düşünürler miydi emin olamıyorlardı.

"Tanrım, bu harika kokuyor." dedi Jisung. İştahını belli edercesine yemeğinden bir parçayı alıp ağzına attı ve çok büyük bir hazza ulaşmış gibi gözlerine kapatıp konuştu. "Enfes olmuş."

"Ağzından yemek varken konuşma Jisung. Kaç kez demeliyim?"

"Sadece iki kelime söyledim." diye kendini savundu Jisung.

Ama Felix umursamaz bir şekilde omuzlarını silkti ve "Şimdi de altı kelime oldu."

Minho sarı saçlıyı dikkatle süzüp ona cevap verdi.

"Burada biz bizeyiz. Ne fark eder?"

Felix ağzı salatayla dolu olduğu için onları bitirene kadar cevap verme tenezzülüne bile girmedi. Bu huyunu çok iyi bilen ikiliyse onu beklerken yemeğini yemeyi sürdürdü.

"Alışkanlık haline getirin ki dışarıda yanlış bir harekette bulunmayın." dedi Felix. Salatasındaki marullarını oynarken burnuna gelen kokular yüzünden iştahının kaçtığını hissetti. Salata yemek istemiyordu... Ama onların yediklerinden de yiyemezdi.

"Herkes benim açığımı yakalamaya mı çalışıyor Felix?" Minho sorduğu soruya bir cevap bekleme amacıyla sormamıştı. Arkadaşının vereceği cevapları daha o konuşmadan bile biliyordu zaten.

"Neden olmasın? Seninle dalga geçmelerini istemezsin herhalde."

"Geçseler de umurumda olmaz. Herkes önce kendine bakmalı. Belirli bir olgunluk seviyesine ulaşan insanların böyle çocukça davranışlarda bulunacağını sanmıyorum."

"Tamamen katılıyorum." dedi Jisung. Çubuklarını sinsi bir şekilde Minho'nun kasesine uzattı ve onunla uğraşmak istercesine yemeğine uzandı ama Minho bunu daha hızlı fark edip Jisung'un yüzüne baktığında küçük olan hızlı bir şekilde geri çekildi. Pekala, amacına ulaşamamıştı. Minho fazla dikkatliydi. Dudakları hafifçe büzülürken büyük olan başını iki yana salladı. Jisung'un kendisiyle uğraşmaktan keyif aldığını görebiliyordu. Minik parmaklarların arasındaki çubukları aldı ve kendi yemeğinden bir parça alıp Jisung'a uzattı.

Küçük olanın gözleri birkaç saniyeliğine patladığında Felix arkasına yaslanmış onları seyrediyordu. Bir şeyler seziyordu ama emin de olamıyordu.

Jisung, Minho'nun uzattığı yemeği yiyip ona teşekkür etti ve kendi yemeğinden o da Minho'ya yedirdi.

"Felix sen de yemek ister misin? Bıkmadın mı salata yemekten?"

The Perfect Kiss | Changlix ✓Where stories live. Discover now