11. Onun için hep yetersizdim, hâlâ da öyleyim.

1.4K 223 275
                                    

Yorum ve oy lütfen.💙✨
____________________

Kafası bugün oldukça dalgındı Felix'in. Changbin'in söylediklerinden sonra ona herhangi bir cevap vermek istemesine rağmen ağzını açıp tek kelime dahi edememiş, dolan gözleriyle sadece onun yüzüne bakmıştı. Söylemek istediği çok fazla şey vardı. Onu seviyordu... Kendini bildi bileli bu asla değişmemişti ama kendini hâlâ onun için yeterli görmüyordu. Kendi hislerinden yola çıkarak onu kabul etmek Felix'e büyük bir bencillik gibi geliyordu. Ne de olsa her şekilde mükemmel olan kusursuz bir adam, kusurları say say bitmeyecek birisiyle olamazdı. Bunun olmasına izin vermek en büyük haksızlıktı.

Elindeki diyet içeceğini yavaşça masanın üzerine bırakıp tam o anda omzuna dokunan arkadaşına döndü.

"Felix." dedi Jisung hızlıca. Bir hayli heyecanlı görünüyordu ki bu yüzünden dahi belli oluyordu. "Minho hyung teklifimi kabul etti. Yarın akşam birlikte gezeceğiz. Hatta telefonuna çok önemli olmadığı sürece bakmayacağı hakkında söz bile aldım. Senin de dediğin gibi onunla vakit geçirirken yavaş yavaş hislerimi ona aktaracağım."

"Ne güzel." Gülümsedi Felix. Bu teklif için onu zor ikna etmişti. Jisung başta bunu yapamayacağını ve sırf bu yüzden Minho'nun bir şeyler anlayacağı hakkında diretse de sarı saçlı onun üstüne gitmiş ve Minho'yu başkasına vermek istemiyorsa bunu yapmak zorunda olduğunu söylemişti. Ne de olsa bu işin sonunda Minho, Jisung'un hislerini mutlaka anlayacaktı. "Ama unutma arkadaş gibi takılmak yok. Küçük temaslar kur ve gerekirse cümlelerini her anlama çekebileceği bir düzeye getir. Çok da abartma tabi."

"Biliyorum biliyorum." dedi Jisung. Nasıl davranması ve ne yapması gerektiği hakkında birçok kez konuşmuşlardı. Arkadaşının yanına oturdu ve birkaç saniye duraksadı. Onun bir tuhaf olduğunu daha yeni fark etmişti. Kendi derdi yüzünden onunla hiç ilgilenemediğini düşünerek kendine kızdı ve tüm ilgisini ona vermeye özen göstererek konuştu.

"Sana ne oldu? Neden böyle durgunsun?"

Omuzlarını silkti Felix. En başından beri hislerini saklıyordu ama daha fazla saklama gereği duymadı. İçindeki sıkıntı anlatmadıkça daha çok büyüyor gibiydi ve Felix bir süre sonra bunu içinde taşıyamayacağının korkusunu yaşıyordu.

"Bana anlatabileceğini biliyorsun değil mi?"

"Changbin bana beni sevdiğini söyledi." dedi Felix tek cümlede. Başını kaldırdı ve büyüyen gözlerle kendisine bakan arkadaşına bakarak hafifçe güldü. "Tabiki ben de onu seviyorum."

"Biliyordum." Yüzündeki şaşkınlık ifadesinin tersine kendinden oldukça emin gibiydi, Jisung. "Sana olan davranışından bile belliydi. O çok ince düşünceli, her şeyiyle birbirinize yakışacak bir çiftsiniz. Eminim onunla hep mutlu olacaksın."

"Ama ben ona bir cevap vermedim."

"Nasıl... Niye?"

"Çünkü... Öyle gerekiyordu." dedi Felix. Bunu kendisi yapmış olsa da üzgün olduğu gerçeği değişmiyordu. Hissettiği his pişmanlıktan ziyade hayal kırıklığına benziyordu. "Kimse benim gibi birisiyle uğraşmak istemez. Daha önce de söylemiştim. Onunla olup onun hayatını alt üst edemem. Hem aynaya baktığım zaman... kendimi görüyorum. Siz bana ne söylerseniz söyleyin ben kendimi biliyorum. Onun için hep yetersizdim, hâlâ da öyleyim."

_____________________

İkili, sokak lambalarının aydınlattığı yolda sakin bir şekilde ilerlerken uzun zaman önce geldikleri bu sokağın ne kadar değiştiğini birbirlerine anlatıyordu. Daha önce geldiklerinde yanlarında Felix de vardı fakat Felix bu sefer arkadaşları için bir fedakarlık yaparak onlara katılmamıştı. Jisung gelebileceğini söylemişti ama Felix son derece netti. Bu onlar için özel olmalıydı.

The Perfect Kiss | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin