2. Bölüm

4.6K 93 36
                                    

Düzenlendi.

O kadar içime siniyorki yazdığım şeyler üst üste bölüm atasım geliyor.
İyi okumalar 💓

Kalbim gümbür gümbür atarken olayın şokundan çıkamıyordum. Babamın susmayan telefonları arabanın içini dolduruyor ve susmak bilmiyordu. Kafamı cama iyice yaslayıp koltuğa iyice sindim. Babam bir yandan ağızının içinden küfürler geveliyor bir yandan da direksiyonu sıkıca kavramış bir şekilde arabayı kullanıyordu. Annem ise benim yaptığım gibi sadece dışarıyı izliyordu.

Bu gecenin sebebi sadece babamın şirketinin batıyor olmuş olması değildi. Vedat denilen adam babam hakkında 'beni beş kuruşsuz ortada bırakan' biri diye bahsetmişti. Zamanında aralarında ne olduğunu çok merak ediyordum ama babamın sakinleşmesini beklemeliydim.

Araba evin önünde durduğunda hızlıca arabadan inip hızlıca evin içine girdim.

Babam ceketini çıkartıp bir köşeye fırlattığında salonun içinde dört dönmeye başladı.

"Artık anlatacak mısın baba? Neler oluyor?" Diye sordum. Daha fazla dayanamamıştım. O silahların çekildiği an, o adamın konuştukları zihnimden çıkmıyordu.

"Daha demin doğru duydun işte Defne. Batıyoruz!" Dedi sinirle. Annem ağlamaya başlamıştı. Neden ağlıyordu ki? Eminim bir çözümü vardır.

"Bu kadar yıldır emek verdiğin bir şirket hemen batamaz baba. Her şeyin bir çözümü vardır bunda vardır elbet." Dedim sakinleştirmeye çalışarak. Babam karşımda dikildi.

"Evet var.. Ama yapamam seni o tehlikenin içine atamam Defne." Dedi babam. Ne tehlikesinden bahsetiyordu?

"Baba ben tehlikede falan değilim ki. Her şey yoluna girecek inan bana." Dedim babama kollarımı dolayarak. Bana karşılık o da sarılınca saçlarımı okşayıp öptü. Benden ayrıldığında konuşmak için dudaklarını araladı.

"Ortak olmak istiyorlar ama..." dedi ve yutkundu. Devam etmedi ve başını yere eğdi. Annem babama kızarmış gözlerle bakıyordu. "Oğuluyla seni evlendirmek istiyor." Diye lafını bitirdi. Ama benim içimde de bir şeyler bitmişti. Ne demek evlendirmek istiyorlardı?

"Ne demek evlenmek baba? Ben daha yirmi bir yaşındayım." Dedim sakinliğimi koruyarak. Sakin olmalıydım. Başka bir çözüm yolu olmalıydı.

"Eğer evlenmezsen şirketimiz batıcak. Beş kuruşsuz ortada kalacağız." Dedi. Sesinde ki üzgünlüğü anlayabiliyordum. Ama o kadarda değildi. Evlenmezdim hele ki tanımadığım biriyle asla!

"Beş kuruşsuz sokakta kalırım yine de evlenmem!" Diye bağırdım. Sakinliğim buraya kadardı. Annem hızlıca ayağı kalkıp yanımıza geldi.

"Ne demek evlenmem?! Bir kerede şımarık kız çocuğu gibi davranmayı bırak! Kaç gün parasız kalmaya dayanabileceksin?!" Diye bağırdı annem. Yine beni bile bile ateşe atıyordu. Beni düşünmüyor kendini düşünüyordu. Tabi sonuçta parasız kalırsak kurduğu ve yalandan yardım ettiği dernekleri, mücevherleri her şeyi gidecekti.

"Yeter! Sürekli alttan aldım ama burama kadar geldi!" Dedim boğazımı göstererek. "Sürekli beni ezmenden sıkıldım! Oğlunun ölmesi benim suçum değil anla artık şunu. O senin her ne kadar oğlunsa bende senin kızınım! Hiç mi üzülmüyorsun ya bana? Demiyor musun kızım hiç tanımadığı adamla evlenirse ne olur diye? Ya sen baba hiç mi düşünmüyorsun beni?!" Diye sonunda patladım. İçimde daha o kadar çok şey vardı ki bu daha hiçbir şeydi.

"Ben böyle olsun ister miydim canım kızım? Hem hayatımız kurtulacak-" babamın lafını kestim.

"Yeter. Duymak istemiyorum." Diyip hızlıca yukarı odama çıktım. Üstümdekilerden kurtulmak istiyordum. Kıyafetleri çıkartıp yere attım. Nefret ediyordum bu hayattan. Nasıl göz yumabilirlerdi başkasıyla evlenmeme? Gözyaşlarım sol gözümden akarken elimin tersiyle sildim.

REVA Where stories live. Discover now