Onun Yerinde Mi Olmak İstiyorsun?

446 42 48
                                    

Sabahın köründe beynine dolan zil sesiyle gözlerini açmaya çalıştı fakat gece geç yatmasının verdiği baş ağrısı gözlerini açtırmıyordu. En sonunda dayanamayıp yorganı hızlıca üstünden atarak kapıya koştu. Açarken kapıyı, bağırmayı da ihmal etmemişti.
"Patladın mı sabahın köründe"
Karşısında gördüğü şişmiş suratı, kızarmış gözleri ve dalından koparılmış çiçek gibi soluk teniyle kardeşi duruyordu. Son kalan gücüyle tutmaya çalıştığı çantası parmaklarının ucunda zar zor yer edinebilmişti. Sesini şaşkınlık seviyesine getirip konuşmaya başladı. " Yibo. B-bu halin ne senin?" harabe gibiydi Yibo. O gece uyku tutmamış, sabahın ilk ışıklarına kadar dışarda oturmuştu. Gözünü dahi kırpmadan kaçıp gitmek istiyordu bu cehennemden.

Elini içeri davet eder gibi işaret etmiş, parmaklarına zor tutunan çantayı tek hamlede almıştı abisi.

"Abi ben uyumak istiyorum. Uyandırma lütfen beni."

İtiraz beklemeden arkasını dönüp odasına gitmeye koyuldu. Gözünden akan uyku onu ayakta tutamıyordu. Tüm enerjisi, gücü kuvveti sıfırlanmıştı. Tam bir hafta önce yattığı yatağa kendini bırakıp gözlerini kapattı. İlk defa içinden 'Anne gelme' dedi. Dayanamıyordu bu anlamsız ve acı rüyalara. Kapanmaya yüz tutmuş kirpiklerini son gücüyle birbirine bastırıp uykunun kollarına kendini bıraktı.
.
.

Uyanınca yanında görmeyi umut ettiği bakıcısının olmayışı küçük çocuğun gözlerini doldurmuştu. Halbuki gece yanına geleceğini söylemişti. Peki neden gelmemişti? Neden yalnız bırakmıştı kendisini? Akmaya yüz tutmuş gözyaşlarını geri göndermeyi başararak yataktan doğruldu. Bacakları yere yetişemesede zıplayıp annesinin yattığı odaya doğru yol aldı. Son zamanlarda annesini pek göremiyordu. Özlemişti gül kokulu kadını.

Fakat annesinin odasına vardığında onu bulamamıştı. Yaşlar gözlerine geri gelirken arkadan ona sarılan vücut ile korkudan yerinde zıplamış hemencik arkasına dönmüştü. Gül kokusunun içindeki kadın kollarını küçük bedene sarmış saçlarına bir tutam öpücük bırakmıştı. Uzun süredir hissetmediği kolların içinde gözyaşlarını daha fazla tutamayıp ağlamaya başladı. Ağlayan gözleri gören Shun korkuyla kollarını geri çekmiş Yuan'ı sakinleştirmeye başlamıştı. " A-Yuan bebeğim iyi misin? Canını mı acıttım yoksa?" korkulu gözlere özlem göndererek baktı Yuan annesine. Sular gibi akan yaşları küçük parmağı ile silip kurumuş dudaklarını araladı. " A-anne ben seni çok özledim sadece" biten cümlesiyle beraber küçük kollarını karşısındaki kadına sıkıca sarmış gözyaşlarının annesinin omzuna dökülmesine izin vermişti. Ama gözleri tek dolan kişi Yuan değildi. Annesi de onu çok özlemişti. Birde oğlunun böyle onu özlediği için ağlamasına dayanamadı. İzin verdi birkaç tane özlem kokulu yaşların yanaklarından inmesine.
"Annem bende seni çok özledim güzel yavrum"
titrek sesiyle kollarını oğluna iyice bastırdı fakat bir tane daha kolun eklenmesiyle sarılma iyice büyümüştü. Zhan gelmişti. Karısına ve çocuğuna kollarını iyice sarıp bir aile olduklarını konuşmadan dile getirmişti. Usulca fısıldadı ailesine Zhan. " Biz aileyiz. Hemde en güzel aileyiz."
Kırgınlıkları ve kızgınlıkları uçurumdan aşağı bırakmışlardı.

Uzun süredir birlikte geçiremedikleri hafta sonu için plan yapıp Yuan'ın en sevdiği piknik yerine gitmişti çekirdek aile. Burda fazla kimse olmazdı. Sakinlik bir alandı. Sepetteki yiyecekleri masaya dizdikten sonra arabadan çıkarttığı topu Yuan'a fırlattı Zhan. Baba oğul futbol oynamak istiyordu.
.
.

Saatler geçmiş uykusundan hala uyanmayan Yibo, abisinin canını iyice sıkıyordu. " Ne yani evi sadece uyumak için mi kullanacak bu hergele" bağıra bağıra söylemişti kardeşi duysun diye ama nafileydi. Elleri ile yüzünü büyükçe of çekerek kapattı. Hem sıkılmıştı hemde Yibo'nun içindeki derdini bilmek istiyordu. Yan odasında kalan kardeşinin odasının kapısını açtı. Şişmiş yanakları hafif Aralık dudaklarından çıkan ağır ağır nefesleri ile HaoXuan'ın elini kaşındırmıştı. Yanaklarına vurmak için hazırlandı HaoXuan ama gözü, yorganın açıkta bıraktığı poposuna takılınca elini aşağı indirerek kocaman bi şaplak geçirmişti Yibo'nun zavallı poposuna. İlk başta net hissedemediği acı, dalga dalga vücuduna yayılırken kirpiklerini birbirinden ayırmaya başladı. Eli acı dolu poposuna giderken açtığı gözü karşısında haince sırıtan abisini görmüştü. Derince verdiği nefesinin altından ince bir küfür savurabilmişti. " Belanı sikeyim senin HaoXuan"
Abisi pek alınmamış olacak ki dalga geçer ses tonu ile kardeşine sitem etti. " Tıch tıch çok ayıp ediyorsun Yibo. Abinle ne zamandır böyle konuşur oldun sen?"
Ağzına bir tane geçirmemek için kendini zor tutuyordu genç adam.
"Bir şeyler hazırladın mi bari sevgili abicim acıktım da"
HaoXuan göz devirip kardeşine cevap verecekti ki cebinde titreyen telefon onu böldü. Jiyang arıyordu. Hızlıca açıp konuşmaya başladı.

Ölüm Çiçeği ~~ Yizhan 🍷🌙 (✅ Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin