Bir Şeyler Olduğunu

476 44 42
                                    

Sarsılan göğüs kafesinin altında atmak için zorlanan kalp, kırgınlığını belli ede ede çarpıyordu. Düzensiz alıp verilen nefes titreyen dudakları oldukça kurutmaya başlamıştı. Fakat kendisi dahi içindeki bu gerçek dışı duyguyu ilk defa tadıyordu. Kalbi hem atıp hemde atmak istemiyor gibi ikilemle çarpıp sahibine oldukça zor anları yaşatıyordu.

Tutmaya çalıştığını nefesini yataktan doğrulurken yavaşça verdi. Sabahın ilk saatlerinde güneşin yeni yeni doğmaya başlaması suratına birazcık gülümse indirmişti. Eliyle yorganı itip yan tarafında uyuyan kişiye baktı. Ama bu bakış eskisi gibi değildi. Bir soğukluk vardı. Yanan ateşin üstüne dökülen sular misali alev gittikçe sönüyordu.

Dudaklarını birbirine bastırarak karısının yanından ayrılmış ince hırkasını alarak bahçeye inmek için ayaklarını hareket ettirmişti. Evde ki sessizliği bozmamak istercesine yavaş yavaş yürümeye çalışıyordu Zhan. Normalde bir dakikadan az süren merdivenden inme süreci şuan bir dakikanın da üstüne çıkmıştı. Sıkılarak yavaşlattığı adımları hızlandırdı. Kendini bahçeye fırlatmış bir çırpıda üstüne geçirdiği hırkasıyla yeni doğan güneşi izlemeye koyulmuştu. Düşündü bu bir haftada başından geçen şeyleri. Özellikle de Onu.

Farklı hisleri olduğunu biliyordu. Ama bunu birkaç yıl önce kaybettiği kardeşine bağlıyordu. Yibo'nun kardeşine benzediğini, bu yüzden ona yakın hissettiğini düşünüyordu. Peki ya bu iki adamın neyi benziyordu? Yüzleri mi? Karakterleri mi? Veya vücudu mu? Neyleri bu kadar benziyordu ki Zhan Yibo'yu kardeşi gibi görmek için kendini zorluyordu?

Hiçbir şeyiniz benzemiyor. Her zerreniz herkesin parmak izi kadar farklı. Ama neden bir şeyler farklı ilerliyor?

Kendine sorduğu soruların cevabını elbette o an alamayacaktı. Bir girdap içinde yuvarlandığının farkındaydı. Ama ne için veya kim için o girdaba girmişti bilmiyordu. Tek bildiği Yibo'ya kardeş gibi hissetmek istemesiydi. Ama sadece bir istek. Sonradan kendisini pişmanlık içinde kavuracak bir istekte hemde.

Bacaklarını üst üste atarak sandalyesinin yanında duran papatyayı kopardı. Avuçlarının içine alarak burnunu sürttü papatyaya. Shun gibi kokuyordu. 10 ay önce evlendiği karısı gibi. Aklına gelen düşüncesi ile kafasını geriye atarak saçlarına elini tarak misali geçirip geriye yatırdı.

Yine o girdaba gitmişti. İçinde var olan o boşluk her dakika kara delik gibi sonsuzluğa çekiliyordu.

Karısı ile arasında, üstünü örtmeye çalışsa da bir soğukluk hissediyordu Zhan. Bir eşten öte ev arkadaşlığına dönüşmeye yüz tutmaya başlamıştı ilişkileri. Ama Zhan bu duruma ikisinin de yoğun iş hayatının sebep  olduğunu düşünüyordu. Daha doğrusu kendini bu sebebi düşünmek için zorluyordu.

Bir arpa boyu yol alamadığı düşüncelerini zor olsa da beyninin uzak köşelerine fırlatmış, saatin ilerlediği fark ederek işe gitmek için odasına çıkmıştı. Fakat kapıdan içeri girmeden önce Yuan'ı uykusunda öpmek isteği ile adımlarını geri çevirip üst kata çıktı. Fakat kalbine içten uygulanan baskı yine başlamıştı. Ki sebebi Yibo'nun odasına yaklaşmasıydı. O da biliyordu sebebinin bu olduğunu ama yine kendini yalan beşiğinde sallamayı tercih etti.

Çok fazla merdiven çıkınca kalp dayanmıyor tabi. Yaşlandın artık Xiao Zhan. Bu kadar hızlı merdiven çıkıp kalbinin hızını arttırma.

İçine okuduğu bu cümleleri Yibo'nun odasından geçerek sesli bir biçimde söylemeye başlamıştı. Ama sadece o sesi kendisi duyabiliyordu. Kalbinin artan sesini dinlemek istemezcesine bacak boyunun avantajını kullanıp tek adımıyla Yibo'nun odasının önünden geçmiş sanki arkasından at kovalıyormuş gibi Yuan'ın odasına dalıp kapıyı hızlıca kapatmıştı. Aldığı nefesleri sıra sıra verirken uyuyan oğlunun yanı başına adımladı.

Ölüm Çiçeği ~~ Yizhan 🍷🌙 (✅ Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin