İyi Günde Kötü Günde

416 24 16
                                    

(Gece)

 Ömür saat 12.00 gibi beni hastaneden çıkardı. Kadıköydeki evine götürdü. Tam bir aile apartmanıydı, balkondan sarkan zakkumlar, begumyalardan, kaktüslerden, yaseminlerden gözümü alamadım. Evi üçüncü kattaydı. Yavaşca çevirip kilidi açtı, beni önden davet etti. İçeri girdiğimde uzun bir koridor ile karşılaştım. Sol tarafta mutfak sağ tarafta banyo- tuvalet, koridorun biraz ilerisinde salon, salonun tam karşısında da yemek odası vardı. Anladığım kadarıyla koridorun karşısında biri siyah kapılı diğeri ise bembayazdı. Her taraf sade ve şık döşenmişti. Ömür salondaki üçlü koltuğa davet etti, koltuğun karşısında dev bir plazma duruyordu. Sağ duvar komple kitap, dvd, cd'lerle doluydu. İçimden Ömürle bir ortak noktamız daha var diye geçirdim. Ömür'ün yüzünde gram mimik oynamıyordu. Yüzü çok ifadesizdi. Gözlerinin içine bakıp bir şeyler anlamaya çalıştım fakat koyu yeşil gözlerin de acının haricinde bir şey göremedim. Ömür tüm vücudunu saran v yaka mavi bir t-şört  altına da dar paça bir kot giymişti, ayağında modern bir spor ayakabı vardı buradan bakınca bile ne kadar pahalı olduğunu anlayacağım türden bir ayakabı. Yüzünü incelemeye başladım. Altın oranı vücud bulmuş bir haliydi neredeyse. Defileden fırlayıp yanıma gelen bir model kadar yakışıklıydı. Karşımda kapalı bir kutu gibiydi, her daim gözlerinde ve yüzünde acı hakimdi. ''Gülse nasıl olur acaba?'' diye düşündüm. Eminim inci gibi dişleri vardır. Ömür'ü yanına çekinerek oturdum. Bana bakıp ifadesiz bir yüzle:

+'' Anlaşma maddelerini konuşmamız gerek.'' dedi. 

''1- Öncelikle benim evimde kalacağız. Ben siyah kapalı oda da kalacağım, sen karşımda ki beyaz oda da kalcaksın. En yakınlarımızda dahil bunun bir oyun olduğunu bilmeyecekler. 

2- Kesinlikle ama kesinlikle odama girmeyeceksin.

3- Bana aşık olmayacaksın.'' dedi. Ben donmuş gözlerle Ömür'e baka kaldım. Sonra Ömür tekrar devam etti: ''Anlaşma maddelerini zamanla yenileri eklenebilir, senden şu anlık bu kadarını istiyorum. Şimdi odana git senin için aldığım kıyafeti giy ve gel seni bekliyorum.'' dedi. 

       Tek bir kelime etmeden sakince yerimden kalkıp koridorun sonundaki beyaz odanın önüne geldim.  Kapı kolunu tuttum, çevirip çevirmemek arasında kararsız kaldım. Sonra bir cesaret kapıyı açıp içeri girdim. Oda da ilk dikkatimi çeken kocaman bir penceremin oluşuydu, odam da hiç bişey yok denecek kadar sade ama gayet modern bir döşenmişti. Neredeyse ikili bir yatak tam karşısında bir dolap vardı. Yatağın üzerinde duran beyaz kıyafete baktım dikkatlice hemen hemen bedenime uygun gözüküyordu. Bembeyaz bir elbiseydi nedense bu elbiseyi kendime yakıştıramadım, siyah'ın üzerinde duran bir beyaz leke gibi durdu üzerim de,  U yaka belime kadar dar belimden aşşağısı volümlü olarak inen etek uçların da işlemeli güpürlü hafif göğüs dekoltesi olan kolları tülden ve yine işlemeli bir elbiseydi. Aslında çok zarif bir elbiseydi fakat ben bu elbise'nin kızı değildim. Yatağımın üzerinde kutudan ten rengi stilettolar'ı alıp giydim, ayak numarasının uyması asla beklediğim bir şey değildi. Başım içinde çiçeklerden yapılma bir taç vardı. Taç'ı takmaddan önce makyaj masamın üzerinde duran maşayla saçlarıma hafif dalgalar verdim ve biraz makyaj yaptım. Oldum olası makyaj'ı hiç sevmem. Ayna da son kez kendime baktım, fena görünmüyordum. Hayatım da ilk defa beyaz giymiştim ve bunu çok yadırgadım. Benim ruh halim hep siyahdı. Annemin burada olmasını çok isterdim, hiç sahip olmadığım arkadaşlarımın yanımda olmalarını, hayatım bir tek bugün isterdim. Ayna da dikkatlice izledim kendimi, aslında çirkin sayılmazdım... Erkekler hep bana laf atıp teklif etmişlerdi mahallede ta ki Hakan birini dövüp hastanelik edene kadar. Neredeyse tüm mahhaleye: '' Benim olana dokunamazsınız.'' diye hönkürmüştü garip bir şekil de hoşuma gitmişti. Hayatta hiç kendimi sevmedim zaten tüm sevgim Hakanaydı. O da beni yüz üstü bıraktı. Artık gitmem gerektiğini anlayıp yavaşca koridorun sonuna ilerledim. Ömür bana arkası dönük bir şekil de deniz'i izliyordu. Cam dan yansımasına baktım. Siyah bir damatlık giymişti, çeketin altın da bile kaslarını belli eden dar kesim bir gömlek, siyah bir kemer, omuzlarına tam oturan dar kesim bir ceket ve siyah bir gravat takmıştı. Fiziği gerçekten çok iyiydi. Beyaz gömlek tenine çok yakışmış. Elinde gelin kafası ve çiçeği vardı. Yavaşca bana döndüğün de ne hissediğimi anlayamadım sadece içimden; ''Bana içinde ki karanlığı anlat sana yardım edeyim en azından birimizden birimiz az  acı çeksin.'' dedim. 

Ömür Boyu GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin