20. BÖLÜM: YENİ ROZET

608 66 51
                                    

Bölümler çok kısa, bu nedenle kitap bölüm sayısı çok olmasın diye biraz daha uzun yazmaya çalışacağım. 


"Altı sponsor kazandın, altı!" diye bağıran Luna sayesinde gece boyu çektiğim uykusuzluk yerini tam bir huzursuzluğa bırakmıştı. Rapsodi kanepenin bir köşesinde otururken halinden çokça memnun görünüyordu. Sanırım dün yaşananlar ben hariç herkes için iyi sonuçlara vesile olmuştu. 

"Archangel sayesinde." Rapsodi'ye döndüm. Gerçekten bunu nasıl memnun bir şekilde söylerdi? "Sponsorlar çıldırdı, yanımıza gelen herkes seni nasıl kucağına aldığından bahsediyordu!"

"Ne olmuş?" dedim bıkkınlıkla.

"Archangel'ın seni desteklemesi demek, buradan yüz binlerce lirayla çıkabiliriz demek." 

Kahvaltıda neredeyse hiçbir şey yemediğim için mide kramplarım başlamıştı. Kendimi olmadığım kadar kötü hissediyordum. Tek iyi olay, sponsor kazanmam olmuştu ama şu an onun bile faydasını göremiyordum.

"Kendini hızla geliştirirse... Zengin olacağız!" diye çıldırdı Luna. 

Yerimden kalkıp dolaba yöneldim ve aldığım suyu açarak tek seferde içtim. Boş şişeyi bir kenara fırlattıktan sonra da koltuğuma oturdum. Simülasyona başlamamız lazımdı, bugün de öğle arası vermeden çalışırsam yalnızca adını okuduğum ve ne halta bile yaradığını anlamadığım rozetleri kazanabilirdim. 

"İyi misin sen?" dedi Rapsodi. "Sevinmen gerekiyordu, hayırdır?"

"Yok bir şey." Yüz buruşturarak gözlüğü elime aldım. "Midem ağrıyor."

"İlaç isteyelim senin için." Luna'ya başımı salladım. Simülasyonda zaten ağrı falan hissetmeyecektim, böyle şeylere ihtiyacım yoktu. Ben uyanana kadar da midemin düzeleceğine inanıyordum. 

"Hadi artık başlayalım." dediğimde normalde kaçması gereken ben simülasyona girmek için can atar hale gelmiştim. 

"Benim liderin yanına gitmem lazım." dedi Luna. "Zaten Doremi bugün sağlık testleri için hepimizi yanına çağıracak."

"Beni çağırdı bile." dedi tabletine gelen bildirimi okuyan Rapsodi. "Sen tek başına girebilir misin?" 

Başımı salladım. Elbette girebilirdim tek başına. 

"Archangel'ı çağırabilirim aslında." dediği anda gözlüğü takmıştım.

"Siktir git Rapsodi." diye mırıldanarak. Üçten geriye saymama gerek bile kalmadan kendimi seçtiğim oyun alanının içinde buldum. Burası sanırım içinde bulunduğumuz pek çok alan arasında en iyisiydi. 

Yüksek bir binanın en üst katındaydım. Simülasyon beni çatıdan başlatmıştı, normalde binanın tam dışında uyanmam gerekiyordu ama burası farklı, diye düşünerek sorgulamadım. Belki de en çok bu küçük ayrıntıları sorgulamam lazımdı ama önemli değildi. 

Botları çağırmak için ekranda gözlerimi çevirdim ancak dikkatimi çeken başka bir şey oldu. Bu oyun alanında harita yoktu. Neden bana botların yerini gösteren bir harita yoktu? 

"Hassiktir." diye mırıldandım ancak oyuna tek girdiğimden olsa gerek beni kimsenin duyamayacağını da biliyordum. 

Arkamı döndüğüm ve beton rampaya doğru yöneldiğim zaman gördüğüm manzara ağzımı bir miktar açık bıraktı. Değil burada çalışma yapmak, resmen oturup izlemek istediğim bir alan seçimi olmuştu. Gece vaktiydi, önümde mavi ve turuncu ışıklarla bezenen harika bir şehir manzarası vardı. Sol taraf tamamen içinde bulunduğum gibi yüksek binalarla çevriliyken, sağ tarafta bir tane bile yüksek bina yoktu.

OYUN KAMPI: TURNUVA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin