01 ♪ Birkaç Notadan Geriye Kalan Bir Sen

7.5K 462 1K
                                    

Aynada gördüğüm kişiden hiçbir zaman memnum olmadım. Olur da gözlerim bir aynaya ilişir ve kendi aksimi orada görürsem kusurlarımı içimden bir bir sıralamaya başlarım. Tam da o zaman, istekler ve gerçekler gün yüzüne çıkar. "Saçlarım daha parlak olmalı." derim ama saçlarım asla parlamaz. "Belim biraz daha ince olmalı." derim ama içtiğim su bile anında göbeğimi çıkartır. "Gözlerim biraz daha küçük olmalı." derim ama her gece, büyük bir nefretle yumarım iri gözlerimi.

Bazen böyle düşünmek için aynaya bile ihtiyacım olmaz. Okulun her günü, hiç tanımadığım insanların bile yargılarını duyarım. Bugün dağınık olan saçlarımı, ütülenmemiş gömleğimi, pilesini bozduğum eteğimi ve onlara göre çarpık olan bacaklarımı konuşur herkes. Duyarım hepsini. Kulaklarımı kapamak istedikçe daha çok konuşurlar ve ben direndikçe daha çok yenilirim.

Çünkü Elfida Sayar olmak, tam olarak buydu.

Yargılarla yaşar, gerçekleri özümser ve hayallerimi yıkarım.

Siyah sırt çantamın içinde kendi kendine düğüm olan kulaklığımı çıkartıp yavaş adımlar atarak kaldırımda yürümeye başladım. Yağmur hafiften çiselemeye başlamıştı ve hali hazırda dağınık olan saçlarım bu sefer daha da dağılacak gibi duruyordu fakat aldırmadım. İstanbul'un en sevdiğim havasıydı bu boğucu hava. Bulutların karattığı gökyüzünü, çukurlara dolan yağmur damlalarını izlemeyi ve en çok da kokusunu çok seviyordum. Bu yüzden dudaklarımda her zaman belirmeyen minik bir tebessüm yer edinmişti.

Siyah ojeler sürüp ruhsuzluğunu aldığım parmaklarım, sonunda kulaklığı çözmeyi başarmıştı. Telefonumu arka cebimden çıkartıp kulaklığımı taktım. Durağa çok az kalmıştı ama daha otobüsüne gelmesine çok vardı. Gereksiz kuruntularım yüzünden otobüsü kaçıracağımı düşünüp on beş dakika önce evden çıkmıştım ve aslında bu beni çok rahatsız etmiyordu. Durakta öylece dikilerek müzik dinlemeyi hep sevdim ve şimdi de bir nevi terapime başlamıştım.

Müziğin sesini sona getirip etrafıma kısaca bir göz gezdirdim. İnsanlar, sesleri çıkmazken daha katlanabilir oluyordu bana göre. Dudaklarını oynatarak kendi cümlelerini kursalar da kulaklarımda en sevdiğim müzik çalarken konuşan kişiyi istediğim gibi yönlendirebilirdim. Benden nefret ettiğini söyleyebilirdi, saçlarımı bugün güzel bulabilirdi, parfümümün kokusunu beğenebilirdi ya da ayakkabılarımın kıyafetlerime ne kadar uyduğunu söyleyebilirdi.

Fakat yapmadım. Bana kaşlarını çatarak bakan insanlara, beni sözüp kendi analizlerini yapan insanlara ruhsuz bakışlar atıp önüme döndüm. Yağmur hızlanmıştı. Üzerimdeki oversize tişörtüm ve tişörtümün altından gözükmeyen şortum yüzünden biraz üşümüştüm ama iyi hissediyordum. Birkaç soğuk yağmur damlası bacağıma çarptıkça gıdıklanıyordum ve yüzümdeki tebessüm genişlemişti.

Topuz yaptığım saçlarımı açtım. Zaten toka saçlarımı zar zor tutuyordu ve kısa saçlarım omzumdan döküldü. Uçları kıvrılmıştı ama yağmur damlaları saç tutamlarıma karıştıkça bu kusurlu görüntü de kayboluyordu. Neyse ki bu konuda şanslıydım ve saçlarım kahve tonlarındaydı. Sar saçları hiçbir zaman benimseyemiyordum ve bu yüzden bana sarışınlar hep samimiyetsiz geliyordu. Eğer sarışın doğsaydım birinci doğum günümde saçlarımı boyatmaya gidebilirdim ama neyse ki esmerdim ve saçlarımı seviyordum.

Bu kadar çok dökülmeseler iyi olacaktı ama maalesef ki elimde değildi.

Durağın gri direğine yaslanıp kollarımı göğsümün altında birleştirdim ve şarkıya eşlik etmeye başladım. Yağmur hızlanıyordu, bu bugünü iyi yapan tek şeydi. İnsanlar durağın altına sığınmaya başladıkça rahatım bozuluyordu ama kimsenin umrunda değildi elbette. Omzuma yapışan otuzlarındaki abla da pek umursuyor gibi durmuyordu ve onun geri çekilmeyeceğini anlayınca yaslandığım yerden doğrulup bir adım öne çıktım. Artık herkes arkamdaydı ve kuru gürültüleri duymuyordum.

KEMİKLERİNDE CENNET | Yarı Texting (Tamamlandı)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon