15 ♪ Beni Yaşamak İçin Ölmek Gerekir

1.7K 233 282
                                    

Ben otobüse binerken Özgür ise kendisini almaya gelen arkadaşlarının arabasına binerek duraktan ayrılmıştı. Arabadaki insanların kim olduğunu bilmiyordum ama Özgür'ün yaşlarında olduklarını anlamıştım ve hepsi de beni tanıyor olacak ki gözlerini bana çevirerek çarpık bir tebessüm etmişlerdi.

Hiç haz etmediğim bir hareket olduğu için gözlerimi devirmiştim ve Özgür de bunu bildiği için hepsine ithafen bir şeyler mırıldanmıştı. Ben duyamasam bile hepsini uyardığını anlamıştım.

Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra okula gelmiştim ve Güneş ile Hayat her zamanki yerlerinde beni bekliyorlardı. Okuldan ansızın çıkıp gittiğimden beridir doğru düzgün konuşmamıştık ve bu yüzden bakışlarında endişe vardı ikisinin de. Güneş koşarak yanıma gelmiş ve bana sarılmışken Hayat bir adım daha geride durmuştu.

Güneş'e ben de sarıldım ve Güneş, benden ayrıldığında kaşlarını çatarak baktı bana. Bedenimi şüpheci gözlerle birkaç saniye süzmüştü ve kaşları iyice çatılmıştı. Kendimi tedirgin hissetmiştim ama belli etmemeye özen gösterdim ve Hayat'a sarıldım. Hayat gayet normal sarıldı ve ayrıldığında da beni ne kadar merak ettiği hakkında birkaç cümle kurdu.

Üçümüz de okula girip sınıfa çıkmaya başlamıştık. Biz merdivenleri çıkarken Serhat, merdivenleri inmek için merdivenin başında görünmüştü. Gözlerimi ona çevirip mimiksiz yüzümle ona baktım. İçten içe bu yaşadıklarında benim bir payım olduğunu anlamıştı çünkü gözlerinde saf bir öfke görmüştüm. Hayat'a olması gereken öfke, banaydı. Bu beni şaşırtmamıştı. Genelde haksız olduğum birçok konuda yargılanan biri olmuştum her zaman. O yüzden hakkımda istediğini düşünebilirdi.

Artık ondan korkmuyordum. Artık gözümde yenilmez, ne derse boyun eğilmesi gereken biri değildi. O da kusurluydu ve kusurlarını sakladıkça kendi bataklığında dibe batmaya devam edecekti.

Güneş ve benim aramdaki boşluktan geçip giderken omzunu bana çarpmıştı ama çok küçük bir temastı. Bilerek ama göstermek istemeyerek yaptığı belliydi. Kızlara bir şey belli etmeden merdivenleri çıkmaya devam ettim ve sınıfa girdiğimde de gözlerim direkt Özgür'ün oturduğu yeri buldu.

Gelip gelmediğini merak ediyordum.

Gelmişti ama Serhat'ın yanında oturmuyordu artık.

Benim bir arkamdaki sıraya çantasını koymuştu ve elindeki telefonuyla ilgileniyordu.

Üçümüzün sınıfa girdiğini fark edince de gözlerini telefonundan çekip direkt bana sabitledi. Kızlar, Özgür ile mesajlaştığımı, bu sınıfa gelmeden önce de onunla konuştuğumu bilmiyorlardı ve söylemeye de niyetim yoktu. Bu yüzden bakışlarımı ondan kaçırdım.

Onun tam arkamda oturacak olması, kalp atışlarımı bir anda hızlandırmıştı. O benim çok yakınımdayken ben derse nasıl odaklanacaktım ki? Bu çocuğun benim kalbime ne zoru vardı?

"Günaydın Özgür!" dedi Hayat neşe dolu bir ses tonuyla ve Özgür'ün yanındaki boş sandalyeye oturdu. Kaşlarımı ister istemez çattım ama bir şey belli edemezdim. Özgür de ifadesiz bir tavırla karşılamıştı Hayat'ın yanına oturmasını.

"Günaydın." dedi. Ses tonundan bir anlam çıkarmak mümkün değildi çünkü dümdüz söylemişti cümlesini.

"Burada mı oturacaksın artık? Serhat seninle de mi ilişkisini kesti? Aman, boş ver! Böylesi daha iyi oldu. Artık hak ettiği şekilde yaşasın." dedi ve dirseklerini Özgür'ün sırasına yaslayıp Özgür'e döndü.

Ne yapmaya çalışıyordu? Özgür'le flörtleşiyor muydu?

Ben neden orta ve pencere kenarındaki sıraların arasındaki boş alanda öylece duruyordum? Dikkat çekmek için ideal bir yer seçmiştim kendime. Tebriği hak ediyordum.

KEMİKLERİNDE CENNET | Yarı Texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin