[2/6] "Sinmiş kokular"

274 18 4
                                    

Bölüm şarkısı BTS - The truth untolds lütfen dinleyerek okuyunuz..

Hemen ayağa kalkıp kenara koyduğu pijamasını almıştı eline. Yatağa fırlatmış, üstünde ki birkaç düğmesi açık olan ve nemli haldeki gömleği çıkarmıştı sızan Taehyung'dan. Çıkardığı gömleği yere atarken farketmemişti ama geri döndüğünde irileştirmişti gözlerini. O an kalbine giren sancı ile götürmüştü elini göğüsüne. Dolmuştu gözleri, ellerini titretmişti; Taehyung'un vücudunda olan kırmızı renkli öpücük izleri ve üstün de şekillenen kırmızı çizikler.

Olduğu yerde durmuştu sadece, Taehyung'un vücuduna bakarak. O an akmıştı gözünden bir damla yaş parçası. Keşke demişti, kırmızı aksaydı da kimse görmese bile ben görseydim ne kadar canımın acıdığını. Bu geceleri ne zaman bu kadar kötü olmuştu. Hastalandığından sonra hayatı daha da kötüleşmişti hayliyle ama asıl kötü olan şey, Taehyung'un ondan uzaklaşmasıydı.

Duş alması gerektiğini bile düşünmüştü Taehyung'un. Yaptığı kadarıyla bırakıp, oturma odasına gitmişti. Oturmuş koltuğa, dolan gözleriyle vermişti kafasını arkaya doğru. Dokunmaya sakındığı yanan tene şimdi başka birisi dokunmuştu. O tene izler bırakmıştı. Belki de başka kokular sindirmişti. Düğümlenen boğazı sayesinden kesik kesik nefesler alıyordu. Gözleri acıyordu, ağzının tadı değişiyordu, akan tuzlu su parçaları sayesiyle. Boğazın da düğümleniyordu hıçkırıkları.

**

Gözlerini ovuşturup zorda olsa yatağından kalkan Taehyung, yanında göremediği Jungkook yüzünden odadan çıkmıştı. Morarmış ve şişmiş olan gözler, gözleri ile buluşmuştu. Gördüğü yüz korkutmuştu onu, ne olmuştu? Ne hale gelmişti Jungkook? Ne olmuştu ki? Endişesi artmıştı.

İrislerini çevirmişti başka yöne. Etrafa bakınmıştı, aklına düşen bir kaç parça ile ısırmıştı alt dudağını. Yavaşça ilerlemişti hala irisleri kendisinde olan Jungkook'un yanına.

"Jungkook." Demişti çekinen sesi ile.
"Uyanmışsın." Demişti Jungkook sessizce burnunu eliyle silerken.
"Evet." Demişti korkak sesi ile. Hızla ayağa kalkmıştı Jungkook. İlerlemişti odalarına doğru ki Taehyung'un sesi durdurmuştu onu.
"İyimisin?" Diye sormuştu arkasına dönerek, arkasında kalan Jungkook'a bakarak. Jungkook'da dönüp birleştirmişti dolu gözlerini, gözleriyle. Sallamıştı kafasını onu onaylarcasına. Devam edip banyoya gitmişti Jungkook.

Vücuduna bakmıştı hızla Taehyung, gördüklerini elleriyle kapamaya çalışmıştı. Eliyle ovalamıştı çıkmaları için. Jungkook'un çıktığını gördüğün de ne yapacağını bilemezcesine durmuştu odanın kapısında. Jungkook hiç bir şey söylememişti. Kızmamıştı, bağırmamıştı ki hatta onu terk etmemişti bile.

"Duşa gir." Demişti Jungkook yataklarının örtüsünü düzeltirken. Taehyung bu ses ile yanına gidip arkadan sarılmıştı Jungkook'a. Jungkook öylece kalmıştı, oda ne yapacağını bilmiyordu ki. Duyduğu hafif esenlik koku ile kalbine bir sancı girmişti. Hissetmişti o kirli vücudu, kokan kadın parfümünü. Sevgilisine bir kadın tereddütsüzce dokunmuş, izler bırakmış, hatta kokusunu sindirmişti.

Ellerini Taehyungkiler ile birleştirip, ona doğru dönmüştü. Acı dolu içiyle gülümsemişti gözlerine bakarak. Taehyung bir öpücük kondurmuştu dudaklarına, istememesine rağmen karşılık vermişti Jungkook. İstememişti o kirlenen tene değmek, istememişti o kirlenen dudağa dudaklarını sürmek, duymak istememişti o kadın parfümünün kokusunu. Ama yapmıştı..

"Tamam." Demişti Taehyung gülümseyerek, utanmaz suratı ile. Arsızdı hem de çok arsızdı, acınacak durumdaydı. Ya da Jungkook'mu acınacak durumdaydı? Acaba Taehyung artık kendine yeni bir sayfamı açmıştı? Jungkook'un yokluğuna çoktan alışmak mı istemişti? Çok erken değil miydi? Niye canını acıtmıştı? Buna dayanabileceğini nasıl düşünmüştü? Hep o demiyor muydu narin kalpli meleğim diye? Peki niye yapmıştı şimdi bunu?

OTHELLO | taekookWhere stories live. Discover now