18. Bölüm

6.4K 212 11
                                    

Birkaç dakika sonra sıktığı gömleği bıraktı, ağlamasını durdurarak geriye çekilip ıslak turkuaz gözlere baktı.

Çok şey söylemek, içindekileri dökmek istiyordu ama bir yanı da artık buna gerek olmadığını düşünüyordu.

Sessizliğini bozmadan yerinden kalktı. Duruşu bile içeri dönük ve eğikti. Omuzları her an yere düşecek gibi duruyordu.

Eşinin bu haline karşılık hüngür hüngür ağlamayı isteyen adam da yavaşça ayaklandı, çakır gözlere baktı.

"Ne olursun birkaç gün evde kal."

Kendisine bir şey yapmasından hâlâ korkuyordu ve gözünün önünde olsun istiyordu.

Hüzünlü çakır gözlerini eşine çevirdi.

"Kendimi öldürsem kim buna değer... Sen değer misin."

Cevap beklemeden çıkışa yöneldi, eşi de gömleğinin son iki düğmesini sağ eliyle kapatırken peşine düştü ama bir şey demedi. Görmese de ağlamaklı ifadesi arttı.

Kısa zaman sonra dışarı adımını attığında etrafta yorgun halde bekleyen adamları ve Tahir'in gergin ifadesini gördü. Bakışlarını, kara gözlerin sabitli olduğu yere çevirdiğinde ağlamaya başlayan babası ile Mine hanımı, hemen birkaç adım önlerinde de çatık kaşlı Zühre'yi gördü.

Yakınlığın etkisiyle tekrardan göz yaşlarını bırakırken arkadaşına yöneldi.

"Zühre..."

Zühre de arkadaşını gördüğü için öfkesini bıraktı ve sevinç göz yaşlarından birkaçını bırakırken hafifçe eğilip kollarını açtı.

İki arkadaş sıkıcı sarıldılar. Orhan bey mutluluk göz yaşlarını bırakırken ellerini diz kapaklarına dayadı, müstakbel eşinin de ondan bir farkı yoktu. Mine hanım da korkudan sonra yüksek sevinç ile ağlıyordu.

Cihangir ve Tahir birkaç saniye bakıştılar. Üç kişinin buraya gelmesi gerekmiyordu ama Zühre zorla da olsa gelmişti.

"İyi misin."

Arkadaşının sorusu üzerine geriye çekildi başını olumlu anlamda salladı. Bakışları babasının bitik ama mutlu haline kaydığında koşar adım yöneldi, açılan kollara kendisini bıraktı.

"Yavrum..." Şükür içeren bir nefes alırken kızının ayaklarını yerden keserek yerinde doğruldu, bacakları kavrayarak narin bedeni yan çevirdi. Bebek tutar gibi tutuyor, sıkıca sarılıp kabarık saçlara üst üste öpücükler konduruyordu. Kızı ise boynuna sıkıca sarılırken sessizce ağlıyordu.

Birkaç saniye sonra damadıyla göz göze geldiğinde "İyi dimi... Bir şey olmadı dimi" dedi.

Kast ettiği gibi kimse bir şey yaşatmamıştı ama Ayça büyük bir korku yaşatmıştı.

"Olmadı... İyi merak etme." Dese de bir insanı öldürmüştü ve iyi olabilme ihtimali zordu keza kendini ölmek istemesi de ayrı bir dehşet konuydu.

Çakır gözlerini sıkıca kapatıp açtı, tebessüm ettikten sonra etrafa bakmamaya özen göstererek aracına yöneldi. Ne bir şey sormak ne de bir şey öğrenmek istiyordu. İllegal her şeyden özenle kaçıyordu.

"Gidelim artık."

Kısa zaman sonra aracına geçtiklerinde anne kız, genç kadını ortalarına alarak arka koltuğa oturdular. Orhan beyin aracı çalıştırarak hareket ettirmesi ile Mine hanım genç kadına sessiz akıttı yaşlar arasında yandan sarıldı.

"Çok korktum Ayça."

Ayça'nın göz yaşları durmuyordu. Sessizce ve içli ağlıyordu. Anne sevgisini yıllarca hissettiği kadının göğsüne başını yaslarken bir eliyle de sarıldı.

Eylül'ün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin