3. Bölüm

5.1K 296 11
                                    

Sinirle sınıfa gitmiştim. Bu gün ilk dersime girecektim ama ders işlemek yerine sinirlerimi nasıl yatıştırırım diye düşünüyordum. Sınıfa girdiğimde herkes ayakta ve sıraların üzerlerinde oturmuş bir şekilde birbirleri ile şakalaşıyordu. 

İlk başta beni öğrenci sandıkları için normal bir şeymiş gibi davranışlarına devam ediyorlardı. Nasıl sanmasınlar ki bu çocuklar neredeyse benim kadar büyüktü. Gerçekten bu çocuklara bakınca benim onlardan biri gibi görünmemin normal olduğunu düşünmeye başlamıştım ama bu onun davranışlarını haklı çıkarmazdı. 

Artık derse başlamam gerekiyordu ama beni dinleyen yoktu. Elimi masaya sert bir şekilde vurarak…

- Merhaba arkadaşlar, ben yeni matematik öğretmeniniz Kyu Joon. Bu dönemi birlikte geçireceğiz umarım iyi anlaşırız… 

“Çocuklar dikkatle bana bakıyorlardı. Şaşkın oldukları yüzlerinden belli oluyordu. İçimde onların gözünde nasıl göründüğümü düşünmeye çalışıyor ama güçsüz göründüğümü biliyordum. Aralarından biri”


- Merhaba hocam ben sınıf başkanıyım, arkadaşlar ile iyi geçineceğinize eminim…

- Nereden biliyorsun, sen onlar adına konuşma ve otur yerine…”Neden bu şekilde karşılık verdim ki şimdi, oysa çocuk normal bir şey söylemişti”

- Peki hocam…

Yerine oturduktan sonra arkada oturan arkadaşları ile konuşmaya başlamıştı. Bu çocuk sınıfın baskın tiplerindendi belli oluyordu. Derse başlamak için onu susturarak ders anlatmaya başlamıştım. 

Tanışma faslını uzun tutmanın gereği yok diye düşünüyordum. Ne kadar süre ders anlattığımı bilmiyordum ama ders yerine nedense bu gün olanları düşünüyordu. Çocukların sesi ile ürktüm biran”

- Hocam, hocam…

- Evet çocuklar.

Aralarından biri gözlerimin içine bakarak konuşmaya başlamıştı... 

- Siz iyi misiniz?

- Neden…

- Konuları karışık anlatıyorsunuz, alakasız yerlerden anlatmaya başladınız…

- Nasıl alakasız…

- Bir konudan diğerine atladınız… 

- Matematiği çözmüşsün anlaşılan, ukalalık yaptığına göre…

- Özür dilerim hocam ama sizin nasıl konu anlattığınızı görünce evet çözdüm galiba…

- Öylemi o zaman sana vereceğim birkaç soruyu da çözersin…

- Soru mu?

- Evet, ne oldu…

- Yok, hocam siz bilirsiniz…

- Adın ne senin, kendinden emin olduğuna göre …

- Benim adım Na Songena öğretmenim, okula yeni transfer oldum. 

- Peki Na Songena, nedense bana birini hatırlattın...

Songena sözlerimden sonra tedirgin olmuştu. Yüzünde endişe oluştuğunu görünce gülümseyerek onu rahatlatmak istemiştim ve bilgisini ölçmek için birkaç soru vermiştim. Bu kızda beni etkileyen bir hava vardı ama nedenini anlayamamıştım. İlk günümü olaysız geçirmiştim. Buraya yeni taşındığım için hala bir pansiyonda kalıyordum. En kısa sürede kendime bir oda bulmalıydım. 
Günün yorgunluğunu atmak için küçük bir kafe de sıçak bir şeyler içmek için oturmuştum. Camdan dışarıyı izlerken birden dışarıdan geçen kız dikkatimi çekti. Hızla peşinden gitmeye başlamıştım. 

Arkadan çok tanıdık geldiği için onun peşinden gitmemi engelleyemiyordum. Nedense ara sokaklardan yürüyordu. Elini saçına götürmüş ve saçında ki tokayı çıkardığında siyah saçları sırtına dökülmüştü. 


O kadar etkileyici saçları vardı ki yüzünü görmek istiyordum. Hızla olmaya çalışıyordum ama ona ulaşamıyordum. Beklide benden korkmuştur diye düşünsem de yinede onu takip etmeye karar verdim. İlk kez bir kızı takip ediyordum. Birden sokak arasında onu kaybettim. Nasıl bu kadar hızlı davranabilmişti anlayamıyorum. 


Etrafta biraz daha dolaştıktan sonra şans bu ya kendime camında kiralık yazısı yazan bir ev bulmuştum. Hemen numarayı arayarak evi tutmak istediğimi söylemiştim. 

Bir ev bulabilmek için uzun süre arayacağımı düşünmüştüm ama öyle olmadı. İşte bu harika diye içimden geçirmiştim. Üstelik okula da yakındı ve bu benim gibi uykuyu seven biri için mükemmel bir fırsattı. 

İki gün sonra yeni evime taşınacaktım ilk kez bir ev için heyecanlanmıştım. Küçük ama şirin bir yerdi ve saklanmak için oldukça uygundu. Sabah erkenden kalkmış ve yeni evim için bir şeyler almak için dışarıya çıkmıştım. Bu gün dersim öğleden sonra olduğu için biraz rahat davranıyordum. Alış verişimi yaptıktan sonra okula gitmiştim.

Ayaklarım beni kafeye doğru götürmesine engel olamadım. Açılan kapıdan içeriye girdiğimde farklı bir atmosferde bulmuştum kendimi. Bu kadarını da beklemiyordum. İçeride sakin bir hava vardı. Öğrencilerin bu kadar sessiz olması oldukça şaşırtıcıydı.

Az ilerde oturan birkaç erkek öğrencinin dikkatle bir şeyi izlediklerini gördüm. Oysaki bu öğrenciler benim dersimde hiç susmak bilmemişti. Baktıkları şeyi merak etmiştim. Biraz daha ileriye yürüyünce şaşkınlığımı gizleyememiştim.

Kafenin arka kısmın da küçük küçük kurabiyeler yapmaya çalışan bizim cadıyı görmüştüm. Kenarda ki masaya geçerek farkına varmadan bende izlemeye başlamıştım. Çocuklar kendi aralarında konuşuyorlardı… 


- Çok güzel değil mi… “Güzel mi o mu diye geçirdim içimden”

- Evet, çok güzel, şunun ellerine baksana “Elleri ne baksana, bu çocukların nesi var böyle”

- Evet onun elleri çok nazik, dostum ben aşık oldum galiba…

- Bende oldum galiba…

Öğretmenim, Serseri Ablamın Peşinde!Où les histoires vivent. Découvrez maintenant