20. Bölüm

2K 145 4
                                    



- Beni mi arıyordunuz? Bu kadar karışıklığa gerek var mıydı? "Geun sesin geldiği yöne bakınca içeriye tüm ciddiyeti ile giren Kyu yu fark etmişti. Geun kadar Kyu da onun bu hareketine şaşırmıştı. Şimdi ortada liderin oğlu olduğunu söyleyen iki kişi vardı. Geun ise korku dolu bakışlar ile Kyu ya bakarken Seung Kyu nun bakışlarında ki ifadeyi çözmeye çalışıyordu. Adamların kafası iyice karışmıştı.

- Sen de kimsin?

- Aradığınız kişi...

- Hayır değil...

- Evet aradığınız kişi benim...

- Sen ne yaptığını sanıyorsun? Bu senin kötü şakalarından biri değil...

- Şaka mı? Şaka yaptığımı kim söyledi? "Geun, Kyu nun sözleri ile
git gide daha çok şaşırıyordu. Onu ilk kez bu kadar ciddi bir ifade ile görüyordu. Ama onu bu adamlara veremeyeceğini de iyi biliyordu. Seung bir adım öne çıkarak...

- Siz ona bakmayın liderin oğlu benim...

- Hayır benim...

- Hayır benim."Geun öne atılınca herkes şaşırmıştı. Geun ise kendisine şaşkın bakan gözlere karşılık" neden öyle bakıyorsunuz? Size liderin oğlu olduğunu söyleyen kim. Ben liderin tek çocuğuyum.


İyi bakın aralarında benim gibi dilinizden anlayan var mı? Uzun zamandır buradayım ve erkek olduğumu düşündükleri için bu kadar uzun süre saklanabildim. Şimdi onları bırakın ben elinizdeyim... "Kyu ve Seung şaşkın ve bir o kadar korku dolu bakış ile Geun u dinledikten sonra aynı anda"

- Hayır yalan söylüyor. Liderin oğlu benim. "Geun ise hiç
ciddiyetini bozmadan adamların üzerlerine doğru gidiyordu. Kyu kolundan tutmuştu."

- Sen e yapıyorsun?

- Doğru olanı...

- Sence de bu çok saçma değil mi?

- Asıl saçma olan sizin tavrınız. Şimdi çocukları da alın dışarıya
çıkın.

- Seni bırakacağımı mı düşündün? Asla olmaz. Sana söyledim seni
ne bir başkasına veririm nede sana bir şey olmasına izin. "Geun ve Kyu kendi aralarında konuşurken adamlardan biri hızlı davranarak Geun u kendine çekmiş ve başına silahı dayamıştı.

Geun un söylediklerine inanan adamlar artık Geun un liderin çocuğu olduğuna çoktan karar kılmışlardı bile. Seung Geun u asla bırakmaya niyetli olmadığını adamlara göstermek isteyerek sınıfı terk etmemişti. Kyu da Seung gibi hala sınıftaydı ve Geun a korkulu gözler ile bakıyordu. Seung araya girerek...

- Kızı bırakın beni alın...

- Seni ne yapalım bize bu kız lazım...

- O zaman beni alın. "Kyu öne atılmıştı. Adamlar ise gülmeye
başlamıştı"

- Sende amma kıymetliymişsin vahşi kedi. Ama boşuna bu kez
elimizden kurtulamazsın. Baban bize yaptığının hesabını vermek zorunda...

- O zaman çek tetiği..

- Büyük bir zevkle...

- Hayır... "Adam, tetiği çekmiş tam ateş edeceği sırada Kyu ve Seung ileri atılarak adamın elinden silahı almaya çalışmış ancak silah ateş almıştı. Başta kimin vurulduğu anlaşılmayan arbede de adamlar hızla sınıftan kaçarken Geun arkasını döndüğünde Kyu ve Seung un yerde yaralı bir şekilde yattığını görmüştü.

Kyu üzerinde ki kanı görünce donup kalmıştı. Geun ise ne yapacağını şaşırmıştı. Seung gülmeye başlayınca Geun onun vurulduğunu anlamıştı. Hızla Seung un yanına çömelen Geun, korku ile Seung a bakarken yerden kalkan Kyu eli ile kanın olduğu bölgeye dokununca sadece Seungtan bulaşan bir kan olduğunu anlamıştı. Canının acıması ile ayağa kalkan Seung omzunu tutarak...

- Gerçekten bu acıttı. "Büyüyen gözler ile Seung a bakan Kyu ve Geun hızlı bir şekilde Seung u hastaneye yetiştirmişlerdi. Omzunda ki kurşunun çıkarılması ile müşahide altına tutulan Seung un başında Geun beklemeye başlamıştı. Bir yandan da bugün olanları anlamaya çalışan Geun ne yapacağına bir türlü karar veremiyordu.


Kyu yaşadığı olayı çabuk atlatmıştı. Geun ise onu böyle bir olaya karıştırdığı için kendine kızıyordu. Adamların tekrar geleceğini biliyordu. Bunun için bir şeyler düşünmeliydi ve bunu engellemek o kadarda kolay değildi. Saba erkenden eve giden Geun, Songenaya hiç bir şey söylememişti. Sadece sınavdan sonra annesi ile ameliyata gireceği için birkaç eşyasını alarak tekrar hastaneye gitmişti.


Songena sınava girmiş ve birkaç saat sonrada sınavdan çıkarak heyecan ile hastanenin yolunu tutmuştu. Artık geciktirmenin bir anlam yoktu. Aradan geçen iki ay boyunca annesi gözleri önünde acı çekmişti. Artık bu acıları son bulmalıydı. Hastaneye gitmeden Seung u görmek için okula giden Songena, Seung yerine Sofi ayı görünce üzülmüştü. Songenayı fark eden Sofia yanına gitmişti.

- Sen Songena olmalısın?

- Evet ama ben sizi tanımıyorum...

- Ne kadar da büyüdün sen? "Songena şaşırmıştı onun bu şekilde
davranmasına. Dikkatle bakmaya başlayan Songena karşısında ki kızın Seung un evinde gördüğü resimdeki kız olduğunu anlamıştı. Ama neden onca zaman sonra geri gelmişti. İçinde birçok soru ile oradan ayrılan Songena hastaneye girdiğinde ablası onu bekliyordu.

Doktorlar bütün hazırlıkları tamamlamıştı sadece annesinin
değerlerinin normale dönmesi için ilacın etkisini göstermesini bekliyorlardı. Songena başını yastığa koymuş ve gözlerini kapatarak Seung u düşünüyordu. Geun ise bu sırada Seung un yanına giderek nasıl olduğuna bakmıştı.

- Sen neden hala buradasın? Bu gün Songenanın sınavı yok muydu?

- Evet sınav bitti ve birazdan ameliyata girecek...

- Nee... Neden bunu daha önce söylemedin?

- Sende yaralısın unuttun mu?

- Evet ama Songena şimdi korkmuştur. Bana yardım et...

- Ya sen ne yapıyorsun?

- Ayağa kalmaya çalışıyorum. Şu şeyi kolumdan çıkar. Songenayı
görmem lazım..

- Ama...

- Hadi diyorum sana... "Geun, gülümseyerek Seung un isteğini
yapmıştı. Seung ise koşar adım Songenaın odasının kapısına gelmişti.
Derin bir nefes alarak içeriye girdiğinde Songenanın gözlerini kapalı bir şekilde görmüştü.


Ağır adımlar ile yanına yanaşarak yatağının kenarına oturmuş v Songenanın uyurken ne kadar da masum göründüğünü düşünüyordu. Elini avucu arasına alarak tüm cesaretini toplamış ve Songenanın kulağına eğilerek uyuduğunu sandığı sevdiğine aşkını fısıldamıştı.



- Seni seviyorum küçük cadı... Bunu sakın unutma, seni burada bekleyeceğim... "Seung sözlerini bitirdikten sonra tekrar Songenanın yüzüne bakmış ve elini saçlarına götürerek alnına masum bir öpücük kondurarak yanından ayrılmak istemişti. Ama Seung a engel olan Songenanın sıkıca kavradığı eli olmuştu.


Başını tekrar Songena ya çeviren Seung, gözlerini şaşkın bir şekilde büyüterek kendisine yavaş bir şekilde gözlerini aralayan Songenayı görünce heyecanlanmıştı. Songena ise hayal ile karışık olduğunu düşündüğü rüyasında ki kişinin yanında olduğunu görünce gülümsemişti. Elini tutan Seung a bakarak...


- Sen az önce ne dedin? "Seung yutkunarak, Songenaya bakmıştı"

- Ben mi? Senin cadı olduğunu...

- Ondan önce...

- Hiçbir şey söylemedim...

- Öyle mi?

- Evet öyle... Seung hızla odadan çıkmak istemişti ama kapıyı açması ile Songenanın sözünü duyunca durmuştu.

Öğretmenim, Serseri Ablamın Peşinde!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin