67.Bölüm

1.2K 75 0
                                    

Ali ve Nazlı sabah erkenden kalkıp hastaneden izin almışlardı. Ali'nin geçen gün belirlediği üç eve gidip baktılar. Ali'nin en son öve öve bitiremediği, bahçesinde bebeğiyle oynarken hayal ettiği her bir ândan bahsettiği ev Nazlı'nın da içine sinmişti. Sonunda karar verdiler ve o evi tuttular. Emlakçı anahtarları Ali'ye teslim etti ve yanlarindan ayrıldı. Ali Nazlı'yi bir odadan bir odaya sürüklüyor, planlarını anlatıyordu.
ALİ=Nazlım bak buraya 2 tane masa alalım. Güneş açıları buraya tam 90° derece ile düşüyor. Yani öğlen saatlerinden başlayarak akşama kadar oda gayet ışık alacak. Boşuna lamba yakmayip tasarruf etmemizin yani sıra bir de bol bol D vitamini alacağız.
Nazlı gülümseyerek Ali'nin bu çocuksu ve heyecanlı halini keyifle izliyordur. Ali Nazlı'nin elinden tutar, başka bir odaya sokar.
ALİ=Bak burası da bizim odamız. Şuraya bir yatak, şuraya bir dolap. Ee şey arka odayı giyinme odası yaparız diye düşündüm. Benim fazla bir eşyam yok odadaki dolap bana yeter. Burası tamamen senin olabilir. Zaten senin çok eşyan varmış burası senin olsun.
NAZLI=Ay abartma Ali çok eşyam yok.
ALİ=Bilmiyorum ben Doruk bana öyle söyledi.
NAZLI=Ne dedi?
ALİ=Biz buraya taşınırken benim taşınmam 1 saat Nazlı'nin ki 3 gün sürdü dedi. Bir orduya yetecek ayakkabıyla montun varmış. Yani ben demedim o öyle söyledi.
NAZLI=Allah Allah bak sen şuna ya soracağım sana Doruk. Sevgilim yok o kadar fazla bir şeyim, abartıyor o. Aman neyse yerleşince görürsün zaten.
ALİ=Tamam ee şey gel gel en güzel odada sira.
Ali ve Nazlı büyük pencereli ful ışık alan küçük bir odaya girerler.
ALİ=Burası da bebeğimizin odası. Özellikle burayı seçtim. Bahçeye baktığı için yoldan olan taraftan ses gelmiyor, ayrıca sürekli güneş alıyor. Bizim odamızın da hemen yanında. Yani gece ağlarsa hemen yanina gelebilmemiz için. Buraya beşik koyarız, buraya kıyafetlerini koyacağımız dolabı, buraya da bezlerini. Ne dersin?
Nazlı ağlamaya başlar.
ALİ=Ne oldu Nazlım, beğenmedin mi? Olsun olsun başka odaya bakarız, sen ağlama yeter ki.
NAZLI=Hayır hayır cok beğendim. Ben duygulandım sadece. Ali şu yaşadıklarımızı düşünüyorum şu halimize bakıyorum. Her gün her saat sana baktıkça, elimi karnıma koydukça şükrediyorum. Ben ne sevap işledim de sizi kazandım diye. Sen benim şu hayatta başıma gelen en güzel şeysin. Senin bu heyecanın, ne kadar korkmuş olsanda bebeğin için daha o gelmeden bu kadar çabalaman beni çok mutlu etti. Mutluluktan ağlıyorum yani.
Ali Nazlı'ya sarılır.
ALİ=Kalbim deli gibi atıyor, hala çok korkuyorum. Ama sonra sana bakıyorum, bebeğimizi düşünüyorum. Dediğin gibi Nazlı biz neler neler yaşadık. Ama bak hala buradayız ve bir aradayız. Bu ev bizim evimiz. Bebeğimiz de gelince her şey tam olacak. Bir anda olmasa da zamanla hepsi olacak.
NAZLI=Ali seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?
ALİ=Bende seni çok seviyorum Nazlım.
Ali başını Nazlı'nın başına yaşlar. Birazdan heyecanla ayrılır.
ALİ=Hadi gidelim hastaneye gidelim.
NAZLI=Tamam dur gideriz ne bu acele?
ALİ=Bebeğimi göreceğim Nazlı, ilk kez göreceğim. Ben çok heyecanlıyım sen değil misin?
NAZLI=(Gülerek)Bende çok heyecanlıyım hadi gidip görelim bebeğimizi.
AlNaz evden çıkar hastaneye gelirler. Ali hastanedeki en iyi ve uzman kadın doğum uzmanı Ceren Hanıma randevu almıştır. Birazdan içeri girerler.
CEREN=Hoş geldiniz, buyrun geçin.
NAZLI=Hoş bulduk hocam.
ALİ=Merhaba.
CEREN=Eveet sanırım 1 ay olmuş bebişi öğreneli. Bir bakalım neler yapıyor ufaklık. Nazlı seni böyle alayım. Ali sende yanına geçebilirsin.
ALİ=Ta-tamam geçeyim.
Nazlı karnını açar, Ceren ultrason cihazı ile bebeğe bakmaya başlar. Birazdan bebeği en net haliyle gösterir.
CEREN=Eveet işte burda ufaklık.
Ali monitöre doğru yaklaşır, gözleri dolmuştur. Kalbi düzensiz ve çok hızlı atmaya başlamış, avuç içleri terlemiştir. Nazlı da ondan farksızdır. Ali'ye doğru yaşlı gözlerle bakar.
NAZLI=A-Ali bak be-bebeğimiz.
Ali monitöre kitlenmiş gözlerinden istemsizce akan bir kaç yaşa engel olamaz.
ALİ=Bu bu bizim mi şimdi? Bizim bebeğimiz mi? Be-benim benim mi yani?
NAZLI=Bi-bizim Ali, bizim bebeğimiz.
CEREN=Aynen öyle babası, ufaklık çok iyi ve hareketli duruyor. Bir ay sonra kalp atışlarını da rahatça duyabileceğiz. Nazlıcım bu süreçte kendini çok yormuyorsun. Bulantı ve baş dönmesi sürekli olarak seni rahatsız edebilir ancak bir kaç aya kadar büyük bir kısmı geçecektir. İlişkiden bu aylarda biraz uzak durmakta fayda var. Beslenmene ve uyku düzenine çok dikkat etmelisin. Yine bir sorun olursa ben her zaman buradayım, gelebilirsiniz. Telefonum da var zaten sende bir sıkıntı olursa gönül rahatlığı ile arayabilirsin.
Ali bir anda kendine gelir.
NAZLI=Çok teşekkür ederim Ceren Hocam, hepsine dikkat edeceğim.
ALİ=Edeceğiz Nazlım edeceğiz. Ben dediklerinizin hepsini yazdım aklıma. Çok iyi bakacağım ikisine de merak etmeyin.
Ceren gülümser.
CEREN=Al bakalım babası, ilk fotoğrafını da sana verelim o zaman.
Ali fotoğrafı eline alır. Zaten ıslak olan gözleri daha da buğulanır. Gözlerinden çıkan yaşlar ellerine düşer. Nazlı'nın yanına gelir.
ALİ=Bak Nazlım ilk fotoğrafı çok güzel değil mi?
Nazlı gözleri dolu dolu Ali'ye bakar. Ellerinden tutar.
NAZLI=Çok güzel, çok...
AlNaz Ceren'e veda ederek odayı terk eder. Ali yürürken hâlâ elindeki fotoğrafa bakıyordur. Nazlı da onun bu ürkek bakışlarıyla ara sıra düşen göz yaşlarını gördükçe daha da duygusallaşmıştır. İkili üstlerini değişip deske gelirler. Ali elinden fotoğrafı hâlâ düşürmemiştir, gözleri de hâlâ göz yaşlarına ev sahipliği yapıyordur.
FERMAN=Arkadaşlar neredesiniz siz? Sizi arıyorum 2 saatir. Ali ne oldu, bir dakika siz niye ağladınız? Bir şey mi oldu?
AÇELYA=Naziko ne oldu kötü bir şey mi oldu?
ALİ=Ho-hocam biz.
FERMAN=Oğlum korktumayin bizi ne oldu?
Ali elindeki fotoğrafı Ferman'a uzatır.
ALİ=Bebeğimiz hocam. İlk fotoğrafı. Onu görmeye gittik.
Ferman Ali'den fotoğrafı alır, gözleri dolar.
FERMAN=Merhaba ufaklık.
ALİ=Hocam küçücük, minicik. Be-benim hocam benim. Bizim bebeğimiz.
AÇELYA=Yaaa İnanmıyorum teyzesinin bir tanesinin ilk fotoğrafı mi şimdi bu?
GÜLİN=Ay ben dayanamayacağım ya.
Gülin hızla ayağa kalkar, Nazlı'ya sarılır. Açelya da ikiliye katılır. Selvi de arkalarında gözlerinden akan göz yaşlarına engel olamaz. Canından çok sevdiği Adil'in emaneti Ali büyümüş, evlenmiş su an çocuğunun fotoğrafına bakıyordur. Ferman dolu gözlerle Ali'ye bakar. Fotoğrafı ona geri uzatır.
Ali fotoğrafı kalbine bastırır. Nazlı'ya döner.
ALİ=Şey bu bende kalsa olur mu?
NAZLI=(Ağlayarak)Tabi canım kalabilir.
FERMAN=Aa tamam ağlattınız hepimizi yeter bu kadar. Nazlı ben seninle bir şey konuşacaktım aslında.
Nazlı göz yaşlarını siler.
NAZLI=Buyrun hocam?
FERMAN=Sen ve Doruk için uzmanlık sınavı yaklaşıyor. Sınavdan önce tez yazmanız gerek. Doruk ile sabah konuştuk. Seninle de bilgilerini şöyle bir gözden geçirelim diyorum. Cerrahi bugün sakin. Topla kağıt kalemi Doruk'u da al 1 saat içinde yanıma gelin. Önceden bir konuşalım sizinle, tamam mı?
NAZLI=Tamam hocam birazdan yanınızdayız.
Ferman Ali'ye döner, saçlarını karıştırır ve gider. Ali de kızlara veda edip odasına gider. Masasına oturup Adil hocası ile olan resmini eline alır. Uzun bir iç çekişten sonra göz yaşları çerçeveye düşer.
ALİ=Bir zamanlar elinden tutup doktor çıkarttığınız o otizmli çocuk baba oluyor Adil Hocam. Bakın bu da onun ilk fotoğrafı. Küçücük mini minnacık daha. Günler geçti aylar geçti ben sizi hâlâ çok özlüyorum Adil Hocam. Keşke yine burda olsanız, ben kapıyı çalmadan içeri dalsam, siz bana başta kizsaniz da hemen yumuşasanız. İnletsem burayı BABA OLUYORUM!!! diye.
Gözlerinden akan yaşları sildikçe, yanaklardan süzülen her bir damlaya yeni birisi ekleniyordur. Burnunu çeke çeke konuşmaya devam eder.
ALİ=Baksaniz bana şöyle dolsa gözleriniz, gözlüğünüz buğulansa. Uzaktan uzaktan sarılsak birbirimize. Siz demeseniz de ben anlarım benim için ne kadar gurur duyduğunuzu. Ben anlarım hocam anlardım, sizin tek bir bakışınızdan anlardım ne demek istediğinizi. Selvi Hemşire, Doruk, Açelya, Gülin, Ferman Hoca, Beliz Hanım hatta Vuslat Hanım bile bizim yanımızda. Onları ne zaman bir arada mutlu görsem çok mutlu oluyorum. Evet artik yalnız değilim diyorum ama içime garip bir hüzün doluyor. Sizin yeriniz hiç dolmuyor hocam, dolmayacak. İyi ki beni yanınıza aldınız, iyi ki Berhayat Hastanesine getirttiniz. Ve iyi ki babalık yaptınız. Sizi çok seviyorum Adil Hocam. Si-size söz veriyorum, tıp-tipki sizin gibi bir baba olacağım ona. Ne zaman düşse yanında olacağım, onu koruyup kollayacağım. Her şey için teşekkür ederim Adil Hocam. Umarım abimle beraber şu an beri görüp gurur duyuyorsunuzdur...
Birazdan kapi tıklanır. Ali kendini toparlar. Gözlerini silerken seslenir.
ALİ=Girin!
SELVİ=Gelebilir miyim Ali'cim?
ALİ=Ta-tabi Selvi Hemşire gel.
SELVİ=Tahmin etmiştim Adil'e bebeğini göstermeye geleceğini.
Selvi'nin de gözleri Ali gibi dolu doludur.
ALİ=Ne güzel olurdu değil mi şimdi burda olsaydı.
SELVİ=Çok güzel olurdu Ali çok... Hayat bu biz planlar yaparken başımıza gelen acı tatlı şeyler bütünü. Alicim sen bana Adil'in emanetisin. Sen de Nazlı da canımsınız benim. (Kalbini gösterir.) Ben Adil'i tam burada taşıyorum. O şimdi görüyordur, çok mutludur inan. Ali ben Adil'in yerini hiç bir zaman dolduramam ama sen ister bir Abla olarak gör beni ister bir anne. Seninde evladının da her daim yanındayım, bunu unutma olur mu?
Ali yaşlı gözlerle Selvi'ye bakar.
ALİ=Te-teşekkür ederim Selvi Hem- Selvi Abla.
SELVİ=Alii, bana ilk defa Selvi Abla dedin!
ALİ=Açelya söyledi biz bize olduğumuz zamanlar size böyle seslenince çok resmi oluyormuş. O yüzden iş dışında sanırım daha samimi olabiliriz. Hem dediğin gibi, biz birbirimize emanetiz. Sen de benim ablam olabilirsin böylece değil mi?
Selvi gülümseyerek göz yaşlarını siler.
SELVİ=Tabi ki Alicim her zaman...
(ARALARDA ZAMAN ATLAMALARI YAPACAĞIM DOSTLAR. HİKAYENİN ÇOK YAVAŞ İLERLEMEMESİ İÇİN.)
Hastanede işler tıkırında işler. Nazlı ve Ali işten erken çıkmış eşya almaya gitmişlerdir. Ali her şeyi en ince ayrıntısına kadar irdeliyor, en iyi mobilya ve gereksinimleri almaya çalışıyordur. Nazlı'nın onu sakinleştirip, yönlendirmesi ile bir süre sonra alışverişi tamamlarlar. Ali eski evindeki eşyaları Adil Hocasi aldığı için onları atmaya kıyamaz. Çalışma odası ve salona eski eşyalarını koordine eder. Ertesi gün ekip izin almıştır. Ali ve Nazlı'nın evini yerleştirmeye gelirler. Ali indirilen her kolinin dikkatle yerleşmesi için ustalara kök söktürüyordur. Nazlı bir yandan onu sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da Ali'nin bu çocuksu sevincine gülümsemeden duramıyordur.
ALİ=Aa onun içinde lambalarım var benim, lütfen dikkat eder misiniz? Yavaş çok yavaş.
ADAM=Abi merak etme az kaldı zaten dikkat ediyoruz biz.
NAZLI=Ali gelir misin buraya bir saniye?
ALİ=Ne, ne oldu, iyi misin?
NAZLI=Canım iyiyim ben, sen de bir sakin olur musun? Ya bırak adamlar işini yapsin Ali.
ALİ=Ne yapayım Nazlı, eşyalarıma zarar gelmesini istemiyorum.
DORUK=Ee şey biliyorum çok yanlış bir zaman ama ben Harika'yı da çağırdım yardıma. Bir problem olur mu?
ALİ=Normalde emrivakilerden hiç hoşlanmam Doruk. Ama Harika'yı sevdim, hem sen de çok mutlu oluyorsun onu görünce. O yüzden bir istisna yapabilirim sanırım. Nazlım?
NAZLI=Olur olur iyi yapmışsın.
AÇELYA=Ay çen sevgilin olmadan yapamıyor musun? Aman da aman.
DORUK=Ehehe çok komik, sen işine baksana kızım. 10 saatir o koliyi yerleştiremedin zaten. Beceriksiz.
AÇELYA=Bana bak Doruk benim sinirlerimi bozma. Harika gelince senin o muhteşem taşınma anılarını anlatırım görürsün.
HARİKA=Duymayı çok isterim.
Doruk arkasını döner.
DORUK=Aa sen mi geldin, hoş geldin ne iyi ettin. Biz de Açelya arkadaşım ile şakalaşıyorduk değil mi Açelya'cım?
AÇELYA=Yoo ben gayet ciddiydim.
DORUK=Sarı fırtına ne yapıyorsun sen ya?
NAZLI=Off tamam bir susun ya, kızı diktiniz kapıya. Hoş geldin Harika.
HARİKA=Hoş buldum hayırlı olsun, eviniz çok güzelmiş.
ALİ=Teşekkür ederiz, hoş geldin.
HARİKA=Ee şey ben size bir şey yaptım, bilemedim de tam ne getirsem. Kendi ellerimden bir şey olsun istedim. Umarım deniz manzarası seviyorsunuzdur.
Harika Ali ve Nazlı'ya tablo uzatır.
NAZLI=Bunu sen mi yaptın?
HARİKA=(Gülümser)Evet.
ALİ=Çok güzel olmuş, çok yeteneklisin. Teşekkür ederiz Harika.
HARİKA=Rica ederim, tekrardan hayırlı olsun.
NAZLI=Canım bunu nereye asalım?
ALİ=Ee şey bu duvar nasıl olur?
NAZLI=İyi gibi, hem içeriye ayrı bir hava da kattı.
ALİ=Buna katılmıyorum Nazlı. Bir tablo içeriye nasıl bir hava katabilir ki? Ağaç veya bir bitki değil sonuçta.
Ekip Güler.
NAZLI=Kinaye yapıyorum canım benim.
ALİ=Benim bu kinaye konusunda baya bir çalışmam gerek sanırım. Aaa çok ağır o kitaplarım var içinde ben yardım edeyim.
DORUK=Dur sen kara şimşek, dipçik gibi delikanlı var burada, senin bir yerin incinmesin ben alırım.
AÇELYA=Hahahaha sen misin dipçik? Ay Doruk güldürme beni.
Doruk bir Açelya'ya bir Harika'ya bakar.
DORUK=Açelya'cım o sarı sarı saçlarının benim narin ellerimde kalmasını ister misin canım arkadaşım?
AÇELYA=Aman iyi be sustuk.
GÜLİN=Hadi kaldır da görelim seni şampiyon.
Doruk ellerini kollarını hareket ettirir. Kutuyu bir anda kaldırmaya çalışır, kutu kalkmaz.
DORUK=Ehehe biraz sıkışmış bu, şimdi kaldırıyorum.
Tüm ekip gülerek onu izliyordur. Doruk derin bir nefes alır, kutuyu kaldırır. Kaldırdığı gibi donakalır.
AÇELYA=Ay kütürt diye bir ses geldi. Doruk o senin belin miydi, yoksa kırılan egon mu?
HARİKA=Doruk iyi misin?
DORUK=Be-belim, sanırım kitlendim ben böyle. Ka-kara şimşek bir el mi atsan?
Ali koşarak Doruk'dan kutuyu alır.
ALİ=Gel gel uzan şöyle. Ben sana dedim Doruk, ağır dedim. Gel bakacağım beline.
DORUK=Ya bu ne oğlum hayır bu ne ya? Kimi öldürdün koydun bunun içinde? Tüm kütüphaneyi koysaydın keşke, az olmuş mu? Nazlı yok gerçekten yok at sen bunları at. Ev mi taşıyoruz, ağırlık mi çalışıyoruz belli değil ya.
ALİ=Hayır hayır bunlar her evde olması gereken kitaplar. Nazlı atmayalım ne olur atmayalım, kitaplarımı.
NAZLI=Alicim merak etme atmıyoruz hiç bir şeyi. Doruk sende uzan şuraya dinlen biraz. Ve mümkünse sus. Kızlar biz de benim odamı yerleştirelim olur mu?
AÇELYA=Ayy evet evet bu ego deposu kalsın burada böyle.
DORUK=Tamam gidin siz Harika kalsın benimle.
GÜLİN=Yok öyle yağma, seni çekiştireceğiz biz yukarıda Harika da bizimle geliyor.
DORUK=Bir dakika ne çekiştirmesi ya? Yok yok öyle bir şey. Sen burada kal, bak konuşuruz hem he?
HARİKA=Sen uzan canım burada, biz kızlarla sohbet edelim biraz.
AÇELYA=Hahahaha güle güle Doruuuuk.
DORUK=Na-Nazlı bak bu ikisine hiç güvenmiyorum ben. Olur olmadık şeyler anlatırlar sen engel ol tamam mı? He canım arkadaşım, güzel arkadaşım?
NAZLI=Valla hiç bana öyle bakmayın Doruk Bey. Çok şey konuşacağız. Özellikle de eve taşınırken sen 1 saatte ben 3 günde taşınmışım ya ondan başlayacağım. Hadi kolay gelsin size.
DORUK=Ulan kara şimşek yaktın beni yaktın.
ALİ=Ne ne yakması Doruk hiç bir şey anlamıyorum ben.
DORUK=Gel gel anlatacağım ben sana gel. Off tamam hadi gidin siz, kolay gelsin.
Kızlar yukarı çıkar. Eşyaları yerleştirirken sohbete başlarlar.
AÇELYA=Yaaa hala inanamıyorum ben Nazlı. Siz şimdi baya baya evlendiniz ayni evde yaşıyorsunuz öyle mi?
NAZLI=Hahah bende Açi bende, gözlerimin önünde yaşadıklarımız bir film şeridi gibi geçip duruyor.
GÜLİN=Bir tek bebek odası kaldı geriye değil mi?
NAZLI=Evet onu da cinsiyeti öğrenince tamamlayacağız. Gerçi Ali'ye kalsa şimdiden her şeyden ikişer tane alıp koyacak ama.
AÇELYA=Ayy kıyamam nasıl mutlu yaaa.
HARİKA=Hayatımda ilk kez böyle bir şey görüyorum. Yani sözde hepimiz iyi insanlarız değil mi? Lafa gelince hepimiz eşitiz. Ama Ali gibi insanları görünce garip garip bakıyoruz, onlara şans vermek yerine yüzümüzü çeviriyoruz. Ne kadar zor bir şey otizmli biri ile beraber olmak. Bunları düşünürken bir Ali'ye bakıyorum bir de sana bakıyorum ne güzeller diyorum içimden. Çok güzelsiniz Nazlı, çok mutlu olursunuz inşallah.
NAZLI=Yaa teşekkür ederiiiim. Mucize gibi bir şey Ali, her haliyle Mucize.
AÇELYA=Ahahah mesela ne gibi haller Naziko?
NAZLI=Her hali işte, bakışı gülüşü, sevgisi. Her şeyi.
GÜLİN=Yaa yerim ben sizi. Gör Güneş Bey gör ellerde ne sevgililer var gör.
HARİKA=Güneş?
AÇELYA=Bu çiçeğimin ex manitası. Bizimkiler öküz çıktı biraz da o bakımdan konuşuyoruz. Yaaniii Doruk da az öküz değildir şimdi Harikacım yalan yok. Ama seni tanıdığından beri bir haller bir edalar evde görmen lazım. Ay geçen gün bana kumandayı bile isteye kendi rızası ile verdi inanabiliyor musunuz, Doruk yani. Baya değişti.
HARİKA=Yanii bazen garip davranıyor heyecanlanıyor yanımda ama tatlı geliyor bana.
NAZLI=Yiaa ne güzel, şaka bir yana gerçekten ona iyi geliyorsun Harika. O buz gibi duran ketum Doruk geçen gün de Ali ile ben bebek kıyafetleri bakarken ağladı. Hahahah sözde ben hamileyim baya oturdu ağladı yanımızda. Tabi inkar etti laf edince ama biz yakaladık Ali ile.
AÇELYA=Ay benim minnoş kalpli kardeşim hahahahahahah. İyi oldu bunu öğrendiğim uğraşırım az kendisiyle.
GÜLİN-HARİKA=Hahahahah.
Nazlı eşyalarını yerleştirirken gözüne bir şey takılır.
NAZLI=Bu-bu ne ya?
GÜLİN=Gecelik değil mi?
NAZLI=Yok yok gecelik de bende ne işi var bunun, benim böyle bir geceliğim yok ki.
AÇELYA=Ahahah artık var.
NAZLI=Açiiiii!!! Sen mi koydun bu buraya?
AÇELYA=Of iyi be tamam ben koydum ne var? Kızım gri mavi geceliğinden başka böyle ateşli bir şeyin yoktu. Ne yapayım kıyamadım, ben aldım koydum. Ayılı pijamalarınla girmeyeceksin heralde Ali'nin koynuna. Tövbe tövbe konuşturma şimdi beni.
Nazlı'nın boynundan yanaklarına kadar yükselen ateş onu kıpkırmızı eder.
NAZLI=Açi ya kaç defa söyledim sana deme şöyle şeyler. Sevmiyorum konuşmayı biliyorsun.
AÇELYA=Ayy Nazlı ne aldık bir gecelik aldık ya giyersin işte ne güzel. Hem ben sana her şeyi anlatıyordum ama, ne bu şimdi.
NAZLI=Anlatma ve ben sana anlat mi diyorum? Hem bu ne ya bari daha usturuplu bir şey alsaydın. Bunu giymişim, giymemişim çok da bir şey fark etmiyor.
AÇELYA=Kızım üstünde 2 dakika duracak zaten ahahaha ne uzattın ya.
Nazlı eline geçirdiği tişörtü Açelya'ya fırlatır.
NAZLI=Açi öldürürüm seni, sus artık.
Açelya ikiliye bakıp kıs kıs gülen Gülin ve Harika'ya döner.
AÇELYA=Bir defa beraber oldular, çocukları olacak gecelikten utanıyor. Deli bu kız deli.
NAZLI=Açiiiii duyuyorum yalnız ben. Sussana kızım sen, işine bak.
AÇELYA=Ben de seni seviyorum Nazikoom.
Kızlar sohbet ederken bir yandan da Doruk ve Ali konuşuyordur.
DORUK=Eee kara şimşek bitti gibi neredeyse, nasıl hissediyorsun?
ALİ=Normalde taşındığım evlere kolay kolay alışamam başta. Ben kendimi bildim bileli tek başıma yaşıyorum. Şimdi Nazlı ile beraber kalacağız. Korkuyorum bazen ya yanlış bir şey dersem, ya yanlış bir şey yapıp onu üzersem diye. Ama sonra Nazlıma bakıyorum ve çoğu şeyi unutuyorum. Beni rahatlatıyor sanki, sesi kokusu, bebeğimiz. Başta zor gelecek, bazen olmayacak ama zamanla her şey yoluna girecek. Yani öyle umuyorum.
DORUK=Sen sadece Mucize doktor değilsin ki Ali. Sen Mucize bir insansın. Neler neler başardın şimdi sevdiğin kadınla aynı evde mi kalamayacaksın. Evlilik yani bu, bazen anlaşmazlıklar olur, bazen kavgalar olur. Ama dönüp dolaşıp yine birbirinizi bulursunuz siz Nazlı ile. Bize baksana Harika ile tanışalı şunun şurasında ne kadar oldu ki. 2 güne 1 tartışıyoruz. Ama ne o benden ne ben ondan gidemiyoruz. O yüzden takma sal.
ALİ=Neyi salayım?
DORUK=Ali ya bu kadar kitabın var eşşek yükü gibi. İçinde neden mecaz anlam, atasözleri ve deyimler kitabı yok, hayır neden yani? Ne zaman bir şey desek bir espri yapsak anlamıyorsun. Karşındaki insan mal gibi kalıyor. Öğren oğlum şöyle bir kaç kelime lazım olur.
ALİ=Haklı olabilirsin bu konuda çok eksiğim var. Yarin ilk işim böyle bir kitap edinmek olacak. Teşekkür ederim Doruk, yaniii her şey için.
DORUK=Ne demek kara şimşek, arkadaşlar ne için.
Birazdan ekip tüm evi yerleştirir. Akşam ekibe Muhsin, Selvi, Ferman, Vuslat ve Beliz de katılır.
ALİ=Aa Ferman Hocam hoş geldiniz.
FERMAN=Hoş bulduk Ali. Ne güzel olmuş eviniz.
ALİ=Teşekkür ederiz hocam.
BELİZ=Güle güle oturun Alicim.
ALİ=Şey güle güle nasıl oturabiliriz ki, bir süreden sonra gülmek karnımızı ağrıtır fazlası çok tehlikeli. Normal otursak daha iyi değil mi?
Beliz dediği şeyin Ali tarafından ne kadar garip karşılanacağını unutmuş, gelen tepki üstüne kahkaha atmıştır. Nazlı durumda el koyar.
NAZLI=Canım yani iyi günlerde oturun demek istedi. Lafın gelişi.
ALİ=Haa ya çok pardon anlamadım ben. Teşekkür ederiz.
BELİZ=Haha önemli değil Alicim.
MUHSİN=Hayırlı olsun Ali Paşa.
ALİ=Sağolun Muhsin Hocam, hoş geldiniz.
VUSLAT=Aliciiiim, hadi hayırlı olsun, güzel güzel oturun yeni evinizde. Kamer geç içeri geç.
ALİ=Teşekkür ederiz de bu ne Vuslat Hanım?
VUSLAT=Ee ev hediyesi, adettendir.
Kamer elinde bir kutu ile gelir.
VUSLAT=Düşündüm ne alsam, ne alsam diye. Aklıma bu geldi. Tost makinesi ile katı meyve sıkacağı aldım size. Sana en yararlı hediye bu olur sanırım.
ALİ=Ee şey ne gerek vardı Vuslat Hanım sizin gelmeniz yeterliydi.
NAZLI=Çok teşekkür ederiz.
VUSLAT=Ne demek canım ne yaptık sanki.
Ferman ile Beliz de bahçe kapısına doğru ilerler. Beliz elindeki tabloyu Nazlı'ya uzatır.
BELİZ=Sizin düğünde tüm hastane ekibi olarak fotoğraf çektirmiştik. Bu da benden.
NAZLI=Aa çok teşekkür ederiz Beliz Hanım çok incesiniz.
FERMAN=Benim hediyem bahçede.
Ekip bahçeye ilerler. Ferman bahçeye krem renkli bir oturma grubu almıştır. Küçük bir masası ve koltukları vardır. Takımın tam yanında bir de salıncak duruyordur.
ALİ=Hocam bunların hepsini siz mi aldınız? Nasıl soktunuz buraya bunları?
FERMAN=Ben aldım tabi. Kardeşlerime ev hediyem olsun istedim. (Doruk'a göz kırpar.) Bunları buraya yerleştirmek de de birileri yardımcı oldu diyelim.
NAZLI=Hocam çok teşekkür ederiz ya çok güzel hepsi.
Muhsin Ali'ye yönelir.
MUHSİN=Benim Adım 2 hece, çalışırım gündüz gece. Neyim ben?
ALİ=Saat.
MUHSİN=Doğru! Al bakalım Ali Paşa, bu da benden. Dakikliğinizi koruyun her sabah tam vaktinde istiyorum ikinizi de cerrahide. Ha bu arada lafı gelmişken Nazlı sen baş asistanlığa geri döndün, Doruk senin de acil cezanı kaldırdım.
DORUK=Aslan hocam beee, kralsınız.
Muhsin Doruk'a yan bir bakış atar.
DORUK=Ehehe şey pardon hocam ben bir an şey oldum. Ee neyse sıra bende o zaman. Kara şimşek seninle eski eve pek fırsatımız olmadı oyun oynamaya. Ben de düşündüm taşındım PlayStation aldım. Şöyle bağladık mi televizyona öğretirim ben sana, bir kaç el atarız ha?
ALİ=Senin oynadığın oyunları seveceğimi sanmıyorum ama çabuk öğrenirim ben. Yani oynayabiliriz bazen. Teşekkürler Doruk.
DORUK=Ne demek. Ee bitti mi tabi ki bitmedi. Naziko senin bu aslan kardeşin seni de unutmadı tabi ki. Eski bir marangoz abim vardı, ona uğradım. Senin için sallanan bir sandalye yaptırdım. Bu çocuk emzirirken annenin beli ağrımasın diye olanlardan işte. Onu da nakliyeciler ile indirttim, yukarıya koydurdum. Güle güle kullanın.
NAZLI=Ya çok teşekkür ederim Doruk, inan benim de aklımdaydı çok sağol.
AÇELYA=Üff tamam çekil hadi sıra bizde. Ehehe Naziko biliyorsun ki bugün benim için hem mutlu hem duygusal bir gün. Yıllardır aynı evi aynı ekmeği paylaştık seninle. Şimdi gelin olmuş gidiyorsun ya, off dayanamacağım ben...
Açelya ağlayarak Nazlı'ya sarılır. Nazlı başta afallasa da hormonlarının da verdiği gaz ile o da duygulanir.
NAZLI=Açi yapma ya zaten her an ağlayacak gibiyim, durduramam şimdi bir başlarsam.
ALİ=Ee Açelya bu konuda kesinlikle Nazlı'ya katılıyorum. Geçen gün yeni anne olmuş bir kedi görüp tam 1 saat 22 dakika ağladı. Şimdi başlarsa durduramayabiliriz.
Nazlı Ali'ye alaycı bir gülümseme ile bakar.
NAZLI=Ama çok tatlıydı Ali ne yapayım?
AÇELYA=Ayy tamam tamam duygulandım öyle bir an iyiyim şimdi. İşte sen taşınmış olsan da bizim kahveli, çikolatalı dedikodu gecelerimiz bitmemeli. Bende bu yüzden kahve makinesi aldım. İyi günlerde kullanın.
NAZLI=Çok teşekkür ederim ya, çok sağol canim benim.
GÜLİN=Ee bende kupa ve fincan takımı aldım. Bunlarda içeriz artık.
Nazlı kızlara sarılır.
NAZLI=Çok teşekkür ederim kızlar ya. Hepiniz çok sağolun, çok mahçup ettiniz beni.
Selvi ağır adımlarla Ali'ye yaklaşır.
SELVİ=Bir gün siz ikiniz hastanenin kapısından güle oynaya girerken denk geldik size Adil ile. Baktı size şöyle uzun uzun, keşke dedi. Keşke şu ikisi evlense de bende Ali'nin mürvetini görebilsem. Hayalleri vardı senin için, bir sürü yapmak istediği şey vardı. Nasip olmadı kendisine, ama burada olsa seninle, sizinle çok gurur duyardı. Çok mutlu olurdu. O zamanlar konuşurken söylemişti Alicim, Adil'in Samsun'daki evinde bir gramafon varmış. Sen çok severmişsin.
ALİ=E-evet temizlikçi abla düşürüp kırmıştı onu. Ben çok ağladım arkasından, Adil Hocam da başka bir tane daha almıştı. Ama ben hiç sevmedim onu. Öncekinin yerini hiç bir zaman tutmadı yenisi. Adil hoca da kıyamazdı bana. Her yeri arayıp sormuştu aynısından bulmak için ama bulamadı. Sen niye söyledin ki bunları Selvi Hemşire?
SELVİ=Bunun için.
Selvi ekindeki kutuyu Ali'ye verir. Ali kutuyu masaya alarak dikkatlice açar. Ali'nin gözleri dolmuştur.
ALİ=Aa-ama bu o. Sen sen nasıl buldun bunu Selvi Hemşire? Adil Hocam bile bulamamıştı.
SELVİ=Ölmeden bir kaç hafta önce bulmuş aslında. Geçen gün iletişime geçtiği adam aradı haber verdi. Geldiğini duyunca gittim aldım bende. Bu Adil'den size düğün hediyesi. Ben de yemek takımı aldım, güzel günlerde kullanın çocuklar.
Herkesin gözleri dolmuştu. Ali bir cesaret Selvi'ye doğru döndü. Koşarak ona sarıldı. Başta Nazlı olmak üzere herkesin gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Selvi Ali'nin ona ilk defa sarılması şokunu atlatamadan şu sözleri duydu.
ALİ=Teşekkür ederim Selvi Abla, beni bundan daha mutlu edemezdin.
Selvi bu sözler karşısında hafif hafif akan göz yaşlarına daha da yol vermiş, Ali'yi rahatsız etmeden o da sarılmıştı. Ali kısa süre içinde geri çekildi. Göz yaşları içinde ona bakan gözlere baktı.
SELVİ=Se-sen bana sarıldın Ali.
ALİ=Dokunma problemim hala tam olarak geçmiş değil. Adil Hocam ölüp anestezi soluduğumda onu gördüm. Şu hayatta uzaktan uzaktan sarıldığım babama doya doya sarıldım, kokusunu içime çektim. Hayaldi belki ama çok güzeldi. Hepinize bir anda kucak açamam tam olarak yapabilir miyim onu da bilmiyorum. Ama zaman geçtikçe bir gün hepinize sarılmak, yaşarken bu duyguyu tatmak istiyorum.
NAZLI=Ali Vefa her şeyi başarır canım benim. Her şey zamanla.
Bütün herkes çok dugulanmıştır. Doruk kısa süren sessizliği bozar.
DORUK=Aa kara şimşek Ferman Hoca, Nazlı, Selvi Abla derken yavaş yavaş adım atıyorsun artık. Sıradaki kişi benim ona göre bak.
AÇELYA=Allah Allah ben Ali'yi senden daha önce tanıyorum bir kere sıradaki kişi benim. Arkalara doğru ilerle canım.
DORUK=Sarı çiyan girme cefamla aramıza değil mi Ali?
ALİ=Açelya'nın bir çiyan olduğunu düşünmüyorum Doruk.
AÇELYA=Aldın mi cevabını, hahaha süpersin Ali.
DORUK=Kara şimşek he de geç, laf verme şuna.
Ekip bir süre daha sohbet eder, saat geç olunca AlNaz'a veda edip ikiliyi yalnız bırakırlar.
Nazlı ve Ali sırayla üstlerini değişirler. Aynı odada giyinmek Nazlı için sorun olmuyordur. Ancak Ali'nin rahatsız olacağını düşündüğü için ağırdan alır. Giyinme odasına gidip geceliklerini giyer. Ali de üstünü giyinmiş, ellerini birbirine kıvırıyor, odada volta atıyordur. (Volta demekten kastım yürüyor yani.) Nazlı odaya gelir. Ali'yi artık az çok çözümlemiştir. Ali hızlı nefes alıp veriyordur, elleriyle çok oynuyor ve deli danalar gibi yürüyüp duruyorsa strese girmiş demektir. Nazlı boğazını ufaktan temizleyerek konuşur.
NAZLI=Canım, iyi misin?
ALİ=He,hı hı iyiyim çok iyiyim Nazlım.
Nazlı Ali'nin ellerinden tutarak yatağa oturtur.
NAZLI=Ali, canım bak ben senin eşinim. Seni rahatsız eden, strese sokan ne varsa benimle gönül rahatlığıyla konuşabilirsin. Ne oldu söyle bakalım şimdi?
ALİ=Ee şey Nazlım, ya ben ilk kez kaldığım yerlerde hep böyle oluyorum. Yani alışmam biraz zaman alır. Ondan biraz stres oldum sanırım. Ama geçer, yani geçecek, inanıyorum.
NAZLI=Alim biliyorum bu tarz şeyler çok yeni senin için çok garip. Ama biz artık evliyiz ve burası da bizim evimiz. Ben senin yanındayım, her zaman her dakika, her saniye. Başta zor gelse de zamanla alışacaksın merak etme.
Ali elinin tersi ile Nazlı'nın yanağını okşar. Nazlı soğuk bir kış günü sıcak bir ateşe yaklaşan kedi gibi Ali'nin eline sürtünür.
NAZLI=Yatalım mı artık?
ALİ=O-olur, ama ben sana masaj yapayım önce.
NAZLI=Canım sen de yoruldun bugünlük masajı es geçelim istersen he?
ALİ=Olmaz Nazlım ben tek kişiyim dayanabilirim. Ama siz iki kişisiniz ve dinlemeniz gerek. Yat bakalım şöyle, bebeğimize de sana da masaj yapalım, eveeet.
Nazlı gülen gözler ile yatağa uzanir. Ali'nin vücuduna her bir dokunuşunda irkilirken, boynundan yukarısı kızarır. Kimselere dokunamayan Ali'sinin her gece bebeği ve onun için masaj yapmasına ve bugün Selvi hemşireye sarılmasını düşünüp Ali'ye uzun uzun bakar. Kocası ile hem gurur duyuyor hem de ona baktıkça sürekli olarak şükrediyordur. Ali'nin sanki çok ciddi bir iş yapıyormuşcasına şekil alan surat ifadesine gülmekten kendini alamaz. Ali elleriyle narin narin masaj yapıyor, Nazlı'yi bir şekilde her dokunuşu mest ediyordur. Ali birazdan masajı bitirir ve yatağa uzanir. Nazlı Ali'ye biraz yaklaştıktan sonra boynuna ufak bir öpücük kondurur. Ali beklemediği bu öpücük karşısında öylece kalır. Öpücüğün bıraktığı o his sonrası vücudunu garip bir sıcaklık alır, zar zor yutkunur.
NAZLI=(Gülerek) Ali iyi misin?
ALİ=Sanırım.
NAZLI=Geçen sefer sen yapmıştın ya ondan şey ettim. Rahatsız olduysan söyleye...
ALİ=Hayır hayır, rahatsız olmadım. Aksine çok hoşuma gitti, sadece sen bana her temas ettiğinde vücudum yanıyor sanki. Yani mecazen.
Nazlı gülerek bir elini başının altına koyar, Ali'ye döner.
NAZLI=Aynı şeyler sen bana dokunduğun zaman da oluyor canım. Yani bu çiftler arasında çok normal bir şey. Ben de çok mutlu oluyorum sen beni öptüğünde.
Ali utanır, zaten kızarmış olan suratı daha çok yanmaya başlar. Nazlı'ya dönerek bir cesaret dudağına minik bir buse kondurur. Ardından hemen geri çekilir. Nazlı başta şok olsa da gülümseye başlar.
NAZLI=Sevdim ben bu işi.
ALİ=Uyuyalım mı artık?
NAZLI=Olur canım uyuyalım.
ALİ=Nazlı şey?
NAZLI=Biliyorum, dönüyorum hemen.
Nazlı Ali'nin kolunu başının altına koyar, arkasını Ali'ye yaslayarak, Ali'nin sağ elini karnına getirir. Ali Nazlı'nin saçlarından vuran kokusu ile bir nebze rahatlar.
NAZLI=İyi mi böyle?
ALİ=Çok iyi, Nazlı biliyor musun senin kokunun bende sakinleştirici bir etkisi var. Şu an kendimi daha huzurlu hissediyorum.
NAZLI=(Gülerek) Senin kokun ve sıcaklığın da bana beni iyi hissettiriyor Ali. En mutlu olduğum yer senin yanın, senin vücuduma dolanmış kolların. Seni çok seviyorum.
ALİ=Ben de seni çok seviyorum Nazlım. İyi geceler.
NAZLI=İyi geceler canım...

Mucize Doktor 3.SezonWhere stories live. Discover now