11. Bölüm | Yüreğe Dökülen Yaşlar.

5.1K 269 64
                                    

Bu bölüm, Şehit Seher Yaşar'a ithaf edilmiştir.

DİLDÂDE | 11 🕊

17 Ocak, 2004

"Biz bugün babamla lunaparka gittik biliyor musun, Nazen!" hevesle konuşan küçük kızın sözleri, küçük Nazen'in yüreğinde yaralar açıyordu. Belli etmedi kanayan yüreğini. Çok küçük yaşta öğrenmişti yaralarını kimseye göstermemesi gerektiğini. Acı bir şekilde öğrenmişti hemde..

"Benim de doğum günüm olduğu için babam bana yeni ayakkabı ve oyuncak aldı. Hemde kocaman bir bebek! Çok güzel!" diğer kızın söyledikleriyle dudaklarını büzdü küçük kız. Onun için zordu daha altı yaşında mutlu rolü oynamak. Ama o rolünü öyle iyi oynuyordu ki kimse duyamıyordu bile çığlık çığlığa feryat eden yüreğinin sesini.

"Sen hiç babanla gezmeye gitmiyor musun, Nazen?" bunu söyleyen arkadaşına diğer kızda katılıp başını salladı.

"Gidiyoruz, Beste! Ama babam çok işe gidiyor. O yüzden çok gitmiyoruz." söylediği yalanların boğazında tek tek yumru olduğunu hissetti. Arkadaşları olmasa şuracıkta oturup ağlardı.

O da isterdi babasıyla lunaparka gitmeyi, ama hediye istemezdi. Nazen için yanında olup sarılıp, kızım demesi yeterliydi.

Babalarına sarılan arkadaşlarını zor tuttuğu gözyaşlarıyla izledi. Koşarak uzaklaştı onların yanından. Okulun bahçesinden çıktığında ellerini açıp kısık sesiyle konuşmaya başladı, "Allah'ım Beste ve Nur'a yalan söyledim ama kötülük olsun diye değil. Lütfen beni affet." deyip minik ellerini yüzüne sürdü.

Okulu ve evi arasında ki kısa mesafeyi bitirdiğinde evlerinin önüne gelmiş oldu. İşte şimdi kabusu başlıyordu. Babasını görmemeyi diliyordu fakat bir yandan da ona lunaparka gitmek istediğini söylemek istiyordu. Ufacıkta olsa bir umudu vardı küçük kızın.

Minik adımlarıyla yıkık dökük harabeden hallice olan gecekonduya ilerledi buz tutmuş yerlerde düşmemeye çalışarak. Bir adım daha atacağı sırada ayaklarının dibine gelen köpeğe eğilip tüylerini okşadı yavaş yavaş. Canını yakmaktan korkuyordu.

"Umarım canını acıtmıyorumdur, Mutlu." havlayan köpekle korkuyla irkilip geri çekildi. Korkusu köpek değildi oysaki..

"Sakın havlama. Babam evdeyse çok kızar!" deyip hızla köpeği arkasında bırakarak eve koştu. Paspasın altında ki anahtarı alıp kapıyı sessizce açmaya çalıştı.

Annesi bu saatlerde evde olmaz, merdiven silmeye giderdi. Abileriyse okula yeni gitmiş olurlardı.

Kapıyı sessizce açıp içeri bir adım attığında iğrenç kokuyla yüzünü buruşturdu. Keskin alkol kokusu midesini bulandırdı. Yavaş adımlarla oturma odasına girdiğinde koltuğa uzanmış elinde sigarasıyla oturan babasıyla karşılaştı.

Çantasını bırakıp adamın yanında durdu.

"Beni lunaparka görür." adam küçük kıza ters bir bakış atıp bir şey demeden sigarasından bir nefes çekti.

"Lunaparka gitmek istiyorum!"

"Kes sesini git odana!" adamın iğrenç sert ve yüksek sesi ürkütmüştü. Gözlerinde titreşen yaşları umursamadan ayağını yere vurup bağıra bağıra sıraladı sözlerini.

"Beste'yle Nur gitmiş! Bende lunaparka gidece-" yankılanan ses ve yanına düşen başıyla ağızına gelen demirsi tadı hissetti. Elini cayır cayır yanan yanağına koydu.

Dildâde.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin