2. BÖLÜM: "Kirli Oyun"

5.4K 188 52
                                    

Selamınhello! Nasılsınız aşklar?

Hiç yorum yok :( Çok normal çünkü eski okuyucuların çoğu gitti. Yine de okuyanlarınız, satır arası yorumlarını benden eksik etmezse çok sevirinim. Hatta şöyle yapalım en çok yorum yapan kişiye diğer bölümü ithaf edeyim. Nasıl fikir?? Bence güzel fikir :)

Bölüm Şarkısı: Göksel - Sen Orada Yoksun

Keyifli okumalar 🌵

|Bölüm Düzenlenmiştir|

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

|Bölüm Düzenlenmiştir|

🍷

Şu an hissettiğim tek duygu minnetti. Karşımdaki bu adam sadece tek bir cümleyle tüm ışıklarımı yeniden yakmış ve beni o boğucu, zifiri karanlıktan kurtarmıştı. Düştüğüm yerden, dizlerimin üzerinde etrafa bakınarak ayağı kalkabilmek için kendime bir değnek ararken, bu adam söylediği şeylerle tutunacak dalım olmuştu benim. O dal zamanla kırılır mıydı yoksa daha güçlü bir hale mi gelirdi, bilmiyordum. Bildiğim tek şey, zaferime ulaşmak için o dalı sıkı sıkı tutmam ve ayağı kalkmam gerektiğiydi. Belki o dal, daha ona yüklendiğim ilk an kırılacaktı. Belki bu beni tökezletecekti. Hatta belki yine düşecektim yere bir öncekinden daha sert bir şekilde hem de. Bilemiyordum. Bildiğim tek şey risk almam gerektiği gerçeğiydi.

Aldım.

Ya sonumu ya da zaferimi getirecek olan o riski, aldım. Düştüğüm için paramparça olan dizlerimi kendime çektim önce, sonra o dala tutunarak ayağı kalktım. Durdum o an, benimle birlikte zaman da durdu. Zaman durunca tutunduğum o dalın kırılıp kırılmadığını anlayamadım. Bunu anlayabilmem için zamanın yeniden harekete geçmesi gerektiğini gayet iyi biliyordum. Onun, zamanın, bir daha hızla akıp gideceği ana kadar bende hareket etmeyi kestim ve zamanın yattığı uykuya büyük bir sükûnetle eşlik ettim.

Mavi harelerim karşımdaki adamdaydı. Biliyordum ki harelerimin içindeki o okyanus, minnet duygusuyla sarıp sarmalanmıştı. Parıl parıl parlıyor, karşımdaki adama şükranlarını sunuyordu.

O an bir telefonun zil sesi aramızdaki bu sessizliği bozdu. Bu Ekrem Bey'in telefonuydu.

Karşımdaki adam mahcup bir ifadeyle gülümseyip "Affedersiniz önemli de," dediğinde anlayışla karşıladım.

"Açabilirsiniz, rahatsız olmam," dedim. Gülüp aramayı yanıtladı.

"Dışarıdayım bir sorun mu var?" dedi Ekrem Bey. Telefondaki kişi her ne dediyse kaşlarını çattı. Kafasını salladı. "Tamamdır, geliyorum."

Telefonu kapattığında benimle göz göze gelen adam "Kusura bakmayın İzgi Hanım, önemli bir işim çıktı da," dedi.

"Kötü bir şey yoktur umarım."

KUZGUN |DÜZENLENİYOR|Where stories live. Discover now