LILY DALE
Altı yaşımdan beri hayatımın her yılının üç ayı, her yılının yaz mevsimi. Münazara kulübü, bir savaşçı gibi yetiştirildiğim dersler, çatı katı, odamın balkonu, Kudurtan, Bay Simba ve Doktor Azur. Lily Dale. Bambaşka bir evren olduğunu çok sonradan öğrendiğim okulum. Kış ve baharları gittiğim büyükannemin çiftliğinden sonraki ikinci evim. Yurdum. En yakın arkadaşım Kim Jongdae'nin Çakma Zeus lakabını almadan önce büyülü olduğuna yeminler ettiği yer. Accident'ın dördüncü galibiyetini kazanamamasının ardından işlerin değiştiği, büyükannemi kaybettiğimi öğrendiğim gecede yıldızlara bakarak kendimi çatısından atmaya kalkıştığım yer. En önemlisi ise, Park Chanyeol'ü tanıdığım yuvam. Park Chanyeol'ü, kırmızı saçlarını, sıcacık ellerini ve her zaman gülen yüzünü.
"Güneşim." dedi elleri ellerimi sıkarken. "Sen yaşamak zorundasın."
Park Chanyeol'ün gözleri, gözlerime baygın bir şekilde bakarken soğuk bir akşamüstüydü. Onu tanıdığım andan beri sıcaklığını hissetmediğim ilk ve tek gündü, fakat onca şeye rağmen bana hâlâ gamzelerini gösteriyordu. Bu yüzden hayatım boyunca Park Chanyeol'ü hiçbir zaman affetmedim.
💫
LILY DALE, Eylül'de sizlerle!
YOU ARE READING
#SummerFest
FanfictionBiraz tansiyonlu bolca aksiyonlu, ucundan deli azıcık da dolu ikinci festivalimiz #SummerFest açık hava sinemasına hoş geldiniz! [Chanbaek Fest, 2021]