14

41.9K 1.6K 176
                                    

Pusat'ı görünce benim iç ses aman aman aman kim geliyor kral geliyor. Neyse bölüme geçelim herkes merakla bekliyor zaten.

....
Peri'den;

Galiba gözlerim bana oyun oynuyordu. Dayım ve Pusat bana doğru geliyordu. Pusat'tan beni gördüğünde şok olmuştu ama ifadesini hızla geri düzeltmişti. Ben onun kadar hızlı olamıyordum, büyük ihtimalle yüzümde aptal bir ifade vardı.

Bana asır gibi gelen ama büyük ihtimalle saniyelik bir süre içinde yanıma geldiler.

"Sıkıldın mı ufaklık?"

Dayımın bana ufaklık demesi ile Pusat'ın sırıtması aynı anda oldu. Dayı bu burada denilecek laf mı?

"Yok sıkılmadım dayı."

"Ben sizi tanıştarayım üsteğmen Pusat, bu da yeğenim Peri."

"Memnun oldum Peri hanım." diyince ben de aynı şekilde karşılık verdim. Aslında biz tanışıyoruz dayıcığım ama senin haberin yok.

"Peri benim işim burada beklediğimden uzun sürdü. Pusat lojmana gidecekmiş seni de götürsün taksi ile uğraşma tamam mı?"

Dayım lojmanın anahtarını elime tutuşturup, görüşürüz diyip gitmişti. Beni Pusat ile baş başa bırakıp gitmişti. Hem de onunla aynı araba da gidecektik. Bugün ölmezsem iyidir.

"Gidelim mi Peri hanım?"

"Gidelim Pusat bey."

Sanki beni hiç tanımıyormuş gibi konuşuyordu. Aramızda garip bir resmiyet vardı. Sanki ona yarı çıplak fotoğraflarımı atmamış gibiydik sanki.

Sinirle iki bavulu sürüklüyordum.

"Bavulları ben alayım isterseniz."

"Yok gerekmez."

"Ama hem bavullara hem kendine eziyet ediyorsun." diyip bavulun birini benden aldı. Arabasının yanına gelince bavulları yerleştirirken ben ön koltuğa kurulmuştum. O da şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı. Bir süre konuşmadık, bu süre galiba kısa bir süreydi ama bana gayet uzun gelmişti.

"Bir şey demeyecek misin Pusat?"

"Ne demeyelim Peri hanım? Komutanım rica etti sizi eve kadar götürüyorum."

'İyi halt ediyorsun' dedim içimden. Hala gıcıklığı sürüyordu.

"Sanki hiç konuşmamışız gibi davranıyorsun."

"Nasıl davranmam gerek?"

"Bu şekilde olmadığı kesin."

Boynuma falan atlamasını beklemiyordum ama bu kadar tanımamazlıktan gelmesi sinirimi bozmuştu.

"Ne kadar yolumuz var?"

"Yarım saat sürer."

"O şaka yüzünden mi böylesin?"

Kısa bir an sinirli bakışları bana dönmüştü. Gerçekten o şakaya sinir olmuştu. Belki siniri kıskançlığından kaynaklıydı.

"Sen beni baya kıskandın." diyip gülmeye başladım ama ani frenle gülüşüm anında kesilmişti.

"Ben ve seni kıskanmak komiksin."

"O zaman neden bu tavırlar?"

"Sen komutanımın akrabasısın o yüzden sana saygılı davranıyorum."

"Yesinler saygını yarı çıplak fotoğraf atarken böyle davranmıyordun ama."

Söylediğim cümle ile hem ben, hem de o şok olmuştu. Aptal kafam ben öyle bir cümleyi nasıl kurabilmiştim. Yer şu an yarılmalı çünkü içine girmem gereken durumlar vardı.

Pusat bir anda kahkaha atınca ona bakmak zorunda kaldım. Sonunda onun da ayarlarını bozmuştum. Keşke soğuk hali ile kalsaydı.

"Belki şu an yarı çıplak olmadığın için böyle davranıyorumdur."

Ben öldüm. Şu an gömün beni. Resmen kendi kazdığım kuyuya balıklama atlıyordum.

"Saçmalama. Hem hadi çalıştır arabayı."

"Sen utandın mı?"

Pusat hala gülmeye devam ediyordu ama ben gülemiyordum maalesef. İçimdeki utanç ve sinir gülmeme izin vermiyordu.

"Pusat eğer biraz daha susmazsan arabadan inip gideceğim."

"Etrafına baksana burası ıssız bir yol. Nereye gideceksin?"

Gerçekten ıssız bir yoldu. Beni bu yolda kurt yeme olasılığı bile olabilirdi. O yüzden Pusat'ın beni eve götürmesinden başka çarem yoktu. Dayımı da arayamazdım. Hem arasam ne diyecektim ki?

"Tamam o zaman gidelim artık."

"Peki ufaklık ama bu muhabbeti sana sonra hatırlatacağım."

"Bana öyle seslenme."

Dayım bir, Pusat iki olmuştu. Ben ufak değildim onlar fazla uzunlardı. Bunu anlamak bu kadar zor muydu?

"Doğru o fotoğraflardan sonra sana ufaklık demek haksızlık olur."

Senin şeyin ufaklık demek istesemde sustum daha fazla rezil olmak istemiyordum hem benim de onu sinir edeceğim zamanlar gelirdi elbet.

...
Bölümü nasıl buldunuz?
  

Asker Mi? textingWhere stories live. Discover now