3| Tek istediğim şey, bir alfa.

6.4K 550 954
                                    

double update!!

önceki bölümü okumadıysanız onu da okuyun, kafanız karışmasın çünkü double update yapıyorum evet

hepsi şu slk brom yüzünden

𖥸

Jisung'la birlikte akşama hazırlanırken bu gece için biraz daha süslü olmak istemiştim bir anlığına. Giydiğim beyaz tişörtün üstüne kot ceket giysem de boynuma taktığım kolye ve kulağımdaki küpeler gözüme çok güzel gözükmüştü. Bu tür şeylere merakım ve ilgim vardı, dolayısıyla da bunları takmak beni mutlu ve güzel hissettiriyordu.

Ne yani, alfalar süslenemez diye bir şey mi vardı? Tamam, daha henüz alfa olmamıştım ama olacağımı biliyordum. Ayrıca, bazı zamanlar Hyunjin hyung da takıyordu, yani sonuç olarak alfalar da takıp süslenebilirdi bence.

Aynanın karşısında kendine makyaj yapan Jisung da benden pek farksız sayılmazdı. "Hey, sen oje mi sürdün yoksa?" Gözüme tırnakları çarptığında söylediğim zaman, "Evet." demişti o da. "Nasıl, beğendin mi?"

Sarı saçlarını yüzüklü parmaklarıyla düzeltirken sorduğunda, "Çok beğendim." dedim ben de. "Bu kadar fazla süslü olmanın sebebinde bir kişiyi arayabilir miyim acaba?" 

Dediğim şeyle kaşları çatılırken, "Ne?! Hayır tabii ki, saçmalama. Yok öyle biri." diye çıkışmıştı birden. "Tamam canım, dalga geçiyorum sadece." diyerek güldüğümde gözlerini devirerek makyajına devam etti. Kendisinin şu zamana dek hiç sevgilisi olmamıştı ve birinden de hiç hoşlanmamıştı. Bazen onun aseksüel olduğunu düşünsem de yine de bunu şakaya vurmak hoşuma gidiyordu.

"Tamam, hazırım. Çıkabiliriz." diyerek bana döndüğünde sonunda hazır olmasının sevinciyle rahat bir nefes vermiştim. Çünkü bu manyak sabahtan beri süsleniyordu. Dışarı çıktığımız vakit, kapının önünde duran Hyunjin hyung ve Minho hyung bizi karşıladığında, "Selam çocuklar!" demiştim el sallarken. "Selam ekmekçik, çok şık olmuşsunuz." diyen Hyunjin hyung, anında gülümsememi sağlarken, "Teşekkürle hyung, sen de benden pek farksız sayılmazsın." dedim ona. Sık sık kullandığı bu söze bayılıyordum. Minho hyung hiçbir şey demeyerek sadece Jisung'a bakarken, "Sen de öyle hyung." dediğimde irkilerek bana bakmış ve "Efendim?" demişti kaşlarını çatarken.

"Sen de, diyorum hyung. Sen de çok güzel olmuşsun." diye tekrarladığımda, "Ah şey, teşekkürler." diyebilmişti sonunda. Neye afalladığını anlamasam da yine de sorgulamamıştım herhangi bir şeyi. Sonrasında birlikte yürümeye başlamıştık ve bir müddet sonra, "Sırtıma binmek ister misin?" diye kulağıma fısıldayan Hyunjin hyungla yüzümde aniden tekrar bir gülümseme oluşurken, "Tabii ki!" demiştim hiç beklemeden. "Çok isterim hyung!"

Olduğu yerde durduğu gibi bana sırtını dönmüş ve atlamam için bir işaret yapmıştı. Hiç beklemeden sırtına atlayarak ellerimi boynuna, bacaklarımı da karnına doladığımda o da daha sabit durabilmem adına elleriyle kalçama destek vermişti. Kafamı da omzunun oralara bir yere yasladığımda ona sıkı sıkı yapışmış ve iyice sarmış hissediyordum. Bu yapışıklık içimi ısıtırken hareket etmeye başlamıştık ve, "Rahat mısın ekmekçik?" diye seslenmişti sırtına bindiğim mükemmel insan.

"Hem de çok." diyerek onu onayladığımda gözlerimi kapatmıştım. Yavaş yavaş ilerlerken biraz olduğum yerde sarsılıyordum ve bu beni aniden mayıştırmıştı. "Burada uyuyabilir miyim hyung?" diye sorduğum zaman kıkırdayarak, "Tabii ki küçük kedicik, rahatına bak." demiş ve ilerlemeye devam etmişti.

Bense bu rahat yerde uyuyakalmıştım.

***

"Hey pisi pisi, uyan!" 

No507 | hyuninWhere stories live. Discover now