1.6

46 9 41
                                    

Ben sabırlı bir insandım. Gerçekten sabırlıydım. Çok istediğim bir şeyi elde etmek için yıllarca bekleyebilirdim. Bir ortamdayken yanımda bulunan sinir bozucu insana saatlerce katlanabilirdim. Fakat bir şey sabrımı öyle zorluyordu ki artık bekleyemiyordum.

Yubin. Her geçen saniyede, dakikada, saatte ona olan nefretim katlanıyordu. Yapmak istediğim şeyin süresi kısalıyordu. Sabredemiyordum. Ellerim öyle bir kaşınıyordu ki onu boğazlamam için, buna engel olamıyordum. O kız artık gitmeliydi.

Bıkmıştım. Nedenini bilmediğim bir şekilde Taehyung'un sürekli onun yanında olma zorunluluğundan, Taehyung ne zaman benimle beraber olsa onu yanına çağırmasından bıkmıştım.

Neden böyle olması gerekiyordu?

Takip ettiğim Taehyung, etrafına şöyle bir bakarken bedenimi sakladım hemen. Ne olacağını merak ediyordum bu yüzden onu takip etmiştim.

İlerlemeye devam ettiğinde başka bir bedeni gördüm yanında. Yubin onu kolunu tutup durdurduğunda uzaktan izlemeyi sürdürdüm.

Sevdiğim adam karşısındaki kıza çatık kaşlarıyla bakarken Yubin bir şeyler söylüyordu. Duyamıyordum ama dudaklarını okuyabiliyordum. Bu yüzden cümlesinin içinde geçen 'Jeongguk' hemen dikkatimi dağıttı. Diğer dediklerini pek umursayamadım.

Taehyung'un ifadesi bir anda değişti ve anlamadığım şekilde gülümsedi. Değişken ifadeleri beni şüpheye düşürmekten başka bir işe yaramadı.
Yubin'in elini tutmaya başladığında titrek bir nefes aldım.

İkisinin de bakışları birbirinden uzakta, etrafta dolaşıyordu. Sanki biri onları takip ediyormuş gibi davranıyorlardı. Bu kişinin ben olmadığından emindim.

İlerlemeye başladıklarında küçük adımlarla onları takip ettim. Siyah, lüks bir arabanın önünde durduklarında onlara fazla yakın olduğumu fark edip durdurdum adımlarımı. Riskli olsa da seslerini duyabiliyordum neticesinde.

"Eve git artık." dediğini duydum Taehyung'un.

"Gideceğim, yalnızca emin olmam gereken bir şey var." Yubin'in iğneleyici ve sorgulayıcı ses tonu kulaklarımı doldurduğunda tüm dikkatimi söyleyeceklerine verdim.

Taehyung ise karşısındaki kıza bıkkınca bakmayı sürdürürken devam etmesi için eliyle işaret verdi.

"Ondan hoşlanıyor musun?"

Boğazım düğümlendi. Dişlerim dudaklarımın içini ısırıyordu ve tırnağımın kenarındaki minik etleri acısa da soymaya devam ediyordum.

'Ondan' derken benden bahsediyordu. Niye böyle bir soru soruyordu ki?

"Neyden bahsediyorsun sen?" Taehyung olduğu yerden bir iki adım gerilediğinde ben de istemsizce bedenimi geri çektim.

"Duydun beni, Taehyung. Ondan hoşlanıyor musun, Jeongguk'tan? Biliyorsun, eğer ortada böyle bir durum varsa-"

"Saçmalıyorsun," Elleri uzun saçlarını bulup sinirle kulağının arkasına sıkıştırdığında soğuk havaya derin bir nefes bıraktı.

"Ayrıca bu seni ilgilendirmez." Net çıkan sesi kulaklarımı bulup bedenimi titretti.

Yubin bir şey söyleyecek gibi oldu ama Taehyung'un arabanın kapısını yüzüne kapatması ve şoförün sürmeye başlaması buna engel oldu.

Dudağımın bir kenarı yukarı doğru kıvrılırken bir süre daha orada durup onu izledim. Kendini kaldırıma atıp dizlerini çekerek oturduğunda telefonunu eline aldı. Bir şeyler yaptıktan sonra kulağına götürdü.

Consider It Done | TaekookWhere stories live. Discover now