❝ Helmut Zemo, babası tarafından yeni okuluna gönderildiğinde okuldan ve şehirden bu kadar nefret edeceğini düşünmemiştir. Bucky Barnes ise sadece yanlış zamanda yanlış yerdedir. ❞
➥ wattpad tr'nin ilk uzun soluklu winterbaron hikayesidir.
➥ #1 in w...
Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.
bölüm bir ilk gençlik hataları
▼
Helmut Zemo uzun zamandır asfaltın tadının nasıl olduğunu merak ediyordu ama merak ettiğini, yüzü sıcak zeminle temas edene kadar fark etmemişti.
Kuru asfaltın tadı taş ve toprak gibiydi, yüzünü yerden neredeyse kazırken ağzında dağılan iğrenç tadı tükürerek atmaya çalıştı ama ters gibi, kendi kanınki de dahil olmuştu.
Yanından geçen birisinin postalları neredeyse kolunu eziyordu.
Rastgele uzanıp kim olduğunu bilmediği birinin ceketinin ucundan destek alarak kalktı düştüğü yerden. Ellerini birbirine vurarak düşerken kendini korumak için öne uzattığında pislik içinde kalan ellerini temizlemeye çalıştı. Küçük sıyrıklardan nasibini almıştı onlar da, belki eve gidince düzgün bir pansuman yaptırmayı deneyebilirdi. Tabii ki babasına yakalanmaması gerekecekti. Bu kısım her zaman en zoru oluyordu.
Çok kötü düşmesine ve babasının düşüncelerini işgal etmesine rağmen yürümeyi kesmedi. Anlamsızca çığlık atan, bağıran ve tezahüratlar savuran topluluğa hiçbir şey olmamış gibi katılmaya devam etti. Bacağı çok fena ağrıyordu, belki de biri basmıştı.
Polisler önlerine çıkıp ilerlemelerini durdurmaya çalışınca Zemo kendisini tutan adama ağız dolusu küfür ederek dirseğini karnına geçirmeye çalıştı ama adam kollarını daha da sararak Zemo'yu iyice hapsetti. "Lütfen bu işi zorlaştırmayın Bay Zemo!" dedi polis memuru. Kendisinden küçük birine Bay diye hitap etmek hoşuna gitmese de kraliyet ailesinden birine saygısızlık edecek de değildi.
Kraliyet ailesi. Zemo'nun babası Baron'du. Bir gün Zemo da baron olacaktı ve veliaht olarak protestolarda sürünmekten daha önemli işleri olması gerektiği kesindi.
"Siktir git!" diye karşılık verdi bağırarak. Kendini adamın kol hapsinden kurtardı ve kemerinden, kırmızı duman yayan çubuk şeklindeki bombayı çıkararak polis kalabalığına doğru fırlattı. "Hepiniz siktirip gidin! Siz yavşakların tek yaptığı Amerikan hükümetinin götünü-"
"Bay Zemo! Lütfen!" Polis memuru bir kere daha denedi şansını. Dağılan kırmızı duman yüzünden çocuğu görmesi zorlaşmasa onu kelepçelemeyi bile düşünmeye başlamıştı. Belki de daha erken düşünmesi gerekiyordu çünkü kalabalıktan biri daha duman bombalarından fırlattı ve bir grup insan da polis arabalarından birini tekmeledi. Arabanın camları, insanların elindeki sivri aletlere daha fazla dayanamamış olacak ki kırılıverdi.
Polis sirenleri her yerdeydi.
Zemo karışıklığı sevmezdi, kesinlikle sevmezdi ama bunun gibi durumlarda ellerinden karışıklık çıkartmaktan başka bir şey gelmiyordu. Amerika ile savaşta sayılırlardı, savaşta olmaları gerekiyordu! Sokovialılar ölüyordu ama hükümet hala açıklama yapmamış, Amerika'yı saldırılar yüzünden suçlu ilan bile etmemişti.