❀ུ۪;; on üç, kapıdaki beyaz çorap

177 28 155
                                    

bölüm on üçkapıdaki beyaz çorap

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

bölüm on üç
kapıdaki beyaz çorap

Pekala, Bucky sadece on sekiz yaşındaydı.

Erkeklerin esen rüzgara bile tensel çekim hissettiği - kabaca söylemek gerekirse kalkıyordu - kutsal on yediden sadece bir yaş büyüktü ve eskisi kadar hassas olmasa da hala hassas olduğunu fark etmek onu bile şaşırtmıştı. Randevudan döndüğü akşamdan beri değişik hislerle boğuşuyordu, üstelik tam olarak hangi spesifik detayın bu kadar ilgisini çektiğinden bile emin değildi ama hisler oradaydı. Reddedemezdi.

Uyursa her şeyin biraz daha katlanılası olacağını düşünmüştü. Rüyaları hesaba katmayı unutmasa olabilirdi de.

Neredeyse somut bir cismi olmasına rağmen varlığını reddettiği depresyonunun ilk evrelerinden beri birine karşı böylesine hisler beslediğini hatırlamıyordu. Yelena'dan ayrılma sebebi de tam olarak bu değil miydi? Nispeten uzun bir ilişkileri olmasına rağmen Bucky sarı saçlı kadının vücuduna daima bir camın arkasından dokunuyor gibi hissederdi. Sorunun Yelena'da olmadığını, kadının bir kadın olarak kusursuza yakın olduğunu biliyordu ama devam ettirememişti işte. Onu arzulamıyordu ve sevmesi de mümkün değildi, kendini bile sevmezken bir başkasını nasıl sevecekti?

Zemo ise aylar süren ilişkilerinde Yelena'nın, ardından birkaç kızın ve belki erkeklerden hoşlanır diye Sam'in ayarlamaya çalıştığı bir oğlanın yapamadığı şekilde ıslak rüyalar gördürmüştü Bucky'ye.

Hiçbir şey olmamış gibi davranabilmek için daha Sam ve Steve uyanmadan banyoya girmiş, tüm vücudu uyuşup rüyanın etkisi kaybolana kadar soğuk suyla duş almıştı. Soğuk su daima etkili olurdu, olmuştu da, sadece kısa süreliydi. Zemo'nun kendisi için çaldığı deri ceketi siyah, baskısız tişörtünün üstüne geçirdiği an rüya geri zihnindeki yerine dönmüştü.

Çok gerçekti. Gözlerini kapatsa Zemo'nun vücudunun nasıl hissettirdiğini hatırlayabilirdi adeta.

Gözlerini kapatmadı.

Onun yerine Sam ve Steve ile derse gitti. Yetmemiş gibi belki de bu dönem içerisinde ilk defa bir umut Zemo'dan başka bir şey düşünebilme amacıyla derse dikkatini vermişti. Kimyacının anlattığı tek bir kelimeyi bile anlamlandıramasa da not aldı, tahtaya örnek olarak çizilen tepkime denklemlerini bile fotokopi makinesini aratmayacak bir detayla geçirdi. Tam olarak işe yaramasa da eli not tutmaktan o kadar ağrımıştı ki başka bir hisse odaklanabilmişti en azından. Sonraki ders de aynı yöntemi kullanmaya karar verdi, bu gidişle Zemo sayesinde SAT'lerinde yüksek not bile alabilirdi.

Sonraki ders tarihti, bu iyiydi çünkü not alacak daha fazla detay olacaktı. Kötü olan dersi Zemo ile ortak alıyor olmalarıydı.

Daha kötü olan ise Zemo'nun tam yanında oturmasıydı.

aslında bir konu var ☰ winterbaron, auWhere stories live. Discover now