KATİL!

970 77 14
                                    

EVET! Yeni bir bölümle karşınızdayım. Bakalım bu bölümde neler olacak.

Medya: Violet

Müzik: iNSaNiTY

Gözlerimdeki perde aralanırken hala Lisa'nın gözlerine bakıyordum. Ah. Çok korkuyordu. Arkadaşının kafayı sıyırmış gibi davranması tabiki onu korkuturdu. Bıçağı gözünün önünde sallamayı kestim ve doğruldum. Çok narin duruyordu ama hala gözlerini istiyordum. Bir gün Jess, bir gün... Elimi uzattım.

" Hadi kalk. Seni öldürecek değilim aptal. Bana yardım ettin bende karşılığını ödüyorum. Lisa. Korktuğunu biliyorum. Ama arkadaşız değil mi? Benden çekinme. Benim dışımda kimse sana zarar vermez veya öldüremez." Biraz tereddüt etti ve elimi tuttu. Onu kaldırdım ve cakıyı kapatım şortumun cebine koydum. Sonra gözüm ormanın önünde bir gölgeye tekıldı. Bir kız. Doğruca buraya buraya bakıyordu. Ona düşman bakışı attım ama tepki vermedi. Yüzündeki ifade değişmiyordu. His ve duygudan eser yok. Buraya yürümeye başlayınca Lisa'nın yanından geçip önünde durdum. 1m uzakta durdu.Koyu mavi gözlerle bana bakıyordu. Donuktu.

"Yaptıklarını gördüm. Sen ne ile karşı karşıyasın biliyorsun değil mi?" Gözlerimi kıstım ve kaşlarımı çattım. " Evet. Biliyorum. Neden umrunda yabancı?" " Ben Violet. Ve seni belki bu durumdan kurtarabilirim." Gözlerim büyüdü. Beni bu durumdan kurtarabilir miydi? Nasıl ve neden?

Bana yürüdü ve elini uzattı. Göğsümün üzerinde ki boşluğa dokundu. Benden gözlerini ayırmıyordu ve bende ayırmıyordum." İşte burda. İşaret burda. Bunu senden söküp alabilirim ama ölme riskin büyük. Hazır mısın?" Gözlerim irileşti. Ne saçmalıyordu? Elimin tersiyle elini sertçe ittim. İstemiyordum. Ölmektense Proxy olarak yaşamaya razıydım. Evet. Beni seçmelerinin bir nedeni vardı ama hala ne olduğunu bilmiyordum. " İstemiyorum." Koyu mavi gözleri küçüldü. Anlamamıştı. Hah! Anlayamazdı çünkü ben bile tam olarak ne istediğimi ve ne olduğumu bilmiyordum. Violet elini takrar göğsüme koydu. Gözleri biraz daha küçüldü. " Çok üzgünüm. Zaten iyileşmek istesende yapamazsın. Dönüşmeye başlamışsın bile." " Ne diyorsun sen?!" Diye çıkıştım. Gözlerini kapattı ve birkaç adım geri gitti.

" Sen çoktan ölmüşsün. Sen çoktan bir Proxy olmuşsun. Ne zaman öldüğünü hatırlıyor musun?" Gözlerim şaşkınlıkla açıldı ve kaşlarım çatıldı. Ölmek? Ben ölümüydüm? Ama....

" HAYIR!! Ben yaşıyorum. Ayakta duruyorum Violet! Ben ölmüş olamam! Ben....ben...ne zaman öldüm bilmiyorum! " Violet bana yaklaştı elini başıma koydu. Başımı eğdim.

"Gitme zamanı ha?" Elini başımdan çekti. Başımı kaldırdım. Arkasını döndü ve yürümeye başladı. İçimden bir ses onu tekrar göreceğimi söylüyordu. Lisa'ya döndüm. Gözleri dolmuştu. Hayır. Ağlamasını istemiyordum. Yutkundu.

" Sen....ölümüsün? Nasıl olur?" Kollarımı onun kolarının üzerinden sardım. " Önemli değil. En azından hatırlamıyorum. Ne olursa olsun sana zarar vermemeye çalışacağım." Başını boynuma sakladı ve oda bana sarıldı. Ondan ayrıldım ve omuzlarından tuttum. Gülümsedim. Oda denedi ama o kadar şaşkın ve ürkekti ki yapamadı. " Eve kadar eşlik etmemi ister misin?" " Hayır okula gitmeliyim. Sen geliyor musun?"

Başımı hayır anlamında salladım. Lisa banka doğru yürüdü ve kenardaki çantasını aldı. Üniformasını fark etmemiştim. Okula doğru yürüdü ve gözden kayboldu. Omuz silktim ve ellerimi başımın arkasında birleştirip eve yürümeye başladım. Gözlerim sokakları tarıyordu. Göğsümde ani bir acı hissedince aniden iki büklüm oldum. Göğsüme baktım. Tanrım..... İşaret parlıyordu. Bu ne anlam geliyordu. Gözlerim kararmaya başladı dizlerimin üzerine çöktüm ve oturdum. Başımı yukarı kaldırdım. Sanki işaret içime işliyordu ve canım acıyordu. Gözümdeki karartı yayılırken son hatırladığım şey işaretin etrafı aydınlatan ışığıydı.

Gözlerim aralandı. Yataktaydım. Ama bir terslik vardı. Burası benim evim değildi. Hemen yattığım yerde doğruldum. Etrafı inceledim. Kimse yoktu. Yatakta da değildim sadece kanepedeydim. 3 kişilik kanepede tek başıma ve geniş bir salonda. Bu çok tuhaftı. Sanki kendi evimdeymiş gibi hissediyordum. Hiç yabancı gelmiyordu.

Neresiydi burası? Aklımdaki soru işaretini gidermek için ayağa kalktım. Gezinmenin bir zararı olazdı. Ama yinede tehlikeliydi. Sonuçta benim evim değildi. Merdivenlerden yukarı baktım. Gerçektende kimse yoktu ve perili evmiş gibi duruyordu. Bir açıdan güzeldi. Sonra merdivenin başından gelen ses irkilmemi sağladı. Hemen kanepeye geri döndüm. İlk yattığım gibi yattım. İnme sesleri gelince başımı sol tarafa döndürdüm. Saçlarım gözümü kapatıyordu ve şimdi bütün yüzümü. Ayak sesleri yanıma gelince durdu. Bir el saçlarımı araladı ve geri attı. Kapalı olaması gereken gözüm bile açıktı ve kötü hissettiriyordu. Başıma çömeldiğini hissettim sonra çarşafı çeken bir ağırlık. Bir süre o ağırlık geçmedi bende dayanamadım ve bakmak için gözlerimi açtım. Bir çocuk. Kapşonu başına ve kafasını karnıma yakın bir yere koymuştu. Kahverengi saçları vardı. Aniden başını kaldırdı. Kalbim durucak sandım ve anında gözlerimi kapattım. " Ahh! Baş belası. Uyanmak bilmedin. Hadi Nightmare. Aç gözlerini." Bana neden Nightmare diyorlardı. Sokakata karşılaştığım çocukta bana böyle hitap etmişti. Ve bu o çocuk değildi. Sesi daha hassas ve olgun çıkıyordu.

Ayağa kalktı ve uzaklaştı. Gider gitmez gözlerimi açtım. Buradan çıkmama gerekiyordu. Buradan çıkarsam Slenderman'i bulucaktım. Beni bu hale o getirdi ve o beni eski halime çevirebilirdi. Neden bilmiyorum ama içimden bir ses burda kalmamı söylüyordu. Ama kalamazdım. Tom'u arkada bırakamazdım....ha bide o ihtiyarı. Kardeşimden başka değerlim yoktu ve şu anda beni merak ettiğine eminim. Her sabah kalkıp yanıma gelirdi. Ben okuluma giderken her zaman uyanırdı. O beni yanlız bırakmadı bende onu bırakamazdım. Hışımla ayağa fırladım ve kapıya yöneldim. Kapıyı araldım çıkıyordum ki kapı aniden hiddetle kapandı sonra sağ tarafımdaki eli fark ettim. Kahrolası şansım!

"Nereye gittiğini sanıyorsun FİRE? " Cevap verme ihtiyacı duymuyordum. Cevabı biliyordu. Evime,dışarı.... istediğim yere giderdim. Yavaşça arkamı döndüm ve kapıya dayandım. Kapşonlu çocuk önümdeydi ve ben kapana kısılmıştım. Tekrar kahrolası şansım!

" Neden burdayım? Kimsin sen?" Eli yerine dirseğini kapıya yasladı ve bana daha fazla yaklaştı. dişlerimi sıktım ve ortaya serdim. Duygusuz." Evine hoşgeldin kardeşim." Kardeşim? Nerden kadeş oluyoruz diyecektim ki gözüm kapşonlusunun koluna takıldı. İşaret! Yoksa oda.....

" Proxy?" Başını salladı. "Aynen." " Neden? Neden gidip onu bulmuyoruz." Yeşil gözleri bana sabitlemişti. " Kimi?" Tek kaşımı kaldırdım. " Slenderman'i tabiki! Sende bir Proxy olduğuna göre onu bulmamız gerekmez mi?" O da uzaylı görmüş gibi bir bakış attı sonra gülümsedi. " Zaten evdeyiz Nightmare. Onun yanında,burda yaşıyoruz." Ağzım açık kaldı. Sonra kapıdan destek almayı bıraktı ve benden uzaklaştı.

Hadi der gibi başını salladı ve benim yattığım yerdeki yorganı kaldırıp oraya otudu. Bende tekli koltuklardan birine oturdum." Şimdi beklemeliyiz kardeşim." " Bana kardeşim deme. Adını bilmediğim bir kardeşim olamaz." Gülümsedi." Ben Masky. Benim.....bizim gibi 2 kardeşimiz daha var. Bizimle yaşayan Creepyleri de tanıyacaksın. Emin ol uyum sağlamak o kadar da zor değil. Aramızda öldürmemiş bir sen varsın."

Bende bundan korkuyordum. Lisa'yı bulup herşeyi öğrenmem gerekiyordu. Yoksa Proxylere uyum sağlamak zor olacaktı. Acaba Creepy olarak bahsettiği şeyler neydi? Öğrenmek istediğimi de sanmıyorum ama zorundayım. Bana kardeş dediğine göre Creepylerle aile gibiler demektir. Aklıma o çocuk gelince duraksadım. Masky acaba bana anlatır mıydı? Ağzımı açtım tam konuşacaktım ki sustum. Daha yeni buraya geldim ama evimmiş gibi hissediyordum ve Masky hiç yabacı gelmiyordu. Benim neyim vardı böyle? Bana neler oluyor?

Bu bölüm de bitti. Okuyucu artmaya başladı. Teşekkürler hepinize! Yıldızlarınızı eksik etmeyin. Bölüm tamamlanınca koyuyorum. Gün vermiyorum. Takipte kalınnn!!!!

PROXY OLMAKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora